Avrupa Birliği dönem başkanı
Çek Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Alexandr Vondra,
Türkiye ile sürdürülen tam üyelik müzakerelerinde, enerji başlığını açılmasına öncelik vermek istediklerini söyledi.
Avrupa Parlamentosu genel kurulunda, Hollandalı parlamenter Ria
Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye
raporunu tartışılması sırasında söz alan Vondra, dönem başkanlığı sırasında, sosyal
politika, istihdam ve vergilendirme ile ilgili iki başlığın açılmasının planlandığını belirtti.
Konuşmasında Türkiye'nin stratejik önemine değinen Vondra,
Nabucco projesinin AB için önemli olduğu vurguladı ve ''enerji başlığının açılması bizim önceliklerimiz arasında yer alıyor'' dedi.
2008 yılında reformlar konusunda Türkiye'den beklentilerin gerçekleşmediğini ifade eden Vondra, ''önemli reformlara ihtiyaç var, taahhütlerin eyleme dönüşmesi bekliyoruz'' dedi.
Vondra, ''
ifade özgürlüğünün sağlanması ve kötü muamelenin tamamen engellenmesi gerektiğini belirtti ve dini
azınlıkların sorunları konusunda Türkiye'nin daha fazla çaba göstermesini beklediklerini'' ifade etti.
Güneydoğu Anadolu'daki gelişmelere de değinen Vondra, ''bu bölgenin sosyal,
ekonomik ve kültürel kalkınmasına önem verilmesi gerektiğini'' söyledi.
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Olli Rehn, Türkiye'de 2008 yılında reformların yavaşladığını, ancak 2009'un başından bu yana hızlanması konusunda Türkiye'den olumlu sinyaller geldiğini söyledi.
Avrupa Parlamentosu genel kurulunda, Hollandalı parlamenter Ria Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye raporunu tartışılması sırasında söz alan Rehn,
Kürtçe televizyon kanalının açılması, TBMM'de kadın ve erkek eşitliği konusunda
komisyon kurulması ve Eğemem Bağış'ın başmüzakereci olarak atanmasının olumlu adımlar olarak gördüklerini söyledi.
AB Komisyonu temsilcisi,
basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğüyle ilgili gelişmeleri yakından izlediklerini söyledi.
Kıbrıs adasının tekrar birleşmesi için 2009 yılında önemli bir şans yakalandığını belirten Rehn, Türkiye'nin bu sürece vereceği güçlü desteğin önemli olduğunu söyledi.
-TÜRKİYE RAPORTÖRÜ-
Türkiye
raportörü Hollandalı parlamenter
Ria Oomen-Ruijten ise kaleme aldığı raporun en önemli mesajının, ''Türkiye'ye, 'reformları hızlandırın'
çağrısı yapmak olduğunu'' söyledi.
Raporda Türkiye'yi eleştirirken, adil ve dürüst değerlendirmeler yapmayı hedeflediğini ifade eden Oomen-Ruijten, hukuk devleti ilkesinin tesisi, yargı bağımsızlığı, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesinin öncelikli konular arasında yer aldığını ifade etti ve
Kopenhag siyasi kriterlerinin yerine getirilmesinin Türkiye'nin modernleşmesine büyük katkı sağlayacağını söyledi.
Türkiye'de reformların yavaşlamasını eleştirmekle birlikte olumlu gelişmelere de raporda yer verildiğini kaydeden raportör, ''10 yıl önce bir
Kürtçe televizyon kanalının kurulması Türkiye için hayaldi'' ifadesini kullandı.
Türkiye
raportörü,
Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesini önemli bir gelişme olarak gördüklerini belirterek, sınırın açılarak
Ermenistan'ın izolasyonuna son verilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye raportörü, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü konusunda da, daha fazla adımlar atılmasını beklediklerini ifade etti.
Rapor yarın, siyasi gruplarını sunduğu değişiklik önergeleriyle birlikte genel kurulda oylanacak.
Raporun tartışılması sırasında söz alan parlamenterlerin önemli bir kısmı, tam üyelik müzakerelerini hızlanması için Türkiye'ye reformların hızlandırılması çağrısı yaptı.
İfade özgürlüğü, basın özgürlüğünün geliştirilmesi ve kötü muamelenin tamamen giderilmesi konusunda adımlar atılmasını isteyen parlamenter, Kürtçe televizyon kanalının açılması, Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesinden övgüyle bahsettiler.
Türkiye'nin stratejik önemi ve enerji hatları üzerinde
transit ülke konumunda olduğunu belirten parlamenterler, Türkiye'den geçecek Nabucco projesinin AB için de hayati önem taşıdığını vurguladılar.
Tartışma sırasında söz alan Türkiye aleyhtarı
küçük azınlıkta bir grup parlamenter ise coğrafi açıdan Avrupalı olmadığı,
Müslüman olduğu ve AB ekonomisine büyük yük getireceği gerekçesiyle Türkiye'nin AB üyesi olamayacağına dair konuşmalar yaptılar.
