Bir 'Mısır efsanesi' daha çöktü

Eski Mısır'da, Nil'in suyunun bollaşması amacıyla nehre bakire kızın kurban edildiği yönündeki tarihi kayıtların efsane olduğu öne sürüldü.

Bir 'Mısır efsanesi' daha çöktü

Daily News Egypt gazetesine konuşan Mısır Tarihçisi Bassam el Şamma'a, "Nil Gelini efsanesi, aslında şiddetten hoşlanmayan eski Mısırlıların imajını karartmaktan başka bir şey değildir." diyor. Geçtiğimiz yıl başında, güzelliği filmlere de konu olan Mısır kraliçesi 7. Kleopatra'nın portresinin basılı olduğu paralar bulunmuş ve ünlü kraliçenin güzel değil tam tersine çirkin olduğu ortaya çıkmıştı. Bazı tarih kitaplarında Halife Ömer zamanında, Amr bin As komutasındaki İslam orduları Mısır'ı fethettiğinde bir pagan kültürü olan nehre bakire kız kurban edilmesi geleneğinin bizzat Hz. Ömer tarafından yasaklandığı belirtiliyordu. Ünlü Mısırlı tarihçi Makrizi (1364-1442), Amr bin As komutasındaki İslam orduları Mısır'a girdiğinde Kıptilerin, nehrin taşmasını önlemek için son kez bu geleneklerini tekrarlama izni istediklerini belirtiyor. Bunun üzerine ibn As'ın Hz. Ömer'e başvurduğunu, Hz. Ömer'in de son Mısır Valisi Mukavkıs'a bir mektup göndererek bunu nehre atmasını söylediğini yazıyor. Makrizi'ye göre mektup suya atılınca Nil mucizevi bir şekilde gece yarısı bollaştı ve Mısırlılar da bu gelenekten vazgeçti. Mısır'ın Hıristiyanlaşmasından sonra halen pagan kültürünün devam ettiğini söylemenin hatalı olduğunu söyleyen Şamma'a, aynı şekilde Hz. Ömer'e atfedilen mektubun da İslam'la bağdaşmadığını öne sürüyor. Bu tür iddiaların tarihi gerçeklerle de uyuşmadığını söyleyen Şamma'a, Makrizi'nin öne sürdüğü yüksekliğe de Nil'in bir gecede ulaşmasının mümkün olmadığını iddia ediyor. Eski Mısırlıların bu tür bir geleneğe sahip olduklarına dair o dönemden kalma ciddi delillerin de bulunmadığını öne süren Şamma'a şunları söylüyor: "O dönemde Nil'e atfedilen pekçok hayvan var. Bunlar arasında timsahlar, kuşlar, buffalolar, ceylanlar bulunuyor. Ancak bir bakire ya da bir insan kurban edildiğine dair hiçbir delil yok. Ancak bununla ilgili birkaç efsane var. Bunlardan ilkini uyduran da Yunan tarihçisi Plutarch." Daha sonra pek çok Yunanlı tarihçi tarafından da tekrarlanan bu efsaneye göre Egyptos adındaki kralın, tanrıların gazabından korunmak için kızını Nil'e kurban ettiğini söyleyen Şamma'a, bu efsaneye göre kralın da kızının ardından kendini nehre attığını belirtiyor. Fakat tarihte Egyptos adında bir kralın bulunmadığını söyleyen Şamma'a, bunun tamamen mistik bir karakter olduğunu, tarihi gerçeklerle bağdaşmadığını ifade ediyor. 17. ve 18. yüzyılda Mısır'a gelen turistlerin nehre çamurdan yapılmış bir gelinin atıldığını gördüklerini belirten Şamma'a, bunun da tamamen turistlerin ilgisini çekmek için uydurulduğunu geçmişten gelen bir geleneğin değiştirilmesi olmadığını öne sürüyor. Yüzyıllar boyunca güzelliği efsane olan Kleopatra ile ilgili paraların bulunmasıyla bu ünlü Mısır Kraliçesinin de sırrı çözülmüştü. Yaklaşık 2 bin yıl önce basılan bir paranın üzerine portesi çizilen ünlü kraliçenin alnı dar, çenesi küçük, dudakları ince ve burnu uzun olarak tasvir ediliyor. Büyük İskender'in Mısır'ı almasından sonra yaklaşık 300 yıl bölgeye hükmeden Ptolemiklerin son kraliçesi olan 7. Kleopatra, efsanelere göre giderek artan Roma tehdidine karşı kendisini tahta çıkaran ünlü Roma İmparatoru Julius Sezar'ı bile baştan çıkarmış ve daha sonra da yerine geçen Mark Anthony ile evlenmişti. Fakat Anthony'nin rakibi Oktavius bu evlilikten sonra Mısır'a yerleşen Anthony'ye karşı Doğu Roma halkını ayaklandırmış ve daha sonra da Anthony-Kleopatra ordularını İskenderiye yakınlarında bozguna uğratmıştı. Bu yenilgiden sonra da Kleopatra ve Anthony intihar yolunu seçmiş. (CİHAN)
<< Önceki Haber Bir 'Mısır efsanesi' daha çöktü Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER