Duruşmasının ikinci bölümünde tek tek söz alan DTP'li belediye başkanları
iddianamenin hukuki bir metin olmadığını ve
davanın düşmesi gerektiğini savundu.
Batman Belediye Başkanı Hüseyin
Kalkan, arkadaşlarının yaptığı
savunmaya katıldığını belirterek, Roj Tv'nin bir savaş yaklaşımı içinde değil, barış ve halkların kardeşliği doğrultusunda yayın yaptığını savundu. Kalkan, kendisinin zaman zaman Roj Tv yayınlarına katıldığını açıkladı.
Hakkari Belediye Başkanı Metin Tekçe de
mektupla halkın taleplerini dile getirdiklerini söyleyerek "
Kürt vatandaşlarımızda 24 saat boyunca anadillerinde yayın yapma hakkına sahip olmalılar.
Kurtuluş savaşında Türkler ve
Kürtler birlikte savaşmadılar mı?.
Savaşta Kürtler 45 dakika, Türkler 24 saat boyunca mı savaştılar? Hayırlar, omuz omuza savaştılar. O zaman niye Kürtler günde sadece 45 dakika anadillerinde yayın izleyebiliyor. Ben 18 ay askerlik yaptım. Yazdığımız mektup da
Kurtuluş Savaşı öncesi yapılan
Amasya Genelgesi'nden kapsamı dışında değildir." diye konuştu. DTP'li diğer belediye başkanları da
Yenişehir Belediye Başkanı
Fırat Anlı'nın yaptığı beş sayfalık savunmaya katıldıklarını ve
Danimarka Başbakanı Anders Fogh
Rasmussen gönderilen mektubun altına tekrar
imza attıklarını belirttiler.
Esasa ilişkin savunmayı yapan Av.
Tahir Elçi, tarihte 56 belediye başkanının bir arada yargılanmadığına dikkat çekerek, "Böyle
duruşma başbakan ve bakanların idam edildiği
Yassıada ve Sıkıyönetim Mahkemelerinde bile yapılmadı. Bu açıdan bu duruşma bir ilktir." dedi.
İddianamede suçlamanın net olmadığını savunan Elçi, başkanların eyleminin "Yasadışı bir
örgüte bilerek ve isteyerek
yardım etmek" suçu kapsamına alınamayacağını dile getirdi. Başkanların sadece bir öneride bulunduğu, bir düşünceyi ortaya koyduklarını söyleyen Av. Elçi, "Biz iddianamedeki suçlamaya katılmıyoruz. Mülkiye müffetişlerinin tehdit eden, yargıyı
baskı altına alan politik raporları doğrultusunda iddianame hazırlanmamalıydı, dava açılmamalıydı. İddianame somut hukuki
delillere dayanmamaktadır. Başkanlar
ifade özgürlüğü kapsamında bir mektup yazmıştır. İddia makamının görüşlerine katılmıyoruz. Beraat kararı verilmesini talep ediyoruz" şeklinde savunma yaptı.
Müdafi
avukatlardan
Meral Danış Beştaş da iddianamede niyetin cezalandırılmasının talep edildiğini ve Roj Tv'yi izleyen herkese örgüt üyesi suçlaması yapıldığını söyledi.
İddianamenin istihbari bilgilerden oluşturulduğunu ve bu tür belgeleri askeri
mahkemeler bile hukuki delil olarak kabul etmediğini ifade eden avukat Cebbar Leygara ise suça delil teşkil eden mektubun içeriğinde suç olmadığının iddia makanının kabul ettiğine dikkat çekti.
Diyarbakır Barosu Başkanı
Sezgin Tanrıkulu da "Bu
Ramazan gününde mahkeme heyetinin barış ve kardeşliğe
hizmet edecek bir karar vereceğini umuyorum" sözleriyle
beraat talep etti. Duruşmada diğer avukatlarda söz alarak, başkanların beraat etmesini ve davanın düşmesini istedi.
İddia makamı duruşmaya katılmayan belediye başkanlarının zorla duruşmaya getirilmesini talep etti. Mahkeme heyeti duruşmaya katılmayan belediye başkanlarının dinlenmesi için duruşmayı 21
Kasım 2006 tarihe erteledi.
Duruşma çıkışında bir açıklama yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Demir, herşeyden önce bu davanın düşünceyi ifade etme özgürlüğü temelinde değerlendirilmesini beklediklerini söyleyerek şunları kaydetti:
"Doğrusu böylesine bir iddianemenin hazırlanmış olmasıda demokratik hukuk devleti normları açısından fevkalede üzücüdür. Bugün ülkemiz açısındanda düşünceyi ifade etme özgürlüğünün hangi aşamada olduğununda bariz bir göstergesidir. Umuyor ve diliyorumki bu dava Türkiye'yi, demokrasimizi, aydınlık geleceğimizi zor durumda bırakmaz. Yine umuyor ve diliyorumki bu davayla belkide şu anda Türkiye'de yaşamış olduğumuz bir
takım tabuların aşımı konusunda daha fazla hak ve özgürlüklerin getirimi konusunda bir katkı sunar."
DTP'li 56 belediye başkanı Roj TV'nin kapatılmaması için 21
Aralık 2005'te Danimarka Başbakanı Rasmussen'e bir mektup göndermişti.
Mektup üzerine Diyarbakır
Cumhuriyet Savcısı Süleyman
Karaca, 20 Haziran 2006'da açtığı soruşturmayı tamamlayarak, TCK'nın 220/7, 314/2, 53 maddeleri uyarınca "bilerek ve isteyerek silahlı örgüte yardım etme" fiili işlendiği gerekçesiyle, DTP'li başkanlar hakkında 15'er yıl
hapis istemi ile dava açmıştı.
Savcı iddianamesinde ayrıca, belediye başkanlarının görevden alınmasını talep etmişti.