Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, G20 ülkelerinin liderlerine yazdığı açık mektupta, "Dini, ekstrem amaçlar için kullanan sözüm ona 'kutsanmış militanlar'ın bugün bu hale nasıl geldikleri sadece bizim üzerinde düşündüğümüz bir sorun olamaz. Bulunduğunuz otellerin pencerelerinden seyr-u temaşa ettiğiniz Akdeniz, nice mülteciye mezar oldu." ifadelerini kullandı.
Mektubuna Allah'ın adıyla başlayan Mehmet Görmez, Ankara'nın ardından Fransa'dan gelen terör saldırısı ile bir kez daha sarsıldıklarını belirterek, aslında bu saldırı bir dine inansın ya da inanmasın, inanıyorsa dini ne olursa olsun, dünyanın barışa değer veren bütün insanlarına karşı yapılmış bir saldırı olduğunu vurguladı. Görmez, "Bu insanlık dışı saldırıyı gerçekleştirenlerin, onları yönlendirenlerin ve herkesin göreceği kadar açık bir biçimde maşa olarak kullananların ne Allah'a saygısı, ne herhangi bir topluluğa bağlılığı ve ne de herhangi bir dine mensubiyeti olabilir. Bugün süfli emelleri ancak tedhişle ve vahşetle gerçekleştirmeye terör şebekelerini ikna etmiş bütün paradigmalar üzerinde bütün insanlığın yeniden durması gerekmektedir." dedi.
"Sizler temsil ettiğiniz değerler, kültür ve ufuk arayışı açısından bütün bir dünyaya yön veren sayılı düzeydeki gelişmiş ülkelerin liderlerisiniz." diyen Görmez, "Sahip olduğunuz nitelikler, kullandığınız güç, kontrol ettiğiniz ekonomi ve yönlendirdiğiniz siyasal sorunlar her birimizin kaderi üzerindeki payınızı ve dolayısıyla sorumluluğunuzu artırmaktadır." ifadesini kullandı.
"ÖTEKİNE YÖNELİK ACIMASIZ VE KÜÇÜLTÜCÜ ALGI OPERASYONLARI"
Görmez, insanlığın bugün onca bilimsel ve teknolojik ilerlemeye rağmen son birkaç yüzyıl içinde gerçekleşen müessif uygulamalarla ortak ahlaki değerleri, birlikte sahiplenilen barış inisiyatifini hepten göz ardı eden bir dizi siyasi müdahale ve operasyonla karşı karşıya olduğuna işaret ederek, "Bugün bütün insanlığı derinden sarsacak bir dünya tasarımıyla yüzyüze olduğumuzu itiraf etmek zorundayız. Sömürü, zulüm, üstencilik, ötekine yönelik acımasız ve küçültücü algı operasyonları, insanı insana yakın kılması gereken kadim yasaları yerle bir etmiştir. İnsanlığın varlık ve bekasını tehdit eden kibir, tamah ve zulüm, ötekinin yaşam alanlarını talan etmeyi meşru kılan açgözlülük, ortak ideallerin gerçekleşme çabasını engelleme gibi hususiyetler bugün hangi pozisyonda olursa olsun hepimizin ortak sorunu olmuştur. Medeniyetler havzasında başta terör olmak üzere her türden iç ve dış müdahale insanlığımıza fasılasız suikastler düzenlemektedir. Bu iç içe geçmiş ve karmaşık bir şekilde yapılanmış kaotik düzenin ortaya çıkardığı hasıla, barış ve esenlik içinde düşlediğimiz bir gelecek tasavvurunu her geçen gün daha da şiddetle talan etmektedir, hayatı zehirleyip ifsad etmektedir." düşüncesini paylaştı.
