DNA’da görüntü depolayan ‘biyolojik kamera’ geliştirildi

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Temmuz 13 2023
Singapur Ulusal Üniversitesi’nden bilim insanları, “Bir DNA havuzunda saklanabilen ve tek seferde kaydedilebilen farklı görüntülerin sayısı 100 ilâ 1000 arasında olabilir" diyor.
DNA’da görüntü depolayan ‘biyolojik kamera’ geliştirildi
Bilim insanları, DNA’da görüntü yakalayan ve depolayan bir “canlı dijital kamera” geliştirdi. Geliştirilen teknik, dijital bilgiyi biyolojik maddeye kodlamak doğrultusunda yepyeni bir yaklaşım sergiliyor; bu, bilgi işlem ve nanoteknoloji alanlarında gelecekte geliştirilecek pek çok uygulamaya dair potansiyel taşıyan bir çaba.

‘Deoksiribonükleik asit’ kelimesinin kısaltması olan DNA, adenin (A), timin (T), guanin (G) ve sitozin (C) adı verilen dört nükleotit kullanan organizmalar genelinde genetik yönergeyi saklayan bir molekül. Biyolojik sistemlere geniş ölçekli bir kılavuz sağlamasına ek olarak, DNA’nın dört öğelik basit yapısı, yeni bilgi işlem sistemleri ve veri saklama alanlarında potansiyel taşıyan bir donanım türü olmasından ötürü, bilim insanlarının dikkatini çekiyor.

Şimdiyse, Singapur Ulusal Üniversitesi’nde sentetik biyolog olan Cheng Kai Lim öncülüğündeki araştırmacılar, DNA’nın yalnızca görüntülemek ve depolamak amacıyla kullanılamayacağını, yanı sıra bu görüntülerin daha sonra sıralama teknikleriyle buradan alınabileceğini gözler önüne serdiler. Araştırmacılar, geçen hafta Nature Communications adlı dergide yayınlandıkları bir makalede aktardıkları kadarıyla, DNA örneklerinden özel 2 boyutlu ışık geçirerek ‘BacCam’ ismini verdikleri “dijital kamera benzeri bir biyolojik kamera” yaratabildiler.

Lim ve meslektaşları, “Biyolojik ve dijital arayüzler arasında gittikçe artmakta olan entegrasyon, biyolojik materyallerin, dijital verileri saklamak amacıyla kullanılmasına yönelik ilginin artmasına sebep oldu ve işin en umut vaat eden yanı, ‘de novo DNA sentezi’ sonucunda yaratılan tanımlanmış DNA dizileri içinde verilerin saklanmasını da içermesiydi” diyor: “Bununla birlikte, yüksek maliyetli ve verimsiz olma eğilimi sergileyen ‘de novo DNA’ sentezine duyulan ihtiyacı ortadan kaldırabilecek bir yöntem henüz mevcut değildi.”

Ar

Bu haberler de ilginizi çekebilir