Kuzey Avrupa'nın
soğuk ancak zengin
ülkelerinden
İsveç'e çalışmak amacıyla
Türkiye'den gidenlerin büyük bölümünü Konya'nın
Kulu ilçesinden gelenler oluştururken, burada yaşayan Türkler, İsveç'i esprili bir dille 'Kulufonya' şeklinde adlandırıyor.
İsveç'e çalışmak üzere Türkiye'den daha çok Konya'nın Kulu ilçesinden gidenler olduğu için özellikle İsveç'in başkenti
Stockholm'de yaşayan her 10 Türk'ten neredeyse 9'u Kululu. Kululular, İsveç'te Kululuların sayısının ne kadar çok olduğunu anlatmak için İsveç'ten ''Kulufonya'' diye söz ederek, espri yapıyorlar. İsveç'te yaklaşık 50 bin Kululu'nun yaşadığı sanılıyor.
Almanya kadar olmasa da Türklerin yoğun olarak yaşadığı İsveç'te başta Stockholm ve Göteborg olmak üzere, büyük şehirlerdeki lokantaların çoğunluğunu Türkler işletiyor. Türkler lokantacılığın yanı sıra marketlerde de çalışıyorlar.
Türklerin kendi gelenek ve göreneklerini yaşattıkları İsveç'te Türk mutfağının geleneksel yiyeceklerini marketlerde bulmak mümkün. Bazı marketlerde ''
bulgur'', ''tarhana'' dahi satılıyor.
Avrupa'nın kuzeyinde kuzey kutbuna yakın bir bölgede soğuk iklime sahip İsveç'te kişi başına düşen
milli gelir yaklaşık 30 bin dolar olarak hesaplanıyor.
KADINLARA POZİTİF AYRIMCILIK
İsveç Anayasası'nda yer alan ''kadınlar için pozitif ayrımcılık'' ilkesi çalışma hayatı başta olmak üzere kadın haklarının korunmasında ciddi rol oynuyor. İsveç Parlamentosu'ndaki milletvekillerinin yüzde 47'si kadınlardan oluşurken, kabinedeki bakanlıkların yarısını da kadınlar üstlenmiş. İsveç'te çocuklar için yapılan yasal düzenlemeler, çocuğun bebeklikten itibaren sağlık ve eğitim haklarını güvenceye alıyor. İsveç'te çocukları olan anne ve
baba 1'er yıl
doğum izni kullanabiliyor, baba isterse izin hakkını eşine devrediyor. Böylece kadın 2 yıl süreyle maaşının yüzde 80'ini alarak bebeğini büyütebiliyor.
Antalya'da gazetecilik yaparken 2001 krizinde işinden ayrılıp Stockholm'e yerleşen
Yüksel Çakıroğlu, iki çocuklarından sonra hamile kalan eşi Nurdan Çakıroğlu'nun
ikiz bebek dünyaya getirdiği için kendilerine 360 yerine 420'şer gün izin verildiğini, iznini eşine devrettiğini, bu nedenle eşinin yaklaşık 2.5 yıl, maaşının yüzde 80'ini alarak bebeklerini büyüteceğini, ayrıca bebekleri için çocuk yardımı alacağını söyledi.
20 SAAT SÜREN GÜNDÜZ YA DA GECE
İsveç'te gündüzün en kısa olduğu 21 Aralıkta güneş ancak 3-4 saat süreyle yüzünü gösteriyor. Saat 10.00 gibi doğan güneş saat 14.00 civarında yerini karanlığa bırakıyor. Gündüzün en uzun olduğu 21 Haziranda ise güneş neredeyse batmıyor.
Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği Tanıtma Müşavirliği'ne bir yıl önce atanan Aybala Dağaşan, geçen yaz, gece saatleri olmasına rağmen güneş bir türlü batmadığı için uyku sorunu çektiğini belirterek, ''Saat 24.00 gibi yatağa girsem bile güneş hala batmadığı için bir türlü uyuyamıyordum. Saat 02.00'de camdan baktığımda güneşin batmamış olduğunu görmek sinirlerimi yıpratıyordu.
Güneş o saatten sonra 3-4 saatliğine batsa bile tam karanlık olmadığından, bedenim gece uykusuna alışmakta güçlük çekti'' dedi.
Yüksek öğrenimini, yüksek
lisans ve doktora eğitimini İsveç'te tamamlayan ve bu ülkedeki üniversitelerde sosyoloji dersleri veren
Akdeniz Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri
Yıldırım, 15 yıl yaşadığı İsveç'e ilişkin izlenimlerini anlattı.
İsveç çeliğinin dünyaca ünlü olduğuna işaret eden Yıldırım, İsveç'in petrol fiyatlarının yükselip,
Orta Doğu ülkelerinin petrol zengini olduğu 1970'li yıllara kadar kişi başına düşen milli gelir bakımından dünyada birinci sırada yer aldığını, o yıllardan sonra da zenginliğini sürdürdüğünü anlattı.