"G20 ÜLKELERİ LİDERLERİ, AÇLIK VE YOKSULLUKLA KIVRANAN MİLYONLARCA İNSANIN KADERİNDEN HABERSİZ OLAMAZ"
G20 ülkeleri liderlerinin, dünyanın her yerinde açlık ve yoksullukla kıvranan milyonlarca insanın kaderinden habersiz olamayacaklarına vurgu yapan Mehmet Görmez, şöyle devam etti: "Akdeniz'i bir vicdan ve merhamet mezarlığına çeviren bölgesel iç savaş ve gerilimlerin bilançolarından beslenen kayıpları duymamış olamazlar. Dini, ekstrem amaçlar için kullanan sözüm ona 'kutsanmış militanlar'ın bugün bu hale nasıl geldikleri sadece bizim üzerinde düşündüğümüz bir sorun olamaz. Bugün insanlığın kaderine hükmedenlerin aynı zamanda onların hem mutluluğuna hem de hezimetlerine aracılık hatta öncülük ettiklerini unutmamaları gerekir. Mevcut durumda insanlığın dünyaya bağlanma düzeyleri artmış, onları birer tüketim canavarına dönüştüren tazyikler sınır tanımaz bir raddeye ulaşmıştır. Ötekini yok sayan bir egoizm insanlık değerlerini kitaplarda kalan bir müktesebata çevirmiştir. Ortak evimiz ve yurdumuz olan tabiat bizi taşıyamamaya başlamıştır."
Bu dünyanın herkesin olduğunu dile getiren Diyanet İşleri Başkanı, şöyle devam etti: "Biz Müslümanlar, günde beş kez Rabbimize yönelerek bizi doğru yola iletmesini, kendilerine hidayet verdiklerinin yolunda bizleri müstakim kılması için dua etmekteyiz. İyilikle maruf bir talepkarlık bütün Müslümanların ortak yönelimidir. Zulmetmeyen, adaletten ayrılmayan, insanlar arasında ne etnik ne de kültürel kodlar üzerinden ayrımcılık yapmayan, bunlara hiçbir şekilde tevessül etmeyen bir dinin müntesipleri olarak insanlığın bugün getirilmeye çalışıldığı yerden kaygı duyduğumuzu belirtmek isteriz. Kendi ülkelerinizin yüksek çıkarları için kılı kırk yaran bir dikkatle çalışmalar yapmanız anlaşılır hatta takdir edilir bir şeydir. Ancak bugün insanlık dünyasının sorunları tek tek her birimizi ilgilendirdiği ölçüde ülkeler bazında hepimizi ilgilendirmektedir. Silahlanma yarışının yarın hangi bebeği kundağında ölüme taşıyacağını sadece biz fark ediyor olamayız. Açlığı bir yaşam biçimi, yoksulluğu bir kültür olarak kabullenmeye zorlanmış milletlerin sizin azıcık gayretinizle bile toparlanabileceğine inanıyoruz."
"BULUNDUĞUNUZ OTELLERİN PENCERELERİNDEN SEYR-U TEMAŞA ETTİĞİNİZ AKDENİZ, NİCE MÜLTECİYE MEZAR OLDU"
Türkiye'nin iki milyonu aşkın mülteciyi barındırdığını ifade eden Görmez, mektubunda şunları kaydetti: "Bulunduğunuz otellerin pencerelerinden seyr-u temaşa ettiğiniz Akdeniz, nice mülteciye mezar oldu. Nice bebek cesetleri insanlığın vicdan ve merhametiyle beraber kıyıya vurdu. Akdeniz sahillerine vuran çocuk cesetlerinin, bombalardan kaçarken dalgaların boğup sahile attığı bedenlerin vicdanlarımızı harekete geçireceğine ve yoğun gündeminizin ilk maddelerinden biri olacağına yürekten inanmaktayım. Bu duygular içinde Yüce Allah'ın bütün bir insanlık âlemine felah vermesini dilerim. Dikkat ve sorumluluklarınızla cümle mevcudatın makus kaderini iyileştirme konusunda sadece aklınızla değil kalbinizle de duruma müdahil olmanız gerektiğini vurgulamak isterim. Ülkemizde bir araya gelişinizin bu coğrafyadan tarih boyunca dünyaya yayılan barış ve selamet rüzgarlarına yeni bir halka olarak eklenmesini ve bu zirveden tüm insanlığın hayrına kararlar çıkmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyor; her birinize işlerinizde kolaylıklar diliyorum." CİHAN