Gel kardeşim, gel dostum, gel hemşerim, gel meslektaşım, gel, gel hele otur şöyle yanı başıma, gel biraz hasbihal edelim.
Neyi paylaşamıyoruz, nedir derdimiz gözden geçirelim.
Yahu bıkmadık mı bu itişmeden, kakışmadan, kavgadan döğüşten, gel bir nefes al, gözünü ve kulağını aç, dinle beni!
A benim gardaşım, a benim gözümün nuru, a benim kader yoldaşım, Allah için söyle bize düşman mı yok da birbirimizi düşman biliriz? Demiyor muyduk hasımlarımız bizi, Alevi dedi böldü, Sünni dedi böldü, sağcı dedi solcu dedi böldü, şehirli, köylü dedi böldü, Kürt dedi, Laz dedi, Çerkez dedi, Arap dedi, Türk dedi böldü diye. Yetmedi mi de şimdi yandaş, paralel diye, milli – gayr-i milli diye, Gezici, gerici, falancı, filancı diye bölünmek için can atıyoruz?
Yahu aklımız neden başımıza gelmez, neden geçmişe bakıp ders almayız, birliğe ihtiyacımız varken bu paramparça olmak niye?
Görmez misin Suriye’nin, Irak’ın halini, hiç ders çıkarmaz mısın? Zaten paramparça edilmiş insanımızı toparlamak varken, nedir yeni cenahlar açıp düşmanlaşmak a gözünü sevdiğim?
Bırak şu açgözlü politikacıları! Bilmez misin bu siyasetin dini, ahlakı, milliyeti, samimiyeti yoktur. Kim olursa olsun, kazanmak için her yolu mubah görmezler mi, yahu düşünsene seçilmek için servetler harcayan bu insanların derdi daha çok kazanmak değil de ne olabilir?