Avrupa Liberaller Grubu’nun ev sahipliğinde düzenlenen panelde konuşan Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. İhsan Yılmaz, AK Parti’nin siyasal İslam modeline karşı duran Hizmet Hareketi’ni bütün devlet imkânlarıyla şeytanlaştırmaya çalıştığını söyledi.
Fahri başkanlığını Fethullah Gülen’in yaptığı Brüksel merkezli Diyalog Platformu’nun Avrupa Liberaller Grubu Başkan Yardımcısı Alexander Graf Lambsdorff'un ev sahipliliğinde düzenlenen, “Hizmet Hareketi: İlham, Zihniyet, Önem ve Tartışma” konulu panel düzenlendi. Panelde, Hizmet Hareketi’nin Avrupa ve İslam değerleri ile ilişkisi ve 17-25 Aralık sürecinden sonra AK Parti iktidarı ve Hareket’in arasında başlayan tartışma konuşuldu.
Panel, oturuma ev sahipliği yapan AP Başkan Yardımcısı Alexander Graf Lambsdorff’un açılış mektubuyla başladı. Bir aile dostunun vefatından dolayı panele katılamayan Lambsdorff’un mesajını AP Milletvekili İsmail Ertuğ okudu. Lambsdorff, verdiği mesajda Hizmet Hareketi ve AK Parti hükümeti arasındaki ilişkinin, hazırlanan Türkiye ilerleme raporunun en önemli konularından biri olduğunu belirtti. AP Başkan Yardımcısı, Hizmet Hareketi’nin bir taraftan yeterince şeffaf olmamakla suçlandığını fakat aynı zamanda Hareket’in temsilcilerinin defalarca açık bir diyalog çağrısında bulunduklarının altını çizerek, “Bu panel açık bir diyalog fırsatı sunuyor. Hizmet Hareketi hakkında önemli olduğunu düşündüğünüz her konuda sorular sormanızı teşvik ediyorum.” diye konuştu.
Panelde konuşmacı olarak katılan Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. İhsan Yılmaz, 17-25 Aralık sürecinde sonra AK Parti ile Hizmet Hareketi arasındaki tartışmanın sebeplerine ışık tuttu. Hizmet Hareketi’nin, AK Parti’ye ilk yıllarında neden destek verdiğini anlatan Yılmaz, “28 Şubat’tan sonra siyasal İslam savunucuları değiştiklerini ve Milli Görüş gömleğini çıkartıp, önceden Hristiyan kulübü olarak gördükleri Avrupa Birliği’ne üye olmak istediklerini açıkladıktan sonra Hizmet Hareketi gönüllülerinin bir kısmından destek aldılar.” dedi.
2007 yılında AKP hükümetine desteğin yükseldiğini belirten Yılmaz, “Muhafazakârların başka bir alternatifi yoktu; çünkü Avrupa Birliği’ni, insan haklarını ve demokrasiye ciddi bir şekilde destekleyen tek siyasi parti AKP idi. Bundan dolayı da zaten AB, tutarlı bir şekilde 2011 yılına kadar AKP’yi askeri ve Kemalist vesayete karşı destekledi. AİHM’de zaten Ergenekon ve Balyoz davalarının meşruluğuna ve sunulan delillerin yeterli ve ciddi olduğuna hükmetti.” dedi.
2011 yılından sonra hükümetin rota değiştirmesiyle beraber Hizmet Hareketi gönüllülerinin AK Parti’ye desteğinin de azaldığını anlatan Yılmaz, bunu üç sebebe bağladı: “Öncelikle muhalefetin vizyon eksikliğinden dolayı AKP, üçüncü döneminde bile oylarını arttırarak yüzde 50 destek aldı. Ergenekon ve Balyoz davalarının karara bağlanmasıyla beraber askeri darbe korkusu kalmadı. Son olarak da anayasa değişikliği parti kapatma davalara ile karşı karşı kalma korkusu da kalmadı.”
Eski vesayeti kaldıran Erdoğan’ın, kendine göre en iyi vatandaş modelini oluşturmak istediğini anlatan İhsan Yılmaz, bunu gerçekleştirmek için bütün devlet birimlerini kullandığını ifade etti. Yılmaz, sivil İslam’ın temsilcisi Hizmet Hareketi ise buna karşı çıktığını vurgulayarak, “Hizmet Hareketi her zaman devlet gücüyle iyi Müslüman yetiştirmenin ancak ikiyüzlülük doğuracağını savundu.” ifadelerini kullandı.
Hükümetin, Hizmet Hareketi’nin barış sürecine karşı olduğu iddiasının da doğru olmadığını savunan Yılmaz, “Hizmet Hareketi, Kürt sorunun çözümünden yana. Hizmet Hareketi, Kürtlerin eşit vatandaşlık hakkını savunuyor, Kürtlerin kendi dillerini kamu ve özel alanlarda kullanabilmelerini istiyor. Kürtçe eğitimi destekliyor ve hatta devletin Kürtçe eğitim veren okullar açmasını savunuyor.” şeklinde konuştu.
Panelde konuşan Diyalog Vakfı Başkanı Özcan Keleş ise Hizmet Hareketi'nin tanımlamasını yaparak 6 başlıkta Hizmet‘in dünyanın her yerinde pozitif angajman almaya teşvik ettiğini anlattı. Keleş, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ana mesajının sorumluluk şuuru olduğunu söyleyerek, “Fethullah Gülen’e göre insan olmamız bize sorumluluk yüklüyor. Bunu İslam kaynaklarına dayandırarak söylüyor. İnsanlık olarak müşterek bir gemide olduğumuzu ve bu yüzden enerjimizi, zamanımızı ve imkânlarımızı herkese yardım etmek için kullanmamız gerektiği mesajını veriyor.” dedi.