Ahmet Nesin / artigercek.com
Kürtaj şart, dolar viagrayı yuttu, iniyera çıkıyeraaa, iniyera çıkıyeraaa!..
Ne yalan söyleyeyim, ben de ben olalı böyle bir artış görmedim. Sanki karşınızda dolar yok da yılbaşı gecesine çıkmış bir dansöz var, kıvırdıkça adrenalin artıyor, arttıkça yükseliyor.
Çıkıyor kayık
iniyor kayık
çıkıyor ka...
iniyor ka...
Çık...
İn...
1928 / Nazım Hikmet
"Dolar dolar olalı bele bir eziyet görmemiştir agam." Ne yalan söyleyeyim, ben de ben olalı böyle bir artış görmedim. Sanki karşınızda dolar yok da yılbaşı gecesine çıkmış bir dansöz var, kıvırdıkça adrenalin artıyor, arttıkça yükseliyor.
Buna sinir mi dayanır, ne de olsa ekonomi mezunu bir cumhurbaşkanı var, en azından benden iyi, ben İskoçya'da 1 sene ekonomi okudum, Adam Smith teorisini tam ezberlemiştim ki beni Britanya'dan sınır dışı ettiler. Aramızda 2 yıl fark var Erdoğan'la, ben 1 yıllık mezunum, o 3 yıllık.
Ben 1 yıllık mezun olduğumdan dolayı Erdoğan gibi bir şeyi indirince buna bağlı olarak başka şeylerin de ineceğine inanmıyorum. Anlamadıysanız daha pratik anlatayım.
Erdoğan- Merkez Bankası faizleri düşürmeli...
Merkez Bankası- Düşürmem...
Erdoğan- Düşürürsen enflasyon düşer...
Merkez Bankası- Düşmez...
Erdoğan- Enflasyon da düşer...
Bu arada dansöz pardon dolar kıvırmaya devam ediyor ve Erdoğan'ın % 51'ine inat 5,1 olmak üzere. Ve sonunda Merkez Bankası korkusunu yeniyor, faizleri yükseltiyor. Erdoğan istediği kadar Londra'da ekonomi uzmanlarının karşısına geçip, onlara ders vererek "Faizi düşürünce enflasyon da düşer, dolar da düşer" demiş olsun, Merkez Bankası'nı ikna edemiyor ve bikaç saatliğine dansözü sahneden indiriyor. 4,92'den 4,5'a ve sonrasında 4,75'e geliyor.
Yani anlayacağınız ekonomi Erdoğan'ın kitabına göre gitmiyor.
Okuması yazması olmayan bir fortacı (Palavracı) o güne dek hiç oruç tutmamış başka bir fortacıyla karşı karşıya gelir. Birbirlerine yalan söyleyecekler ya, okuması yazması olmayan fortacı "Kardaş, dün gece sabaha kadar oturdum ve bir Kur'an yazdım!.." Diğeri altta kalır mı, "Kardaş, geçen hafta mübarek ramazan idi, ben de Istanbul'daydım, deniz motorunla garşıdan garşıya geçidik, bir fırtına kopti. Dalgalar bizi alıdi, ta Ortaköy Camisi'nin minaresine götüridi, sonra yine aşağı alidi. Çıkaridi, indiridi, çıkaridi, indiridi... O sırada birden top atti, dedim dur orucumu açim, neyse cıgaramı çıkardım, vıyyy bir de baktım ki ataşımı unutmuşum, çakmağımı almamışam yanıma. Gözüm minaredeki müezzine takıldi, o da kandilleri tutuşturudi, dalgalar bizi götürdü minareye, dedim hele gardaş şu ataşını ver. Aldım ataşını, cıgaramı yaktım, ohhh, içim rahat etti..."
Arkadaşı dönmüş, "La oglum Allah'tan kork, hiç bu kadar yalan olur."
"Leyn, yalan söyliyemse, senin dün gece yazdıgın Kur'an ha beni çarpsın..."
Çıkıyor kayık
iniyor kayık
çıkıyor ka...
iniyor ka...
Çık...
İn...
Çık.
1928 / Nazım Hikmet