Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı
Jose Manuel Barroso, ''Demokratik yollarla seçilmiş, parlamentoda çoğunluğu bulunan AK Parti'ye
kapatma davası açılmasına şaşırdık ve endişelendik'' dedi.
10-12
Nisan tarihlerinde gerçekleştireceği
Türkiye ziyareti öncesinde bir grup basın mensubuyla bir araya gelen Barroso, Türkiye'yi daha önce hem resmi, hem kişisel ziyaretlerde bulunduğunu belirterek, ''Türkiye'nin tarihine ve kültürüne saygı duyduğunu'' vurguladı.
''Şunu açıklıklıkla belirteyim. Türkiye'ye
ders vermeye gitmiyorum'' diyen Barroso, temaslarında müzakere süreciyle ilgili, ''ortak sorumlulukları'' gözden geçirerek, Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin tarihinin en iyi düzeyine taşınması için
AB Komisyonu'nun desteğini ileteceğini aktardı.
Barroso,
Slovenya dönem başkanlığı süresinde 2 fasılda daha müzakerelerin açılacağını bildirerek, Türkiye'den özellikle
ifade özgürlüğü, dini özgürlükler, kültürel haklar,
siyasi partiler ve ordu üzerinde
sivil kontrol alanlarında reformların kararlılıkla sürdürülmesini beklediklerini ifade etti.
AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan davanın hatırlatılması üzerine ''Demokratik yollarla seçilmiş, parlamentoda çoğunluğu bulunan AK Parti'ye
kapatma davası açılmasına şaşırdık ve endişelendik. Hukukun üstünlüğü ve
demokrasi çerçevesinde (
Anayasa Mahkemesi tarafından) karar verilmesini umuyoruz'' diyen Barroso, AB prensipleri ve
Venedik Komisyonu kriterlerine saygı beklediklerini vurguladı.
Barroso, ''Biz, Türkiye'nin iç tartışmasına müdahil olmak istemiyoruz. Amacımız, tüm Türkiye ile çalışmak. Burada demokratik yollarla seçilmiş bir hükümet söz konusu. Adının a,b ya da c olması farketmiyor. Bir partiyi diğerine karşı desteklemiyoruz.
Hükümeti, AB seçmiyor. Türk halkı seçiyor. Biz, reformları ve Türk halkını destekliyoruz'' diye konuştu.
Herhangi bir AB üyesinde
iktidar partisine karşı kapatma davası açılması durumunda da aynı tepkiyi göstereceklerini belirten Barroso,
Anayasa Mahkemesi'nin kararı üzerine verecekleri tepki konusunda şimdiden birşey söyleyemeyeceğini aktardı.
Barroso, ''Bu yaşadığımzı normal bir süreç değil. Ben, Türk hukuku uzmanı değilim. Yaşananların hukuka uygunluğunu tartışmıyorum. AB bakış açısını, prensiplerini ve kriterlerini anlatıyorum'' dedi.
Türkiye'nin
ekonomik, sosyal ve siyasi ilerlemesinin AB'nin çıkarına olduğunu dile getiren Barroso,
laiklikle ilgili endişeler konusunda şunları kaydetti:
''Din v
e devlet işlerinin birbirinden ayrılması önemli. Teokrasiye karşıyız. Devletin değil ama halkın dini olacaktır. Bireyler ateist de olabilir. Burada bireyin haklarına saygı gösterilmesi önemli. Herkesin inancına saygı gösterilecek. Laiklik bir dinmiş gibi insanlara empoze edilemez. Laiklik, dinin yerini alamaz.''
Hükümetin, AB yolunda samimi olup olmadığının sorulması üzerine Barroso, ''Bunun bir testi yok. Bu benim kapasitemi aşar. Türkiye (AB sürecinde) ilerliyor. Daha hızlı olabilir miydi? Evet olabilirdi. Örneğin 301'inci maddenin AB'ye uyumlu olmadığını söylüyoruz. Bu değiştirilebilir'' şeklinde konuştu.
Türkiye'ye şimdiden üyelik tarihi vermenin mümkün olmadığını belirten Barroso, ''Son gelişmeler gösterdi ki, bu (Türkiye'nin üyeliği) zor bir konu'' dedi.
Türkiye'nin üyeliğinin hem kendi, hem AB'nin çıkarına olduğu konusunda iki tarafın birbirini ikna etmesi gerektiğini anlatan Barroso, AB üyeliğiyle Türkiye'nin aynen
Almanya,
Fransa ve
İngiltere örnekleri gibi dünyadaki etkisinin artacağını, aynı şekilde Türkiye'li bir AB'nin siyasi ve ekonomik açıdan daha da güçleneceğini ifade etti.