Sur’da yıkımların olduğu bölgeye 50’li yaşlarda bir kişi, mahalle sakinlerine Sur taşı aradığını söylüyor. Adamı adının Mehmet olduğunu söyledikleri mahalle sakinine yönlendiriyorlar. Mehmet’i bulan adam, yörede nahit taşı olarak bilinen ve tarihi yapılarda kullanılan bazalt taşlardan aradığını söylüyor. Pazarlık yapılıyor, yaklaşık 100 tanesi 750 TL’ye anlaşma sağlanıyor. Bunların yanı sıra, bir de sütunlar ve sütun başları satılıyor. Sütun başlarının fiyatı ise 350 liradan başlıyor. Tarihi taş ticareti Diyarbakır’da ortaya yeni çıkan bir sektör.
Sur’daki kentsel dönüşüm nedeniyle yıkılan yapılardan çıkan tarihi taşlar, bugünlerde bazılarının geçim kaynağı oldu. Taşların satanlar, mahallelerdeki enkazları gezerek, işlerine yarayan tarihi taşları topluyor. Kimisi ise enkazların döküldüğü bölgelere giderek, oradan taş topluyor.
Peki, bu taşları alanlar nerede kullanıyor? Özellikle sütun başı ve sütunlar, eğlence mekanlarında dekorasyon amaçlı olarak kullanılıyor. Düz taşlar ise yapıların temelinde ya da restorasyonunda kullanılıyor.
Ancak mahalle sakinleri taşların bu şekilde satılmasına tepkili. Alipaşa Mahallesi Muhtarı Abdullah Çelik, taşların çok değerli olduğunu belirterek, kimsenin sahip çıkmamasından yakındı. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Çelik, “Her şey gitti, elimizde sadece taşlar kaldı. Bunların değerini ancak bilen bilir. Bu tarihi taşların yine bu sokaklarda kalmasını, duvarların dibinde kalmasını isterdik. İnsanlar başka yerlerden gelip görüp anılarını tazeliyor. Hepsini kaybettiler. Bu taşların hepsini işadamları alıp başka yerlerde evlerinde kullanacaklar. Onlara bir şey diyemiyoruz, satın aldıkların söylüyorlar. Belediye, vakıf kilise kimse sahip çıkmadı ”dedi.
Adının İsmet olduğunu söyleyen bir mahalle sakini de duruma tepki göstererek şunları söyledi; ”Benim tarihi evim vardı, hem de tescilli. Ermenilerden satın almıştım yıllar önce. Ev yıkıldı yerle bir edildi. Şimdi bu satılan taşlar bu gibi evlerin taşları.”
Ziya Gökalp Mahallesi Muhtarı Muhsin Sanay ise taşların ömrünün 300 yıla kadar uzandığını söyledi. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Sanay, taşların koruma altına alınması gerektiğini vurgulayarak, “300 yıllık taşlar var içinde, dedelerimizin, atalarımızın, burada yaşayanların yaptığı taşlardır. Bu yıkımlar olduğu zaman orada Kültür Müdürlüğü, Müzeler, Belediyeler Valilik bu taşları koruma altına almaları gerekiyordu. Onlar kepçeyle alıp götürdüler. Tarihimiz satıldı” diye konuştu.
Sur’daki yıkıma dikkat çekmek amacıyla kurulan Sur'un Yıkımına Hayır Platformu üyesi Arkeolog Nevin Soyukaya, satışın yasal olmadığını söyledi. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Soyukaya, “Satış ne yasal, ne ahlakidir. Taşlar önemli, çünkü özgün yapı taşları. O dokuyu veren taşlar, üzerinde kitabesi olan taşlar var, mimari taşlar var. Başlangıçta yıkımı yaptıklarında taşları korumaya almadılar. Zarar gören yapıların taşları kendi içinde korunup restore edilmeliydi ama öyle yapılmadı. Çatışmada yıkılan, yıkılmayan yapılar dahil yerle bir edildi, yerinden kazındı. Hafriyatla birlikte atıldı. İlgili kurumların başta yapılması gerekenleri yapmadığından sadece yıkıp, yerinden kazıyıp, yeni yapılar yapmakla meşgul olduklarından, halk ta toplayıp satmaya başladı. Oysa kurum kararı vardı, o taşların kendi içinde saklanması ve o yapını restorasyonunda kullanılmalıydı. Ama Sur’da böyle bir şeye uyulmadı” şeklinde konuştu.