"Dışarda bir bela bulup içerdeki dertleri unutturacaklar"

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Çarşamba, Şubat 17 2016
Gazeteci – Yazar Ahmet Altan, Türkiye Cumhuriyeti'nin geçmişte de çok zor günlerden geçtiğini ama bu dönemdeki kadar 'çaresizleşip zavallılaşmadığını' vurgulayarak, "İttihatçılar gibi bugünkü iktidarın da "belaya" ihtiyacı var, dışarda bir bela bulup içerdeki dertleri unutturacaklar." dedi.
Gazeteci – Yazar Ahmet Altan, Türkiye Cumhuriyeti'nin geçmişte de çok zor günlerden geçtiğini ama bu dönemdeki kadar 'çaresizleşip zavallılaşmadığını' vurgulayarak, "İttihatçılar gibi bugünkü iktidarın da "belaya" ihtiyacı var, dışarda bir bela bulup içerdeki dertleri unutturacaklar." dedi.

Haberdar'daki yazısında İttihatçılar'la günümüz iktidarı arasındaki benzerliği ele alan Ahmet Altan, "İttihatçılar Osmanlı'nın bütün ağrılarını, Osmanlı'yı öldürerek bitirdiler. Bugünkü devleti bitirmek için çırpınanlar da AKP'liler. Suriye'ye gireceklermiş… Bu, Türkiye'nin değil, içerde başarısızlıktan başarısızlığa savrulan, "şiddetkeş" olup son bir "altın vuruş" arayan siyasi iktidarın savaşı. Kiminle savaşacaksın Suriye'de?" sorusunu yöneltti.

"Şişinen bir kurbağa gibi 'kırmızı çizgilerinden' söz edip duruyorlar." diyen Altan yazısına şöyle devam etti: " Bir devletin, "gidemediği" yerde "kırmızı çizgileri" olabilir mi? Suriye'nin kuzeyinde bazı bölgeleri seçip oraların "kırmızı çizgileri" olduğunu söylüyorlar. Azez "kırmızı çizgiymiş" bu iktidara göre. Sen, Azez'e gidebiliyor musun? Hayır. Askerin gidebiliyor mu? Hayır. Uçağın gidebiliyor mu? Hayır. Diplomatın gidebiliyor mu? Hayır. Oraya gidebilmek için yalvarmadığın ülke kalmadı, "hadi beraber oraya gidelim" diye, kimse seninle gelmiyor. Herkes bitti, Suudilerle "koalisyon ortaklığı" kuruyoruz. "Ortak" dedikleri, "Ortadoğu'daki Sünnilerin lideri ben olacağım" diyerek Yemen'de savaş çıkartıp, oraya Latin Amerika'dan kiraladığı paralı askerleri göndererek, çıkamadığı bataklıkta debelenen bir devlet. Umudumuz Suudiler."

Ahmet Altan'ın yazısının tamamı şöyle:

Devletlerin tarihinde çok korkunç, çok kanlı, dehşet verici sahneler boldur, neredeyse her devletin tarihinde vardır bunlar ama insanda sanki derisinin üzerinde salyangoz yürüyormuş duygusu uyandıran kaygan sahnelere çok da fazla rastlanmaz.

Benim için böyle sahnelerin en tipik örneği Enver Paşa'dır.

Sadrazam Said Halim Paşa'nın yalısındaki kabine toplantısına bira

Bu haberler de ilginizi çekebilir