Hukukçular, bu kararın Medeni Kanunu’nu aynen İsviçre’den alan Türkiye için laiklik ve demokrasi adına örnek olacağını söylüyor. Türkiye'de üniversitelere özgürlük getiren yasanın kabulü sonrası Avrupa’yı şaşkına çeviren tartışmaların yaşandığı bu günlerde İsviçre'de alınan bir karar hukukçuların dikkatini bu ülkeye çevirdi. İsviçre Federal Mahkemesi, vatandaşlık talebi reddedilen bir Türk kadınının açtığı davada, başörtünün vatandaşlık hakkı alınmasına engel oluşturmadığına hükmetti. İsviçre'de 1881 yılından bu yana yaşayan 40 yaşındaki Türk kadını, vatandaşlık talebinde bulundu ancak Aargau kantonundaki Busch yerel meclisi, kadının başörtülü olmasının erkeğe itaati sembolize ettiğini, bunun anayasal düzene aykırı olarak kadın ile erkek arasında eşitsizlik anlamına geldiğini ileri sürerek vatandaşlık talebini geri çevirdi. Yerel meclisinin başörtülü olduğu gerekçesiyle vatandaşlık hakkını vermemesi üzerine başörtülü kadın soluğu İsviçre Federal Mahkemesi'nde aldı. Federal Mahkeme’nin kararı ise aşırı milliyetçi parti SVP'ye rağmen demokrasi ve laiklikten yana oldu. Federal mahkeme yargıçları, Müslüman bir kadının başörtüsü takmasının dini gerekçeleri olduğunu, İsviçre toplumunun temel değerlerine ve cinsiyetlerin eşitliği ilkesine aykırı düştüğü anlamına gelmediğini açıkladılar. Mahkeme, eşit haklar ilkesinden yola çıkarak, değişik dinlere mensup insanların inançlarından ötürü farklı davranılamayacağını belirterek, yerel meclisin kararlarını reddetti. Hukukçular şimdi, zamanında Türk medeni kanununun İsviçre medeni kanununun Fransızca tercümesinden aynen alındığını hatırlatarak bunun Türkiye için bir örnek olup olmayacağını tartışıyor.