Seminerde birlik ve beraberlik vurgusu ön plana çıkarken, ilahi dinlerin aynı kaynaktan geldiği ve barışın Allah’ın insanlardan beklediği temel değer olduğu dile getirildi. Günümüzde savaşlarla anılan bir dünyada barışın konuşulması, etkinliğin zamanlamasını daha da anlamlı kıldı. Konuşmalarda, dinlerin barışı emrettiği, ancak siyasete alet edilen ya da özünden koparılan din anlayışının savaşlara neden olabileceği ifade edildi. Bu tür konuların daha cesurca ele alınması gerektiği üzerinde duruldu.

Hizmetten.com'un haberine göre İslam’ın barışa katkısını anlatan Thomas Atlı, İslam’ın barış dini olduğunu vurgulayarak, Hz. Muhammed (sav) dönemindeki savaşların savunma amaçlı olduğunu belirtti. Ayrıca, İslam’ın bir insanı öldürmeyi tüm insanlığı öldürmekle eşdeğer gördüğünü hatırlatarak, Medine’de Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin bir arada huzur içinde yaşadığı örneğini verdi. Atlı, günümüzde farklı inanç mensuplarının bir araya geldiği etkinliklerin ve birlikte yaşam yemeklerinin, toplumsal kaynaşmayı artırarak barış içinde bir gelecek inşa etmeye katkı sağlayacağını ifade etti.

Manevi rehber Rahip Francis Sams, günümüzde yaşanan insani dramlar karşısında inananların inisiyatif alması gerektiğini, acıları paylaşmanın önemli olduğunu ancak şiddeti desteklememeleri gerektiğini dile getirdi.

Yahudi temsilci Haham Michel Serfaty ise Kur’an’da Musa isminin 102 kez geçtiğini belirterek, İslam’ın doğru anlaşılması gerektiğine vurgu yaptı. Ayrıca Yahudilerin antisemitizm konusundaki endişelerini dile getirdi.

UNESCO adına konuşan Chantal Grevin, dinlerin barışa katkısını çok değerli bulduklarını ve dinler arası diyaloğun artmasıyla anlaşmazlıkların azalacağını ifade etti. Bu tür etkinliklerin devam etmesini temenni ederek konuşmasını tamamladı.

Seminer, dinleyicilerin soruları ve iyi dilekleriyle sona erdi.