Doğum servislerinin iç mimarisi anneyi etkiliyor


İZMİR (CİHAN)- İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Araştırma Görevlisi Hande Atmaca, hastanelerin doğum servislerinin anne, bebek ve ailenin sosyal ve psikolojik ihtiyaçları düşünülerek hazırlanmadığını belirtti. Atmaca tarafından hazırlanan, "Hastanelerdeki Sancı ve Doğum Odalarında Hasta Odaklı Yaklaşımlar" başlıklı tezde, doğumun bir hastalık olmadığı, odalarının mekan öğeleri dikkate alınarak hazırlanması gerektiği kaydedildi. Atmaca'nın çalışması ayrıca İÇLEK-I Ulusal İç Mimarlık Lisansüstü Eğitim Kongresi'nde, "İç Mimarlık Alanı En Başarılı Yüksek Lisans Tez Ödülü"nü kazandı.

İEÜ İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Deniz Hasırcı danışmanlığında yürüttüğü tezi hakkında bilgi veren Hande Atmaca, doğumun doğal seyrinden farklılaşarak hastaneye taşınmasıyla anne adayının hasta, doğumun ise patolojik bir olay olarak görüldüğünü ifade etti. Hastanelerde anne, bebek ve ailenin sosyal ve psikolojik gereksinimlerinin gözardı edildiğini söyleyerek, "Annenin doğum öncesi psikolojik durumunun doğum üzerinde ve sonrasında, doğumun kolaylığında ve anne bebek ilişkisi üzerinde birçok etkisinin olduğu, günümüzde yapılan çalışmalarca kanıtlanmıştır. Aynı çalışmalar, kadınların doğum deneyimlerinde en çok kontrol hissine ihtiyaç duyduklarını ve çevresel kontrolün de bunların en önemlilerinden olduğunu göstermektedir. Hastaneler ise kadınların doğum süresince en pasif aktör oldukları yerlerdir. Kontrol hissinin eksikliği, hastane mekânlarında stres ve negatif sağlık sonuçları doğurmaktadır." dedi.

Doğum odaları ve daha sonraki iç mekan tasarımının ve kontrol hissinin, doğuma olumlu etkileri bulunduğunu belirten Atmaca, iç mekan düzenlemelerinin mahremiyet, kalabalık hissi, işitme sınırları gibi dikkate alınması gereken özellikler taşıması gerektiğini kaydetti. Atmaca, şunları söyledi: "Anne adayları ile bir doğum odasında neler olması gerektiği konusuna yönelik görüşmeler yaptık. İç mimarlık elemanlarından çoğunun, doğum üzerinde etkisi olduğu görülüyor. Bir anne adayı doğum sancısı çekerken diğer bir anne adayının çığlığı duyması bile doğumu olumsuz etkileyebiliyor. Hastane ortamında sağlık personeliyle kullanıcı arasındaki diyalog da önem taşıyor. Mobilya düzenlemelerindeki eksiklikler, babanın anne adayının yanında olamaması olumsuz etkiler olarak karşımıza çıkıyor. Baba adayı, başka ülkelerde anne adayı ile birlikte sürece hazırlanırken Türkiye'de baba, çocuğu doğduktan sonra görülebiliyor. Koğuş sistemindeki odalara babalar giremiyor, anne, baba, bebek birlikteliği bozuluyor. Bu süreçte geçirilen zaman unsuru da çok önemli. Diğer aile fertleri de bu sürecin içinde bulunmak istiyor. Bu çalışmanın sonuçlarına göre iç mekan tasarımı, kadınları doğum süresince destekleyici bir hale dönüştürebilir. Anne ve bebeğin ilk kez karşılaştığı ve özellikle anne için korku, heyecan ve beklenti içeren doğum sürecinin, ihtiyaçlara yanıt veren ve rahatlatıcı bir mekanda gerçekleşmesi önem taşımaktadır. Doğumun bir hastalık olmaması nedeniyle hastalık gibi değil, mekansal öğelerin de dikkate alındığı düzenlemelerin gerekliliği ortadadır." CİHAN
<< Önceki Haber Doğum servislerinin iç mimarisi anneyi etkiliyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER