‘Alesta’ YouTube kanalında yayınlanan ‘Biz Bize’nin konuğu KHK’lı ihraç Deniz Kurmay Binbaşı Erhan Aşkın’ın eşi Sayın Nilgün Aşkın oldu. 15 Temmuz öncesinde ve sonrasında bir süre daha Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahında görevli devlet memuruydu. Nilgün Aşkın, 15 Temmuz öncesi, 15 Temmuz günü ve sonrasına dair tanıklıklarını ve adalet arayışını anlattı. Aşkın, 15 öncesinde MİT’in her gün 3 dosya dolusu ‘terör’ ihbarı geldiğini söyledi.
15 Temmuz davalarında yargılanan askerlerin tamamı benzer ifadeler kullanmıştı. 15 Temmuz öncesinde ‘terör saldırısı’ olacağına dair askerler teyakkuza geçirilmişti. Boğaz köprüsüne, TRT’ye ve DigiTürk’e götürülen askeri öğrenciler bile 15 Temmuz’dan önce ‘terör’ saldırısı olabilceği yönünde uyarılmıştı.
.
15 Temmuz öncesinde her gün onlarca ‘terör istihbaratı’ geldiğini anlatan Nilgün Aşkın, şunları söyledi:
Mapa derler, dosyaya. 3 dosya geliyordu hergün MİT’ten… Teröristlerin fotoğrafları geliyordu. Terör mesajları bitmedi. Ta ki, 15 Temmuz 2016 tarihine kadar. 15 Temmuz’da mesaiden çıktım, servise bindim. Eşim benimle hiç gelmezdi servisle. O gün bana ‘yanında yer tut, ben de geliyorum’ dedi.
Parktaydık, eşime mesaj geldi. Yüzü bembeyaz oldu. Mesaj Deniz Kuvvetleri Bilgi Sistemi’nden geldi. Bundan önce Deniz Kuvvetleri Bilgi Sistemi bizden sürekli ilkokul, ortaokul, lise mezuniyetimizi, telefon numaralarımızı sürekli yenilememizi istediler.
Erhan, ‘Bu bir darbe değil, Boğaz tek taraflı kapatılmaz’ dedi. Harekat Merkezi’ni aradı, ‘ihtiyaç var mı, geleyim mi’ dedi. Gerek yok, biz sizi ararız dediler. Gece yarısı 01.30 gibiydi. Eşim, ‘ben yatıyorum, bu darbe değil’ dedi. Ama ben yatamadım.
2010’da KPSS’ye girmiştim. 19 Eylül’de ben yıllık izindeydim. Astsubayım aradı. Açığa alındığımı söyledi. Erhan’la aynı gün açığa alındık. Evrağımda şöyle birşeyler yazıyordu; memurun bir an önce ivedilikle Deniz Kuvveteri tarafından oluşturulan komisyon tarafından ifadesinin alınmasına…
Eşim 22 Kasım 2016’da ihraç oldu, ben açıktaydım. 10 Aralık günü lojmanı terk etmemizi istediler. 6 Ocak 2017’de de ben ihraç oldum.
18 Temmuz günü hayatımın en zor günüydü. Mesaiye gittik. Kapıların önünde ip gibi dizildik. Herkesin önünde bir liste. Belediye başkanı, mahfolan otobüsü çarpazlamasına koymuş. Oradan herkes bize saydırıyor.
Eğer kapıda kartın okuyorsa içeriye giriyorsun, okumuyorsa ve listede ismin varsa sağ tarafa geçiyorsun. Sağ tarafa ayrılanlar komisyonun olduğu yere götürülüyor. İçeriye girdik; bütün camlar kırık. Her yer kan revan. Kurşun izleri. Çalışamıyorsun zaten. Karargahı polis basmış. Tabi doğal olarak üzgünüz, suratımız asık. Bundan dolayı fişlendik!