Hyatt otelinde yapılan "Madeleine Albright'la bir Mükaleme" konulu öğle yemekli toplantıda Obama dönemine ilişkin önemli mesajlar veren eski
bakanı şehrin önde gelen isimlerinden oluşan seçkin davetli topluluğu ilgiyle izledi. Washington'da
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan dahil bazı dünya liderleriyle G-20 zirvesi vesilesiyle Obama adına özel görüşmeler yapan heyette yer alan Albright'ın görüşleri, yeni başkana yakınlığından dolayı
Amerikan ve dünya kamuoyunda oldukça önemseniyor.
Albright, Obama yönetiminin ABD dış
politikasını yeniden dengeli konumuna getireceğini kaydederken, belki ilk 100 değil 1000 günde bile kaybedilen zeminin telafi edilemeyeceğinin
altını çizdi ve "sabırlı" olunması çağrısında bulundu.
ABD'nin
Irak Savaşı'ndan sonra "yolunu" ve "ahlaki üstünlüğü"nü kaybettiğini söyleyen Albright, Obama döneminde "en iyi
ihraç ürünleri" olan
demokrasiyi
desteklemeye devam edeceklerini, ancak empoze etmeye de çalışmayacaklarını vurguladı.
Obama hakkında
seçim kampanyasında hakaretamiz bir havada ortaya atılan
Müslüman olduğu yönündeki iddialara karşılık eski
Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın yaptığı "Müslüman olsa ne olur?" çıkışından övgüyle söz eden Albright, son dönemde üretilen "
İslamofaşist" ve benzeri tamlamalardan hoşlanmadığını kaydetti. Albright, "
Gülen Enstitüsü ve benzerlerinin çalışmaları sonucu insanlar Müslümanları otomatik olarak
terörist olarak tanımlamıyor. Ama Amerika'da bu oldu" dedi.
Yolunu şaşıran dünyada bir "yol-gösterici"ye ihtiyaç olduğunu söyleyen Albright, bu rolü "demokratik değerlere karşı çıkanlar", "radikal popülistler", "agresif milliyetçiler" ve "kutsal savaş havarileri"nin ifa edemeyeceğini kaydederek şöyle devam etti: "Bunun,
Gülen Enstitüsü'nün kalbinde ve bu öğle yemekli toplantılar serisinde mündemiç değerlerde bulunması çok daha muhtemel. Bu değerler, uluslararası diyaloğa bağlılık, kültürel çeşitliliği anlama, insani adalete destek ve barış sevgisini içeriyor."
ABD
Temsilciler Meclisi Texas Milletvekillerinden Al Green de Gülen Enstitüsü'nün "barış getirme işi"yle meşgul olduğunu belirterek, "Enstitüyü ırksal ve etnik birlikte yaşama ekümenik bir yaklaşım getirmesinden dolayı
tebrik ediyorum" dedi.
Bir başka
Teksas milletvekli Sheila Jackson Lee, tarihi bir "dönüşüm anı" yaşadığımızı belirterek Gülen Enstitüsü'nü bu dönüşümün "çerçeve"sini iyi yakalamış olmakla övdü. Çerçeveyi ise "insanlık onurundan dolayı her insana saygı duyan bir sosyal
sistem" olarak tanımladı. Lee, "
Güvenlik kadar barışı bağrına basan yeni
dış politika anlayışına benimsemiş bir enstitünün burada bulunmasına seviniyorum" şeklinde konuştu.
Türkiye'yi harika bir demokrasi ve Müslüman
ülke örneği, güçlü müttefik ve ABD'nin dostu" olarak nitelendiren Lee, ABD'deki yeni yönetimin Ortadoğu'da başlatacağı barış müzakerelerinde Türkiye'nin "öncü rol" oynayacağını belirtti.
“TÜRKSEVER'İM; DÜNYADA EN SEVDİĞİM ŞEHİR İSTANBUL”
ABD'nin
Houston kentinde Turkuaz adlı kültür merkezinin açılış törenine katılan ABD eski
Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, Türkiye'ye ve Türk toplumuna sıcak mesajlar verdi. Dünyada en sevdiği şehrin
İstanbul olduğunu söyleyen Albright, kendisini bir "Türksever" (Turkophile) olarak nitelendirdi.
Turkuaz Merkezi'nin açılış törenini onurlandıran Albright'ı Türk toplumu ve Amerikalı dostlarından oluşan büyük bir kalabalık alkışlarla karşıladı. Türk müteşebbislere ait Harmony School of İnnovation adlı
ilköğretim okulunun çoğu Amerikalı öğrencilerden müteşekkil Türk
halk dansları ekibi kısa bir gösteri sundu.
"Bu güzel çocuklarını halk dansları yaparken seyretmek benim için duygusal bir an oldu" diyen Albright, kendisinin de Amerika'da doğmadığını, Çek asıllı olduğunu, küçükken geleneksel kıyafetleriyle performans yaptığını anlattı. ABD'nin birçok göçmeni bağrına bastığına işaret eden Albright, Houston'da Türk cemaatinin kültür merkezi bulunmasının önemini vurguladı.
Türkiye ile ABD arasındaki "büyük
ittifak"ı düşünmenin kendisini çok mutlu ettiğini söyleyen Albright, "Biz Türkiye ile NATO müttefikleriyiz, dostuz ve uluslararası arenada ve bölgede barış
arama ortak hedefimiz var." dedi. Türkiye'nin barış ve istikrarı sürdürme adına "giderek artan" ve "çok önemli" bir rol oynadığını kaydetti.
"İslam ile demokrasi,
doğal müttefik ve dosttur" diyen Albright, Türkiye'nin "çok güçlü ve işleyen bir demokrasiye nasıl tekâmül edileceği" noktasında "
parmak ısırtan bir örnek" olduğunu belirtti.
Kültür merkezinin yer aldığı bölgeyi ABD
Kongresi'nde temsil eden Teksas milletvekili Al Green ise, "Amerika Türk cemaati olmaksızın Amerika olmazdı" dedi. Türk cemaatinin Houston'a "olumlu katkı"sından dolayı kendisiyle gurur duyması gerektiğini söyleyen Green, "Türk kültürü için Tanrı'ya şükürler olsun" ifadesini de kullandı.
Konuşmaların ardından Bakan Albright, Kongre üyesi Green ve Türkiye'nin Houston Başkonsolousu Atilla Üzer, kurdela keserek kültür merkezinin açılışını yaptı.
Albright'a Turkuaz Merkezi'ni Raindrop Türk Evi Koordinatörü Ali Rıza Çandır, İkinci
Abdülhamit döneminde ABD'deki orman yangınlarından dolayı
Osmanlı Devleti'nin 300 altın
yardım gönderdiğini ispatlayan tarihi belgenin örneğini gösterek hikayesini anlattı. Bu yardımdan ilhamla Raindrop Helping Hands Derneği olarak Antalya'da bir dostluk ormanı oluşturmak amacıyla Amerikalılardan
bağış toplandığını da öğrenen Albright "çok ilginç" dedi.
Açılış törenine katılan diğer seçkin konuklardan bazıları şunlar:
Japonya Başkonsolosu Tsutomu Osawa,
İsrail başkonsolusu Asher Yarden,
Norveç Başkonsolosu Lasse Seim, Teksas eyalet milletvekili Dr. Alma Allen.