Hadiseyi buzdağının sadece görünen bir yüzü olarak değerlendiren İhsanoğlu, "Bu, Avrupa'da giderek artan
İslam düşmanlığının bir ürünü. Manzarayı anlamak için bu düşmanlığın son yıllardaki seyrini iyi tahlil etmek gerekir." dedi. Olay bu noktaya gelmeden önce Batı dünyasının gösterdiği tavra da tepki gösteren
Ekmeleddin İhsanoğlu, "İslamofobi'yi ya anlamakta zorlandılar ya da anlamak istemediler." tespitinde bulundu. Dünyayı ayağa kaldıran saldırı, 22 Temmuz
Cuma günü yaşanmıştı.
Breivik, Oslo'da düzenlediği iki saldırıda 77 kişiyi öldürmüş ve bu saldırıyı Müslümanların Avrupa'dan temizlenmesi gerektiğine dikkat çekmek için yaptığını söylemişti.
Ekmeleddin İhsanoğlu, Batı dünyasının mesele bu noktaya ulaşmadan önce hep İslamofobi'yi ya anlamakta zorlandığından ya da anlamak istemediğinden yakınıyor. 2005'te göreve geldiği günden itibaren bu konunun farkında ve takibinde olduğunu söyleyen İİT Genel Sekreteri, ilk olarak 2005
Ekim ayında Hz. Muhammed'e
hakaret karikatürleri kriziyle meşgul olduğunu aktardı. Birçok Avrupalı üst seviyeli yetkilinin İslamofobi'nin varlığını kabul etmediğini, karikatür krizine verilen tepkinin Müslümanların aşırı hassasiyetinden olduğunu ve bundan dolayı Müslümanların Avrupalıların hürriyetlerini bağlamak istediklerini söylediklerini anlattı. İhsanoğlu, Batılı yetkililerle, liderlerle gerçekleştirdiği görüşmelerde ısrarla karikatür meselesinin İslam düşmanlığı olduğunu ve bunun son zamanlarda artış içerisinde sürdüğünü vurgulamasına rağmen kimseye bunu ikna edememiş.
Avrupa'da son yıllarda yükselen İslam düşmanlığı ve ırkçılığın en belirgin örneklerini hatırlatan İhsanoğlu, temelsiz ve tahrif edilmiş görüntülerin olduğu, tarihle, İslamiyet'in gerçekleriyle alakası olmayan ve yanlış bilgileri içeren Fitne filminin ve 2006 yılında Papa'nın İslamiyet'e hakaret eden konuşmasına dikkati çekti. Bunun da arkasından geçen sene İsviçre'nin minareleri yasakladığını ifade eden İİT Genel Sekreteri, aşırı sağ grupların köy-köy dolaşıp, sabahın
erken saatlerinde kötü bir şekilde
ezan sesi vererek insanlara "sizin de mahallenize cami yapılırsa böyle uyanırsınız" mesajı vererek
tahrik ettiğini, minarelere karşı oy kullanmaya ikna ettiğini söyledi. İslamofobik eylemlere karşı ilk günden itibaren İİT'nin gerek BM Genel Kurulu'nda, gerekse de BM İnsan Hakları Konseyi'nde, bu meseleyi
gündeme getirdiğini ve 'dinlere karşı hakaret' başlığı altında birtakım kararlar çıkardıklarını kaydetti.
RADİKALLERİN ESİRİ OLMAYALIM
İslam ve
yabancı düşmanlığının artmaya başladığını ve siyasi gündem haline geldiğini belirten Ekmeleddin İhsanoğlu, aşırı sağ partilerin, vatandaşların Müslümanlara karşı olan hislerini kullanarak oylarını artırdığını, merkez partilerin de oy kaybetmemek için bu silahı kullandığını vurguladı.
Norveç katliamının çok düşündürücü olduğunu ve Müslümanlardan nefretin Breivik gibi aşırı bir fanatiği, İslam'a daha ılımlı bakabilen kendi ülkesinin başbakanlık binasını
bombalama, insanları katletme noktasına getirdiğini ifade etti. Breivik'in hem Müslümanlara hem de Müslümanlara biraz yumuşak bakanlara tahammülü olmadığını söyledi. Aşırı sağın toplumlarda makes bulmasından endişe ettiğini söyleyen İhsanoğlu, İslam dünyasının Batı ile
işbirliği yapmasının şart olduğunu söyledi.
Gülen'in
diyalog faaliyetleri başarılı
Müslümanlara ve Batılılara "radikallerin esiri olmayalım" mesajını gönderen İhsanoğlu, bir tarafın radikali karşı tarafı
hedef aldığında, diğer tarafın da radikalinin misilleme yaptığını ve bir fasit dairenin oluştuğunu vurguladı.
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin telkinleriyle dünyanın çeşitli yerlerinde açılan diyalog merkezlerini de öven İİT Genel Sekreteri, bu diyalog faaliyetlerini başarılı bulduğunu dile getirdi. Temas kurulan gruplarla diyaloğun sahada gerçekleştirilerek daha etkili olduğunu ve bu örneklerin çoğaltılması taraftarı olduğunu söyledi.