Bush, kendisini yakından izleyen gazetecilerle Beyaz Saray'daki son buluşmasında, "Teksas'a dönüp aynaya baktığımda gurur duymamak için bir neden göremiyorum." dese de birçok kesim tarafından "ABD'nin en kötü başkanı" olarak niteleniyor.
Bush, halefi Barack Obama'ya
Afganistan'dan
Irak'a iklim değişikliğinden
ekonomik krize kadar birçok sorun
miras bırakıyor.
Bush'un
başkanlık dönemi, 11
Eylül 2001 saldırılarının ruhsal sarsıntılarıyla başladı, 1930'dan beri görülen en derin ekonomik krizle bitiyor. Bush, ayrıca Irak ve Afganistan'da savaş başlatarak,
11 Eylül'den sonra ilan ettiği "
teröre karşı savaşla" iki cephe açmış oldu. "
11 Eylül saldırıları başkanlık dönemimi tanımladı." diyen Bush, popülerliğin zirvesinden en aşağılara düşerken, kampanyasında "bölücü değil, birleştiriciyim" demesine rağmen, en gizli
iktidar olmakla suçlanan yönetimin icraatları yüzünden
eleştiri oklarına
hedef oldu.
Terör zanlılarını Guantanamo'ya kapatırken, zanlılarını konuşturmak için işkence denebilecek yöntemlere izin verirken ve izin almaksızın Amerikalıların telefonlarını dinletirken "
Amerikan değerlerine
ihanet etmekle" suçlandı.
Bush'un
Irak savaşını haklı çıkarmak için "özgürlüğün yayılması" gibi büyük ilkeleri ya da
Saddam Hüseyin'in kitle
imha silahlarına sahip olduğu argümanı ise boş çıktı. Irak savaşı, "önleyici savaş" diye yeni bir doktrinin doğuşuna da neden oldu. Ebu Gureyb
Cezaevi'ndeki işkencelerin meydana getirdiği skandal, savaşın başlamasından birkaç hafta sonra ülkenin iç savaşa sürüklenmesi de Bush'u haksız çıkaran diğer gelişmeler oldu.
Bush'a 8 yıl boyunca kamuoyunu bölen bazı önemli meseleler konusunda yöneltilen olumlu ve olumsuz eleştiriler ana başlıklarıyla şöyle:
Ekonomi: Bush,
Clinton yönetiminden kalan
bütçe fazlasını, Obama'ya milyarlarca dolarlık bütçe açığı olarak devrediyor. Ancak Bush yönetimi, tehlikeleri önceden gördü, bununla birlikte Kongre'nin ataletine takıldı. Bush, "olağanüstü" önlemler almak ve 1930'daki gibi çok ciddi bir krizi önlemek için piyasa ekonomisi ilkelerinden vazgeçti. Bu önlemler, savaşın maliyeti ve teröre karşı mücadele, açığı daha da artırdı.
Irak: Bush, BM izni ve müttefiklerinin onayı olmaksızın Irak'ı 2003'te işgal etti. Yönetimi işgali hazırladı, ama ardından kaosu hızlandırdı.
İstihbarat, kitle imha silahları konusunda yanıldı. Irak'ta 5 yılda 4 binden fazla
Amerikan askeri öldü. Ölen Iraklıların sayısının ise 1 milyonun üzerinde olduğu ifade ediliyor.
Afganistan: Bush, "teröre karşı savaşın gerçek cephesi" Afganistan'da görev yapabilecek kuvvetleri Irak'a göndermeyi
tercih etti ve devirdiği Taliban'ın toparlanmasına imkân sağlamış oldu. Ama ABD, 25 milyon Afganlıyı "özgürleştirdi."
İsrail-
Filistin çatışması: Bush, 2007'de bu meseleye sırtını döndü ve büyük müttefiki İsrail'in çıkarlarına
hizmet etti. Yönetimi, Hamas'ın zaferle çıktığı Filistin seçimleri konusunda yanıldı. Ama Bush, İsrail ile birlikte var olan bir Filistin devletinin kurulması için çağrıda bulunan ilk ABD başkanı oldu ve bu fikrin bölgede güçlenmesini sağladı, müzakereleri başlattı.
Ortadoğu: Bush, istikrarsızlığın, uyuşmazlığın büyümesine, aşırı uçların ve
İran'ın güçlenmesine sebep oldu. Ama İran karşısında ABD müttefiklerini güçlendirdi.
İran: ABD'nin gerçek bir diyaloğu reddetmesiyle İran uluslararası topluma meydan okumayı ve aşırı hassas nükleer faaliyetlerini sürdürdü. Bush, uluslararası ittifakı oluşturdu ve Tahran'a baskıyı artırdı.
Terörle mücadele, ABD'nin dünyadaki imajı: Guantanamo kampıyla, gizli
terörle mücadele yöntemleriyle, sorgulamalar sırasında işkenceye başvurmakla, Ebu Gureyb Cezaevi skandalıyla ABD'nin dünyadaki ahlaki otoritesini sarstı. Ama ABD'ye yeni saldırılar olmadı. ABD uluslararası yardımı yaydı ve Bush'a göre insanlar, ABD'nin bir "
özgürlük simgesi" olduğuna inanmaya devam ediyor.
Küresel ısınma: Kyoto Protokolü'nü onaylamayı reddederek ve atmosfere
sera gazı etkisi salımı kotalarını uygulamayarak Başkan Bush, "kötüyü kötüleştirdi". Ama ABD, hava kirliliğini yüzde 12 oranında azalttı.
AA