-RAPORUN İÇERİĞİ-
Yarın genel kurulda oylanacak raporda, Türkiye'nin AB reformlarında son 3 yıldır devam eden yavaşlamadan endişe duyulduğu belirtilerek, Türk hükümetinden ''2005 yılında taahhüt ettiği reform sürecine devam konusunda siyasi iradesini ispatlaması'' isteniyor.
Türk
toplumunda ve önde gelen
siyasi partiler arasında süren kutuplaşmanın 2008 yılında daha da derinleştiği savunulan raporda, bunun siyasi kurumların işleyişini ve reform sürecinde ilerlemeyi olumsuz etkilediği kaydediliyor.
Siyasi parti liderlerine ''ciddi şekilde
diyalog aramaları ve uzlaşma ruhu içinde Türkiye'nin modernleşmesi gündemi üzerinde uzlaşmaları'' çağrısı yapılan
taslak raporda, reformların ''hukukun üstünlüğüne dayalı,
insan haklarına ve temel özgürlüklere bağlı, istikrarlı, demokratik, çoğulcu ve müreffeh bir toplum'' hedefine yönelik olması gereği vurgulanıyor.
Taslak raporda, ''Daha önceki kapsamlı
Anayasa reformu çabalarının başörtüsü
tartışmasıyla son bulmasından ve toplumun daha fazla kutuplaşmasına yol açmasından üzüntü duyuyoruz.
Temel özgürlükler ve insan haklarının korunmasını merkeze alacak yeni ve
sivil anayasa çalışmalarına yeniden başlaması için hükümete çağrı yapıyoruz'' deniliyor.
-YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI-
Yeni anayasa çalışmalarına ''etnik ve dini azınlıklar dahil sivil toplumun ve siyasi partilerin de katkı yapmasının'' talep edildiği taslak belgede,
AK Parti ve DTP hakkında açılan
kapatma davalarına atıf yapılarak, Siyasi Partiler Kanununun değiştirilmesi isteniyor. Taslak raporda, şöyle deniyor:
''2008 yılında TBMM'deki iki partinin kapatılması istemiyle açılan davalardan endişe ediyoruz. Siyasi partiler kanununun öncelikli olarak değiştirilerek
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (
AİHM) kararları ve Avrupa Konseyinin
Venedik Komisyonu önerilerine bütünüyle uyumlu hale getirilmesi gerektiğini vurguluyoruz.''
Belgede, ''
Ordu üzerinde tam sistematik sivil gözetim sağlanması konusunda ilerleme kaydedilememesinden'' ve ''TBMM'nin ordu ve
savunma politikasını denetlemesinin güçlendirilememesinden'' kaygı duyulduğu ifade ediliyor.
''
Yargı mensuplarının siyasi tartışmalara müdahil olmamasını güvence altına alarak yargının tarafsızlığını ve mesleki yetkinliğini güçlendirecek sistematik çabalara acil ihtiyaç duyulduğu'' vurgulanan belgede, hükümetin yargıda reform çabalarını sürdürmesinin önemine işaret ediliyor.
-ERGENEKON DAVASI-
Taslak raporda ''
Ergenekon suç örgütü sanıklarının
yargılanmaya başlamasından memnuniyet duyuyoruz. Örgütün devlet kurumlarına sızan uzantılarının bütünüyle ortaya çıkarılması için yetkilileri soruşturmayı sürdürmeye
teşvik ediyoruz. Sanıklara muameleyle ilgili (olumsuz) haberlerden endişe duyuyor, Türk makamlarından sanıklara adil yargılanma hakkı sunmalarını ve hukukun üstünlüğü ilkelerine sıkıca bağlı kalmalarını istiyoruz'' deniliyor.
Komisyonda kabul edilen bir değişiklik önergesiyle bu bölümün sonuna, ''Hrant Dink'in öldürülmesi gibi çözümlenemeyen davalar değerlendirilirken Ergenekon'un bu tür olaylarda rolü olduğu tezi daha çok ciddiye alınmalıdır'' cümlesi eklendi.
Türkiye raporu taslağında DTP'ye ve tüm seçilmiş parti üyelerine, ''
PKK ve
terör eylemleriyle aralarına açıkça mesafe koymaları'' çağrısı yapılıyor.
-PKK TERÖRÜ-
AP Dış İlişkiler Komitesi üyelerine sunulan taslak belgede, PKK ve diğer terör örgütlerinin Türkiye
topraklarındaki terör eylemleri kınanarak, ''terörle mücadelesinde Türkiye ile
dayanışma içinde olunduğu'' tekrar ediliyor.
