Son olarak, gözler 18 Kasım Perşembe günü gerçekleştirilecek olan Merkez Bankası toplantısına çevrildi.
Reuters'ın anketine göre TCMB’nin politika faizini 100 baz puan daha indirerek yüzde 15’e düşüreceği tahmin ediliyor. TCMB fiyat istikrarının cari fazla verilmeden sağlanamayacağını belirtirken; tüketici enflasyonunun ise Ekim’de yükseldiği yüzde 20’lerde aylarca kalması bekleniyor.
'ADINI KOYALIM, YAŞANAN BİR DÖVİZ KRİZİDİR'
'EK BİR FAİZ İNDİRİMİ AĞIR BİR YÜK GETİRECEK'
Ulusoy, şu ifadeleri kullandı:
"Ek bir faiz indirimi doğal olarak Türkiye ekonomisine ağır bir yük daha getirecektir. Bu yük yine zaten yukarı yönlü harekete sahip olan döviz kurunu daha da artıracaktır. Küresel arz zincirinin kırıldığı bir ortamda ithalata bağımlı bir üretim ve ihracat yapımız da göz önüne alındığında tüm piyasalarda olumsuzluklar artacaktır."
'ERİTİLEN REZERVLER YÜZÜNDEN MÜDAHALE ALANI YOK'
"Merkez Bankası rezervlerini ve diğer makro dengesizlikleri göz önüne aldığımızda finansal piyasalara müdahale alanının çok kısıtlı olacağını söylemek yanlış olmaz. Esas itibariyle finansal piyasalar, özellikle de döviz piyasası dinamik bir şekilde takibe alınması ve ve yeri geldiğinde müdahale edilmesi gereken piyasa tipleridir. Ancak artık Türkiye'de, eritilen rezervlerden dolayı bu müdahele alanının olmadığını söylememiz gerekir. Döviz piyasasının yanında, belki de en büyük müdahalenin ekonomi yönetimindekilerin yaklaşımına yapılması gerektiğini söylemek yanlış olmaz."
'GERÇEK ENFLASYON, BAKAN ELVAN'IN KONUŞMALARININ ANA KAYNAĞI'
"Temel olarak sıradan bir açıklama aslında. Nedeni ise çok açık. Resmi verilere göre, yüzde 19.87'lik bir enflasyon oranının günümüzde Sayın Bakanın vurguladığı bir şekilde sorun oluşturmadığı çok açık. Sanırım sorun oluşturan kısmı halkın hissettiği, bu his ile de kalmayıp, cüzdanından inanılmaz boyutta paraların çıktığı gerçek enflasyon, Sayın Elvan'ın konuşmalarının ana kaynağı. Öte yandan, 'enflasyonla mücadelede son derece dikkatli olmamız gerekiyor' cümlesini anladığımı söyleyemem."