kronos34.news'te yer alan habere göre ABD’deki köklü Ermeni kuruluşlarından birinin başkanı olan Zaven Khanjian, mahkemenin Hrant Dink suikastını Gülen cemaatiyle ilişkilendirmesini yıllardır süren aldatıcı örtbasların gülünç ve komik bir sonu olarak gördüğünü açıkladı.
ABD’deki köklü Ermeni kuruluşlarından ‘Armenian Missionary Association of America’nın Başkanı Zaven Khanjian, Dink suikastının Gülen cemaati ile ilişkilendirmesini “gülünç” bulduğunu açıkladı.
Amerika’da evanjelik Hristiyanların önde gelen yayın organı “Christianity Today” dergisine konuşan Khanjian Dink cinayeti ile ilgili mahkeme sürecine ilişkin “Gülen bağlantısı mahkemenin alay etmesidir. 14 yıllık aldatıcı örtbasların gülünç ve komik bir sonudur” dedi.
HRANT’IN HAYATINI BELİRLEYEN OLAY
Dink’le suikasta uğramadan dört ay önce tanıştığını belirten Khanjian, mülakatında, Dink’in bir yetimhanede büyüdüğünü, eşi Rakel’le orada tanıştığını, 1960’larda Ermeni Kilisesi’nin Tuzla’daki yaz kampının kurulmasında rol aldığını, 1978’de kampın kurucusu ve başkanı Hrant Güzelyan’ın “Ermeni militan” yetiştirdikleri suçlamasıyla tutuklanması üzerine başkanlığı devralmak durumunda kaldığını, fakat beş yıl sonra 1983’te Türk hükümetinin bu kez tüm mülke el koyduğunu, sonra orada kampın yerine lüks villalar inşa edildiğini anlattı. Khanjian bu hadisenin Hrant’ın zihninde derin bir yara bıraktığını ve onun hukuk önünde tüm Türk vatandaşlarının eşit olması, adalet, ifade özgürlüğü, azınlık hakları ve gerçek demokrasi için yaptığı mücadelesinde itici güç olduğunu kaydetti.
İKİ TOPLUM ARASINDA KÖPRÜ OLMAYA ÇALIŞTI
Dergi konuya ilişkin haberinde Hrant Dink’in liderliğinde kurulan iki dilli Agos gazetesinin Türk ve Ermeniler arasındaki dayanışmayı güçlendirecek şekilde yayınlar yaptığı, Türkiye ile Ermenistan arasındaki iyi komşuluk ilişkilerini savunduğu ve ülkenin demokratikleşmesini desteklediği vurguladı.
Haberde, ayrıca, Dink’in soykırımla ilgili tartışmaları “ham sayılara yönelik suçlayıcı bir odak noktasından, dönemin her iki taraf için de travmatik yapısını kabul eden empatik bir bellek” oluşturulmasına kaydırdığı, hatta Fransız Parlamentosunun “soykırım inkarını suç sayan” yasasına güçlü şekilde karşı çıktığından diasporadaki Ermenilerin eleştirilerine muhatap kaldığı hatırlatıldı.