Aile Danışmanı Dr. Reha Çetin Yurdaer, çalışmak zorunda bırakılan, sokakta dilenen veya ailesinin yanında kötü şartlarda yaşamaya mecbur bırakılan çocukların ülkenin geleceği adına önemli sorunlar oluşturacağını bildirdi. Gördükleri şiddet ve tacizden dolayı doğup büyüdükleri yuvayı terk eden, para kazanmaları için aileleri tarafından zorla sokağa bırakılan; dilendirilen, çetelerin eline düşüp zorla çalıştırılan çocukların ortak özelliklerinin 'yanlızlık' olduğuna dikkat çekti.
Dr. Reha Çetin Yurdaer, yaptığı yazılı açıklamada, "Aile bağları zayıflamıştır. Korkutularak kontrol altına alınmışlardır. Zor koşullarda çalıştırıldıklarından dolayı şiddete meyilli, mutsuzdurlar. Uzun süre baskı altında kaldıkları için güven duyguları azalmıştır. Sinirli ve kırıcıdırlar. Kazançları ya çeteler ya da aileleri tarafından alınmaktadır. Şiddet görmektedirler. Çoğu cinsel istismara maruz kalmaktadır. Çeşitli hastalıklarla iç içedirler. Toplumun, kendileri dışındaki kesimine kin, nefret, imrenme gibi duygularla bakmaktadırlar. Suça eğilimleri artmıştır. Madde bağımlılığı riskleri yüksektir. Uzun süreli stres, kalp ve damar hastalıklarının erken yaşta başlamasına sebep olur. Bu durum bağışıklık sistemini baskılar, kişilik bozuklukları oluşabilir. Rehabilite edilmedikleri takdirde birer suç makinesi olmaya meyillidirler." dedi.
'PSİKOLOJİK VE FİZİKSEL SAĞLIKLARI BÜYÜK RİSK ALTINDA'
Genelde anneleri dilencilik yaparken sömürü aracı olarak kullanılan bebek ve çocuklarda oluşan fiziksel ve psikolojik tahribatın da üst seviyede olduğunu kaydeden Yurdaer, şu bilgileri verdi: "Annesinin kucağında bir bebek, hemen yanında da 4-5 yaşlarında ağabeyi ya da ablası trafik ışıklarında dileniyor. Mevsimine göre soğuk ya da sıcağa maruz kalıyorlar. Yetersiz kıyafetler, egzoz dumanlarını direkt soluma, sokağın, caddenin tozu, pisliği… Dilencilik yapan ebeveynleriyle birlikte sokaklarda gezen, kavşaklarda araç sürücülerinden para isteyen çocuklar sağlık açısından büyük risk içerisinde. Her şeyden önce soludukları egzoz dumanı akciğer kanseri olma riski oluşturmakta. Hatta miniklerin taze ciğerleri, günde 3-4 paket sigara içen bir yetişkin kadar zehirli gazlara maruz kalmaktadır. Bu şartlarda yetişen çocuklar psikolojik olarak da bir müddet sonra durumu kanıksayıp, doğal kabul edeceklerdir. Hatta kendi çocuklarına da ileride bu muameleyi yapmaktan çekinmeyeceklerdir. Soğukta, sıcakta, sağlıksız ortamda kirli bir kundağa sarılmış, annesinin yanında, yarı aç yarı tok aç saatlerce sokaklarda kalmaya mahkum bebeklerin durumu ise başlı başına kanayan bir yara. Bu çocukların hırçın, yıkıcı, asosyal, para bağımlısı olma ihtimali çok yüksek. Anne sütü, sağlıklı besinler, uyku ve hijyenden mahrum kalan bebeklerin sağlık problemi yaşama ihtimali elbette çok yüksek. Çile bu çocukların doğal bir yaşam döngüsü olarak zihinlerine yerleşecek. Bu inançla etrafına da ömür boyu çile layık görecek. Tüm bunları seyreden toplum fertleri ise geleceğe atılan bu kara imzayı izlemiş olmanın sorumluluğundan hiçbir zaman kurtulamayacak." CİHAN