Ankara’da 100’den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırıyla ilgili istihbarat zafiyetinin odağındaki Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç’in Hrant Dink cinayetindeki ihmallerinin kasıtlı olarak örtüldüğü ortaya çıktı. Dink’in ölümüyle sonuçlanan suikast sürecinde İstanbul Emniyeti’ni yanlış yönlendirdiği belgelerle ortaya çıkan Dinç’in savcılık ifadesinde yeni belgeler sunduğu ve ihmalinin olmadığını belirttiği havuz medyasında gündeme getirildi.

Bu gelişmeler tartışılırken hükümetten gelen talimatları eksiksiz uyguladığı öne sürülen Savcı Gökalp Kökçü’nün de Dink Cinayeti’nde faturayı cinayeti öncesinde ilgili birimleri uyararak görevini yapan görevlilere kestiği belirtildi.  Dönemin İstihbarat Emniyet Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’i tutuklatan savcılığın cinayet önesinde 81 ili uyaran İstihbarat Dairesi Başkanlığı görevlilerinin peşine düştüğü aktarıldı.

Soruşturma sürecinde yaşananlar cinayeti aydınlatmaktan çok faturayı birilerinin üzerine yıkma çabası olduğunu gözler önüne serdi. Ancak süreçte sorumluluğu olan isimler bir bir serbest bırakıldı. Cinayetin işlendiği dönem Trabzon Emniyeti’nde İstihbarat Şube Müdürü olan Engin Dinç’in cinayetin olacağı bilgisini almasına rağmen süreci hem adli operasyona dönüştürmediği hem de İstanbul’a eksik bilgi ilettiği öne sürüldü.

Cinayetin haberini alan fakat gözardı ederek koruma dahi tahsis ettirmeyen dönemin İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’in sahte evrak talimatı hazırladığı iddia edildi. Üstelik Devlet Denetleme Kurumu tarafından da Güler’in olayda ihmali olduğu net bir şekilde belirtildi. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah koruma tedbirlerini uygulaması gereken İl Müdürü ve Koruma Komisyonu Üyesi olmasına rağmen gerekli önlemleri almadığı görüldü.

Sahte ihbar evrakı hazırlatan dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz için DDK raporunda “Kasıtlı olarak görmediler” tespiti yapıldı. Hrant Dink’i valilikte bizzat tehdit eden MİT görevlilerine ise bugüne kadar hiç dokunulamadı.

Bu isimlerin tamamı serbest bir şekilde dışarıda bulunurken, 81 ile “dikkatli olun eylem olacak” diye uyaran dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı personelinin ise tutuklu olduğuna dikkat çekildi. Bugüne kadar konuyu araştıran AİHM, TBMM ve DDK tarafından yapılan incelemelerde İstihbarat Daire Başkanlığı’na ilişkin tek bir suç dahi isnat edilmediğine işaret edildi.

Savcılığın adli operasyonel yetkisi olmayan dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı personelini hedefe koyup, operasyonel yetkisi olan hiyerarşik yapıyı görmezden gelerek serbest bıraktırması tartışmalara neden oldu. Dink’i tehdit edenlerin, koruma vermeyenlerin, katillerine operasyon yaptırmayanların masum gösterilmeye çalışıldığına vurgu yapıldı.  

Muhbir Erhan Tuncel’le kimseyi yanına almadan odasında tek başına görüştüğü iddia edilen ve suikast zanlılarının tapelerini takip etmeyip operasyona müsaade etmediği öne sürülen Dinç’in görmezden gelindiği kaydedildi. Ayrıca Dinç’in Tuncel’le mektuplaşıp İstihbarat Daire Başkanlığı’nda gizlice buluştuğu da öne sürüldü.

Hem 2007’deki suikastla ilgili hem de geçtiğimiz günlerde Ankara’da meydana gelen patlamayla ilgili işlem yapılan isimlere dikkat çekildi. Her iki olayda Dinç hakkında hiçbir işlem yapılmazken altında görev yapan isimler ya tutuklandı ya da görevden alındı.

Dinç’in Trabzon’da İstihbarat Şube Müdürüyken yardımcısı olan Ercan Demir halen tutuklu. Demir, Erhan Tuncel’in elemanlıktan çıkarılmasında rol oynuyor. Dinç’in Trabzon’dayken Büro Amiri Özkan Mumcu halen tutuklu.

Erhan Tuncel’i eleman yapan polis Memuru Muhittin Zenit, Dinç’i konunun ciddiyeti hakkında uyaran isim. Fakat elemandan uzaklaştırılarak Dinç’in talebi üzerine Bayburt’a tayin edilen Zenit, cinayetten tutuklu.

Canlı bombalar için “Eylem olmadan tutuklama yetkimiz yok” diye Başbakan’a brifing veren İstihbarat Dairesi Başkanı Dinç halen görevde.Taşra birimleri ise açığa alındı. Ankara İl Emniyet Müdürü Kadri Kartal, İstihbarat Şube Müdürü Cihangir Ulusoy açığa alınırken Dinç’le ilgili hiçbir tasarrufta bulunulmadı.