Yozgat Halk Sağlığı Müdürü Dr. M Akif Karaarslan, kanser hastalığının dünya genelinde giderek artan bir sağlık problemi olduğunu belirterek, toplumlarda önemli bir sosyo-ekonomik yüke, bireylerde de maddi ve manevi kayıp ve zorluklara yol açtığını vurguladı.
İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Karaarslan, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolaysıyla yaptığı açıklamada, hastalığın önemine değindi. Karaarslan, şunları kaydetti: "Kanserin önemli bir kısmının önlenebilir olması bu konuya verilen önemin de giderek artmasına yol açmıştır. Dünya Kanser Günü her yıl 4 Şubat Günü Kanser ile ilgili farkındalık ve bilinç düzeyinin artmasını sağlamak, kansere karşı mücadelede önemli bir adım olan doğru bilinen yanlışlardan kurtulmak ve doğruların herkese ulaşmasını hedeflemek amacıyla dünya genelinde kutlanmaktadır. 2013 yılında gerçekleştirilen Dünya Sağlık Toplantısı'nda 'Dünya Kanser Bildirgesi' yayınlanmış ve bu bildirgede global kanser yüküne değinilerek kanser kontrolünün önemi vurgulanmıştır. Bu bildirgeye göre ana hedef 'Kansere bağlı erken ölümlerin engellenmesiyle beraber kanser tanısı alanlarda yaşam oranlarının ve yaşam kalitesinin artırılması' olarak belirlenmiştir."
SAĞLIKLI BİR ÇEVRE OLUŞTURULABİLİR
Uluslararası Kanser Savaş Örgütü (UICC) tarafından bu yıl yayınlanan bildirgede kanserle mücadele hususunda dünya genelinde yapılması gerekenlerin ele alındığının altını çizen Karaarslan, şu ifadeleri kullandı: "Bu kapsamda sağlıklı bir çevre oluşturulabilir. Her çeşit işyeri sağlıklı yaşamı benimsemeye yönelik çalışanlarını motive edici programlar ve politikalar uygulayabilir. Yüzde yüz dumansız işyerleri oluşturmak ve sigarayı bırakma araçlarına bilgi ve erişim sağlamak gibi önlemler, sağlıklı gıda seçeneklerine erişim sağlanması, işe gidiş gelişlerde fiziksel aktiviteyi teşvik etmek, işyerlerinde fiziksel aktiviteleri artırmak, daha sağlıklı iş gücü için etkili bir yoldur. Bireyler ve toplumlar, yaygın kanser türlerinin en az üçte birinin daha sağlıklı bir beslenme biçiminin seçilmesi, fiziksel aktivitenin arttırılması ve alkol kullanımının azaltılması ile önlenebileceği konusunda bilgilendirilmelidir. Sigara da eklendiğinde bu rakam yüzde 50'ye ulaşmaktadır. Ayrıca ultraviyole radyasyondan korunma, mesleksel ve çevresel maruziyetlerin (örneğin asbestoz gibi) önüne geçilmesi ile kanser yükü daha da aza indirgenecektir."
OBEZİTE EYLEM PLANLARI BAŞARILI SONUÇLAR VERMİŞTİR
Obezite ile yapılan mücadelelerdeki uygulamaların önemli sonuçlar verdiğini anlatan Karaarslan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Ülkemiz de tütün ve obezite eylem planlarımız çok başarılı sonuçlar ile hızla devam etmektedir. Bu programlara ek olarak kanser özelinde Türkiye Radon Haritalandırma ve Eylem Planı, Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Eylem Planı gibi yeni programlar da başlatılmıştır. Kanser yüzde 90 çevresel, yüzde 10 oranında ise genetik faktörlere bağlı oluşmakta çevresel faktörler arasında da tütün, alkol, obezite ve enfeksiyonlar ilk sıralarda yer almaktadır. Dünyada her geçen gün daha fazla insan tütün ve tütün mamullerine, hareketsiz yaşam tarzına ve yanlış beslenme gibi kanserin en önemli risk faktörlerine maruz kalmaktadır. Küresel olarak tütün kullanımı hala en önemli risk faktörü olup, her yıl 5 milyon kanser ölümünün ve tüm kanser ölümlerinin yüzde 22 sinin sorumlusudur. Ülkemizde kanserle mücadelenin en önemli basamağı olan önleme çalışmaları arasında;Tütün Kontrol Çalışmaları, Türkiye Alkol Kontrolü Eylem Planı, Türkiye Obezite ile Mücadele ve Kontrol Programı, Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı, Ulusal Radon Haritalaması gibi konu başlıkları yer almaktadır. Bireylerinde kendi özellerinde sağlıklı yaşamı seçmeleri yeni nesillere bırakılacak en güzel hediyedir."
ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR
Kanserde erken tanının tedavi açısından önemli olduğunu vurgulayan Karaarslan, açıklamasını şöyle tamamladı: "Kanser türlerinin uyarılarını erken keşfetmek, bulgularını araştırmak ve ileri tetkik için hastaların sevk edilmesi erken tanı şansını arttırmaktadır. Bu nedenle, kanserde erken tanı programları toplumun, sağlık çalışanlarının ve politika oluşturucularının bilgisini arttırmayı hedeflemeli, erken tanı olanakları hakkındaki farkındalığı arttırmalıdır. Ülkemizde meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için toplumun kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun olarak arama programları yürütülmektedir. Bir tarama programının başarıya ulaşabilmesi için toplum tabanlı olması ve hedef nüfusun yüzde 70'ni kapsaması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığımızın 'Sağlıkta Dönüşüm Programı' ile toplum tabanlı kanser taramalarına yönelik, ülke genelinde Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) kurulmuş olup hâlihazırda ülkemizde 197 adet KETEM mevcuttur. Yeni KETEM'ler olabildiğince hastane dışında ulaşımı daha kolay Sağlıklı Yaşam Merkezi şeklinde planlanmakta olup tarama oranlarımız yeni açılan KETEM'lerle birlikte giderek artmaktadır. Bireyler de kendi vücutları hakkında bilgi sahibi olmaya, olağan dışı bir değişikliğin fark edilmesi adına teşvik edilmelidirler. Sağlık çalışanları ve bireyler erken teşhisin değeri hakkında bilgilendirilmelidir. Çünkü erken teşhis, tedavinin başarılı olması adına atılan ilk ve en önemli adımdır." CİHAN