[Dr. Selim KOÇ ] Diyanet İşleri Başkanlığı'na Açık Mektup-2

Samanyoluhaber.com Dr. Selim Koç iki bölüm halinde yayınladığımız 'Diyanet İşleri Başkanlığı'na Açık Mektup' yazdı

SHABER3.COM


DR. SELİM KOÇ- SAMANYOLUHABER.COM 

Ülkenin din işlerinin değil de sanki güvenlik işlerinin sorumlusu gibi istihbaratçı ve devlet ağzıyla konuşan başkan, "Bu sadece Türkiye'nin iç meselesi değildir. Tüm İslam coğrafyasında bir fitne ve istismar hareketidir." diyor. Bir kere ey başkan! Sözü yuvarlamak sana yakışmıyor! Suçladığın hizmet hareketinin, bulunduğu ülkelerin hangisinde fitne ve fesat peşinde koştuğunu tek tek açıklaman gerekmez mi? Bu zırvana bir tane örnek gösterebilir misin? Hangi ülkede, ne zaman hangi fitneyi çıkarmışlar ve hangi hakikati istismar etmişler? Gazeteci ve yazarlar vakfında o kadar çalıştın, Kemalettin Özdemir'le Afrika turlarına çıktın ve gezip hizmetleri yerinde gördün. Döndüğünde hizmet hareketinin o ülkelerde yaptığı faaliyetleri ve arkadaşların fedakarlıklarını takdir edecek kelime bulmakta aciz kaldığını söyledin. O gün mü iki yüzlüydün, yoksa bugün mü konjonktür gereği iki yüzlüsün? Açıklar mısın?
 
Bir de o konuşmana muhatap herkes cahil, otuz yıldır ülkelerinde eğitim faaliyetlerinde bulunan ve on binlerce insan yetiştiren bir cemaatin teröre zerre kadar bulaşıp-bulaşmadıklarından haberleri yok da sen mi akıl veriyorsun. Hiç birisinin yeterli istihbarat servisleri yok da sen meccanen destek mi oluyorsun? Yoksa Dinayet İşleri Başkanlığı’nın yeni vazifesi bu mu?

Din istismarı başkanı, büyük tehdit olarak bahsettiği grubun, niçin tehlikeli olduğunu da şöyle gerekçelendiriyor: "Zira tam bir iki yüzlülükle kendini profesyonel şekilde kamufle etmektedir." İki yüzlülükle yani nifakla/münafıklıkla itham ettiği bu grubu müşahhas bir suç ya da suçlarla vs irtibatlandıramıyor. Bulsa ya da bilse ilişki kuracak fakat ellerinde hiçbir delil vs olmayınca aşağılamak ve güya çok tehlikeli olduklarını göstermek ve muhataplarını inandırmak için "Bunlar iki yüzlü!" diyor. Şimdi sormak isterim sayın başkan! İki yüzlülükle itham ettiğin bu milyonlarca insanı nifaka nispet etmeyi İslâmî açıdan hangi ölçüye sığdırabiliyorsun. Bu nispetin onlar öyle değilse ki -asla öyle değiller- bu nispet ve iftira sana ve seni tasdik eden camiana dönmez mi? Bu cesaretin cahilliğinden mi yoksa devlete, makama esaretinden mi? Yoksa sana ihale ettikleri gayr-ı resmi bir görevden mi? Yoksa izah eder misin, sen o makama Müslümanları ayrıştırmak; Müslümanları birbirine düşürmek ve vuruşturmak için mi getirildin? Artık Türkiye'de Diyanetin yeni misyonu iktidara beyat etmeyen grupları iki yüzlü ve sapkın ilan etmek, birbirine kırdırmak, akraba ve dostları birbirinden koparmak, İslâm'a hizmet için ortaya çıkmış cemaatleri terörize etmek oldu da bizim haberimiz mi yok? 

Dini istismar eden kim?
Sen ve senden önceki başkan Görmez'in de, derin yapılar hizmete operasyon çekmeye başladığı günden itibaren, hareketin dini hep istismar ettiğini iddia ediyorsunuz. Peki bu yuvarlama iddialarınıza bir örnek alabilir miyim? Okul, üniversite, araştırma merkezleri, okuma salonları vs açmak istismar mı? Talebelerin barınacağı evler ve yurtlar açmak, onlara maddi manevi sahip çıkmak istismar mı? Esnafın öğrenciye burs vermesi, kâmil insan yetiştirmeye katkıda bulunması, kurban mevsiminde kurban bağışlaması terör suçu mu, istismar mı? Hizmet analarının kermes düzenleyip fakirlere el uzatması terör mü, istismar mı? Sorabilir miyim sayın başkan bozuntusu! Hangisi terör ya da suç ya da istismar? İnsanlık çapında barış ve huzurun temini için dünyanın dört bir yanında sulh adacıkları oluşturmak mı terör ve  din istismarı? Farklı inanç ve din mensuplarıyla dinler ve kültürler arası diyaloglar oluşturmak mı terör ve istismar? Bu hayırları/iyilikleri siz ve diğer cemaatler yapınca istismar ve terör faaliyeti olmuyor da Hizmet Hareketi yapınca niçin ve nasıl terör ve hainlik faaliyeti oluyor. Değilse ne kastettiğini açar mısın ey tetikçi başkan!
 
İhanet hareketi kim?
Sayın palyaço başkan! Seni kim sahneye sürdüyse bir de onun şu iddiasını geveliyor ve Hizmet Hareketi’ni, "Emperyalistlerin hesabına hareket eden bir ihanet şebekesidir." diye yaftalıyorsun. Hodri meydan! Bu dediğinle ilgili bir tane olsun belge sun, o belgeyi bu sütunlardan ben yayınlayacağım. Aksi takdirde yalancının, iftiracının ve şerefsizin tekisin. Seni her şeyin künhüne vakıf Allah'a havale ediyorum! Senin ve senin gibilerin hakkından en kısa zamanda O gelsin!
 