İsveç'te bir çok konudaki anlaşmazlığın mahkemeler yerine ombudsman denilen ara bulucular tarafından çözümlendiğini de ifade eden Yıldırım, ''İsveç'te ombudsman sistemi çok iyi çalışır. Zaten ombudsman sözcüğü de İsveççe'dir ve dünyaya bu ülkeden yayılmıştır'' dedi.
MÜLTECİ VE GÖÇMENLER
İsveç'in Türkiye,
İran,
Irak, Suriye'nin yanı sıra
Letonya,
Estonya,
Norveç ve Danimarka'dan çok sayıda göçmen ve mülteci kabul ettiğini de ifade eden Yrd. Doç. Dr. Yıldırım, İsveç'in göçmen kabul ettiği ülkelerde daha sonra
ekonomik ilişkiye geçip, ticaretini artırdığını vurguladı.
İsveç'te çocuklar ve engellilere büyük önem verildiğinin de altını çizen Yıldırım, çocukların 6 aylıktan itibaren yuvalara verilebildiğini, yuvalara giden çocukların bir odada tutulması yerine, çocukların parklara, müzelere, hayvanat bahçelerine götürüldüğünü, sanat ve
spor eğitimin de çok
küçük yaşlarda başladığını anlattı.
Yıldırım, İsveç sokaklarında, başka bir ülkede görülmediği kadar çok engelli görüldüğünü, bunun bu ülkedeki engelli sayısının çok olmasından değil, engellilere gösterilen özen ve engellilere bakış açısından kaynaklandığına işaret etti.
'SEN REFORMU'
İsveç'te sosyal adaletin sağlandığını ve insanlar arasındaki farklılıkların neredeyse yok denecek kadar azaltıldığını söyleyen Yıldırım, kişiler arasındaki farklılıkların en aza indirilmesi amacıyla yaklaşık 40 yıl önce ilginç bir yasanın kabul edildiğini bildirdi. İsveç'te ''Du reform'' ya da ''Sen
reformu'' olarak bilinen yasayla, insanların birbirine ''Başkanım'', ''Sayın milletvekilim'', ''Profesör'', ''Doktor'', ''Beyefendi'', ''Hanımefendi'', ''Müdürüm'', ''Siz'' şeklinde ve unvanlarını belirterek hitap etmelerinin yasaklandığını kaydeden Yıldırım, herkesin birbirine ismiyle ya da ''sen'' şeklinde hitap ettiğini belirtti. Yıldırım, öğrencilerin öğretmenlerine ''öğretmenim'' demek yerine ismiyle seslendiklerini söyledi. Yıldırım, ''Görev yaptığım yıllarda üniversitede
profesörlere 'Profesör', 'Siz' diye hitap etmezdik. Bu şekildeki bir hitap tarzı yalakalık, dalkavukluk sayılır, ayıplanır. Bu tür unvanlar insanlar arasında engel olarak görülür'' dedi.
KUZENLER ARASINDAKİ EVLİLİK AYIP SAYILIYOR
İsveç'te akraba evliliği diye bir kavram olmadığını, uzak akrabalar arasındaki evliliğe dahi sıcak bakılmadığını anlatan Yıldırım, ''Kuzenler arasındaki evlilikler bile
toplum kuralları bakımından çok ayıp karşılanır. Kuzenler arasındaki evlilikler kardeşlerin evlenmesi gibi algılanır. Amca, teyze çocuklarının evlilik girişimi, 'Siz kardeşsiniz, nasıl evlenirsiniz' denilerek, tepki toplar. Hatta kuzenlerin dans etmesi bile pek hoş görülmez'' dedi.
İSVEÇÇEDEKİ TÜRKÇE SÖZCÜKLER
Yrd. Doç. Dr. Yıldırım, İsveç ile
Rusya savaşında yenilgiye uğrayan İsveç Kralı Demirbaş Şarl'ın
Tuna nehri yoluyla kaçarak,
Osmanlı'ya sığındığını ve uzun yıllar Osmanlı himayesinde yaşadığını da belirterek, Demirbaş Şarl'ı korumakla görevlendirilen Osmanlı askerlerinden bazılarının Demirbaş Şarl ile birlikte daha sonra İsveç'e göç ettiklerini anlattı. Yıldırım, İsveç'te Turkby (Türk köyü) adında bir köy bulunduğunu, fakat bu köyde yaşayanların kökenlerini bilemediğini kaydetti. Yıldırım, ''Ancak Demirbaş Şarl ile birlikte İsveç'e giden Osmanlı askerleri sayesinde İsveç sözlüğüne bazı
Türkçe sözcükler girmiştir. Bunlar; kalabalık, köşk ve dolma sözcükleridir' dedi.
AA