Terör örgütü PKK'nın ''derhal ve ön koşulsuz''
silah bırakması istenilen raporda,
Irak'ın kuzeyindeki bölgesel
yönetim dahil Türkiye ile Irak makamları arasında geliştirilen diyalog ve
işbirliğinin memnuniyetle karşılandığı belirtiliyor.
Irak makamlarının Türkiye ile işbirliğini yoğunlaştırarak, topraklarından komşu ülkelere
terör saldırısı yapılmamasını güvence altına almaları talep edilen belgede, Türkiye'nin de
sınır ötesi askeri operasyonlarında ''Irak'ın toprak bütünlüğüne, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygı göstererek sivillere zarar görmemesini garanti altına alması'' isteniyor.
Taslak raporda, ''Demokratik Toplum Partisi ve tüm seçilmiş üyeleri PKK ve terör eylemleriyle aralarına açıkça mesafe koymalıdır. Tüm siyasi partiler, Türk devletinin istikrarı, refahı ve bütünlüğünü güçlendirecek bir çözüme katkı yapmalıdır'' deniliyor.
Belgede hükümete ''Kürt meselesinin nihai çözümü için öncelikli olarak siyasi inisiyatif göstermesi'' çağrısı yapıldı, hükümetten, ''Kürt kökenli vatandaşlar için ekonomik ve sosyal fırsatlar sunarak devlet ve özel okullarında Kürtçe öğrenmeyi gerçekten mümkün kılacak ve Kürtçe yayına izin verecek şekilde kültürel hakları somut şekilde iyileştirmesinin beklendiği'' dile getiriliyor.
-ERMENİSTAN İLE İLİŞKİLER-
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan ziyaretinin memnuniyetle karşılandığı ifade edilen raporda, bu girişimin iki ülkenin ilişkilerini normalleştirmesine gerçek katkı sunacağı umudu dile getiriliyor.
1915 olaylarına ilişkin Ermeni tezlerine yer verilmeyen belgede Türkiye'nin ''sınırı yeniden açarak Ermenistan ile ekonomik ve siyasi ilişkileri bütünüyle tesis etmesi'' talep ediliyor.
Raporda, bu kapsamda Türk ve Ermeni hükümetlerine yapılan çağrıda, ''bugüne ve geçmişe saygı göstererek, geçmiş olayların açıklıkla ve samimi olarak tartışılmasına izin vererek uzlaşma sürecinin başlatılması ve AB
Komisyonunun bu sürece katkı yapması'' isteniyor.
Türkiye'nin Kıbrıs'taki ''müzakere atmosferini kolaylaştırmak için askerlerini çekmesi ve her iki lidere kendi ülkelerinin geleceklerini özgürce müzakere izni vermesi'' gerektiği görüşü de raporda yer alıyor.
-KABUL EDİLEN DEĞİŞİKLİK ÖNERGELERİ-
Türkiye taslak raporuna dahil edilen uzlaşma önerisiyle, Türkiye'nin üyelik müzakerelerinde
teknik olarak hazır fasılların müzakerelere açılması için üye ülkelere çağrı yapıldı.
Türk hükümetinden ''
Mart 2009 yerel
seçimlerine katılan tüm partilerin seçim komisyonlarında temsil edilmelerine izin vermesi'' isteminde bulunan değişiklik önergesi de komitedeki oylamada belgeye girdi.
Kabul edilen bir başka değişiklik önergesiyle, ''demokratik, çoğulcu bir toplumda ifade özgürlüğünün ne sık sık
internet sitesi yasaklamakla ne de eleştirel basına
baskı yapmakla ve dava açmakla sağlanmayacağı'' belirtildi.
TRT-6'nın Kürtçe yayına başlamasından duyulan memnuniyet de uzlaşma önergesiyle taslak rapora dahil edildi.
Türk iş dünyasında sıkça yakınma konusu yapılan AB'nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına
Gümrük Birliği üyesi olmasına karşın Türkiye'nin dahil edilmemesi, verilen uzlaşma önergesiyle rapora girerken, serbest ticaret anlaşmalarıyla ilgili hazırlanan etki raporlarının Türkiye'yi de kapsaması gereği vurgulandı.
Taslak rapora eklenen bir başka değişiklik önergesinde, Türkiye'den öğrenciler, akademisyenler ve iş adamları gibi gruplara AB'nin
vize kolaylığı getirmesi çağrısı yapıldı.
-DENİZ FENERİ DAVASI-
Bu arada kabul edilen değişiklik önergeleriyle ''Türk hükümetinden ve yargı makamlarından, 'yeşil
sermaye' olarak adlandırılan şirketlerce ya da 'Deniz Feneri' davasında olduğu gibi
yardım kuruluşlarınca dolandırılan AB vatandaşı ya da AB'de oturumu bulunan mağdurları ilgilendiren davalarda, AB üyesi ülkelerle daha fazla işbirliği yapmaları gerektiği'' cümlesi belgeye eklendi.