Bir de hızını alamayıp, "Bu yapıya müsamaha göstermek, bilgisizlikten kaynaklanıyorsa gaflet, bilinçli yapılıyorsa ihanettir." diyorsun. Ey gafil adam! Senin gaflet  ve cehaletle suçladığın koca bir dünya, hizmet hareketine ülkelerinin geleceği olarak bakıyor. Üstelik sadece kendi ülkeleri için de değil bütün bir insanlığın muhtaç olduğu bir "iyilik hareketi" olarak görüyor ve insanlığın ortak bir zenginliği olarak da sahip çıkıyor. İnsanlığın bu kazanımına karşı gaflet ve ihanet içinde olan ise sizlersiniz. Zira zorbalık yaparak iyiliklere mani oluyor, hareketin yaptığı bütün hayırları engelliyorsunuz. Kur'ân'ın beyanıyla "Hayrı engelleyen, saldırgan ve olabildiğince de günahkârsınız." (Kalem, 68/12)
 
Yoksa sen kırmızı çizgi başkanı mısın?

Bir de bu yapı "Türkiye'nin kırmızı çizgisidir" diye söylüyorsun. Sayın başkan! Türkiye'nin başka ne gibi kırmızı çizgileri var açıklasan da duysak, ümmet öğrense de o çizgilere basmasa. Anlaşılan milletin bilmediği ne çizgiler var? Yoksa sen ülkenin din işlerinden sorumlu amiri değil de kırmızı çizgiler başkanı mısın? Herhalde sen hukuk devletinin değil diktatör başkanının çizdiği kırmızı çizgilerden bahsediyorsun. Ben de sana "hududullah"ı yani Allah'ın çizdiği kırmızı çizgileri (hükümleri, yasakları, ölçüleri ve sınırları) hatırlatırım. Sana, çok yakında RETÖ terör örgütü olarak ilan edilecek mevcut iktidarın kırmızı çizgilerini değil, Allah'ın Hududllah'ını ve Sünnetullah'ını hatırlarım. Allah'ın çizdiği sınırları/yasaları aşan kimselerin can yakıcı azaba duçar olacaklarını, cehennemi boylayacaklarını hatırlatırım. (Bkz. Nisa, 4/13, 14; Mücadile, 58/4)

 
Örgütün hain emelleri mi?

Bir de "örgütün hain emelleri.." demiş muğlak bırakmışsın. Biraz açar mısın bu yapının ne gibi hain emelleri var insanlık için? Bugüne kadar milletin ve insanlığın aleyhinde olacak neler yapmışlar acaba? Açtıkları okul ve üniversiteleri insanlığı iğfal için mi açmışlar? İçte ve dışta barış ve diyalog söylemleriyle kimi nasıl aldatmış; insanlık için zararlı hangi düşünceleri yaymış hangi faaliyetleri gerçekleştirmişler? Recep Tayyip aldandığı gibi bütün insanlıkta mı aldanmış yoksa? Neye aldanmış? Cemaat ne yapmış da aldatmış insanlığı?  Bu cümleni şerh etmeli sorularıma cevap vermelisin? Yoksa muhataplarının aklına gelebilecek her türlü suizan ve kötü düşüncelerden sen sorumlusun! Bir de Allah'a ve ahiret gününe imanın varsa, "hain emellerle" itham ettiğin milyonlarca insanın kul haklarını da düşünürsün herhalde. 
 
Sonuç
İslâm'ı, ne üretilmiş azılı dış düşmanlar ne de uydurulmuş iç düşmanlar/örgütler zarar verip yıkamaz. Dini, yine dinin içinden çıkmış fakat İslam'ın prensiplerine göre hareket etmeyen ve dindarlığını kendi hesabına kullanan, Hakkın yanında değil de zalimin yanında yer alan yetkili/alim kimseler yıkar. Bu anlamda Hz. Ömer (radıyallahu anh) bir gün Ziyad İbn Hudeyr el-Esedî'ye şöyle bir soru sorar: "Biliyor musun, İslam'ın sütunlarını ne yıkar?" Kendisine yöneltilen bu ilginç soru karşısında Hz. Ziyad, "Hayır! Bilmiyorum!" cevabını verir. Bunun üzerine Hz. Ömer şu üç zümrenin üç farklı davranışını sayar: "Alimlerin zellesi/yanlış yapması, münafıkların Kur'ân'ı politik malzeme yapmaları ve bir de insanları doğru yoldan sapıttıran/uzaklaştıran imamların/sultanların/başkanların mevcudiyeti ve onların verdikleri hükümler!" (İbn Mâce, Fiten 9 (3952); Darimî, Mukaddime 57 (675))
 Uzun söze ne hacet. Türkiye'de İslâm'ın kökünü kazımak ve Müslümanları birbirine düşürmek isteyen düşman bir yapı olsaydı o ancak bugün Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve Türkiye'de bazı uzman geçinen İlahiyat hocalarının yaptıklarını yapardı. Veyl olsun zalime zangoçluk yapan sözde alimlere! Veyl olsun zalimlere aparat haline gelen akademisyenlere! Veyl osun zalimlerle ittifak yapan kanaat önderlerine! Veyl olsun mazlumun iniltilerini duymayan ya da onu ney gibi dinleyen zavallılara! Vey olsun haksızlıklar karşısında susan bütün dilsiz şeytanlara! 

<< Önceki Haber [Dr. Selim KOÇ ] Diyanet İşleri Başkanlığı'na Açık... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER