Devletin usulsüzlük yapılmayan kurumu kalmamış..

Sayıştay raporlarına yansıyan bilgiler, devletin usulsüzlükler ağını gözler önüne serdi. Birçok resmi kurumdaki usulsüzlükler milyarlarca lirayı buluyor.

SHABER3.COM



Bunlar arasında “öngörülemeyen harcama” adıyla yapılan da var, yol yapımı için ayrılan paranın danışmanlara ödenmesi gibi uygulamalar da var. Birgün’ün haberine göre, devlette usulsüzlük yapılmayan kurum kalmamış gibi. İşte o tespitler;

ÖDENEKLER DANIŞMANLARIN CEBİNE “YOL” OLDU

Sayıştay denetçileri, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (KGM) hesaplarında usülsüz, hatalı işlemler tespit etti. Yeni köprü ve otoyolu yapan firmalara verilen milyonlarca liralık “devlet garantisi” ile gündeme gelen KGM’nin yol yapım ve iyileştirme çalışmaları için ayrılan parayı ilgisiz işlerde kullandığı ortaya çıktı. Sayıştay, genel müdürlüğün, “Asfalt Kaplama Yapılacak Yolların Fiziki Standardının Yükseltilmesi” için ayrılan ödenekten 362 milyon 922 bin TL’nin hizmet alımı, danışmanlık, araç kiralama, peyzaj gibi işlerde kullandığını tespit etti. KGM’nin bu işleminin mali tabloların doğruluğunu ve güvenirliğini azaltıcı bir işlem olduğunu belirleyen denetçiler, kuruluşun harcamalarının Bakanlar Kurulu’nun “Ödenekler, yatırımla ilgili olmayan amaçlarda kullanılamaz” kararına da aykırı olduğuna dikkati çekti.

KGM’ye yönelik dikkati çekici tespitler arasında, “Yatırım programında yer almayan projelere ilişkin harcamalar” da yer aldı. KGM’nin 391 milyon 815 bin TL’lik tutarı, yatırım programında yer almayan projelerde kullandığını tespit eden denetçiler, bu büyüklükte bir paranın başka işlerde kullanılmasının Yatırım Programı’nı işlevsiz hale getirdiğini ifade etti.

OGS ve HGS’den kaçak geçişlerle ilgili tespitlerin de yer aldığı raporda, bir yılda OGS kaynaklı 212.9 milyon TL, HGS kaynaklı da 634 milyon TL zarar ortaya çıktığı belirtildi. 846.9 milyon TL’ye ulaşan kaçak geçişlerden bir milyon 630 bininin yabancı plakalı araçlar tarafından yapıldığı belirlendi. Yabancı plakalı araçların geçişi nedeniyle devletin bir yıllık zararının ise 60 milyon TL olduğu tespit edildi.

Sayıştay’ın KGM hakkındaki bir diğer önemli tespitini, “taşınmazların tamamının kayıt altına alınmaması” oluşturdu. KGM’ye ait birçok taşınmazın kayıt dışı olduğunu belirten denetçiler, “Kamu İdaresince taşınmaz kayıt işlemleri tamamlanmadığından kuruma ait taşınmazların tamamının tespitinin mümkün olmaması nedeniyle, kurum mali tablolarında ‘Maddi Duran Varlık Hesapları’ olması gerekenden daha düşük değerde görünmektedir” denildi.

2 MİLYARLIK ÖDENEK BAKAN ELİNDE 35 MİLYARA ÇIKTI

AKP’nin önceden öngörülemeyen harcamalar için ayrılan yedek ödeneği, ikinci bir bütçe gibi kullanma alışkanlığı artarak sürüyor. Anayasa Mahkemesi’nin Meclis’e ait olan bütçe yapma yetkisinin Maliye Bakanı’na devri anlamına gelmesi nedeniyle iptal ettiği bu yetkiye bu karara rağmen hükümet, yeni bütçe yasalarında da yer verdi.

Sayıştay’ın 2016 yılı Genel Uygunluk Bildirimi’nde yer alan saptamalara göre bütçe büyüklüğünün yüzde 2’si ile sınırlandırılan yedek ödenek için yıl başında ayrılan 2 milyar 64 milyon liralık kalemden, yıl sonuna kadar 35 milyar 480 milyon lira harcama yapıldı.

Sayıştay, Naci Ağbal’ın Maliye Bakanlığı döneminde yapılan bu harcama için Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Yedek ödenek” konulu 23’üncü maddesini hatırlattı. Sayıştay raporunda yasanın, “Merkezi yönetim bütçe kanununda belirtilen hizmet ve amaçları gerçekleştirmek, ödenek yetersizliğini gidermek veya bütçelerde öngörülmeyen hizmetler için” genel bütçe ödeneklerinin yüzde 2’sine kadar Maliye Bakanlığı bütçesine yedek ödenek konulabileceği sınırlaması bulunduğunu vurguladı.
Raporda, ancak Maliye Bakanı’nın yüzde 2 ile sınırlandırılarak verilen bu yetkiyi kullanırken 582 milyar 809 liralık genel bütçeli idareler yıl sonu toplam ödeneğinin yüzde 6,09’unu yedek ödenek kalemine aktardığının altı çizildi.

Raporunda yasaya aykırı aktarma ile ilgili bu tespitlerle yetinen Sayıştay, “Konu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bilgilerine arz olunur” demekle yetindi.

Sayıştay’ın Maliye Bakanlığı’nı denetim raporunda da bütçe gelir ve gider tahminleri ile uygulama sonuçlarının raporlanmasında açıklık, doğruluk ve mali saydamlığın esas alınması gerektiği uyarısında bulunuldu.

Maliye Bakanlığı, bu tespite karşı kendisini Anayasa Mahkemesi’nin “Bütçe hakkının ihlali” gerekçesiyle iptal ettiği ancak hükümetin bir sonraki yıl bütçesine yeniden eklediği hükümle savundu. Yasadaki yüzde 2’lik sınırlamaya karşın uygulama esaslarının Maliye Bakanı’na sınırlama getirmediğini savunan bakanlık, “Bu kapsamda, raporda bulgu konusu edilen hususa iştirak edilmemektedir” dedi.

Ancak Sayıştay bu saptamasından geri adım atmayarak şunları kaydetti:

“Merkezi yönetim kapsamındaki kurumların bütçe ödenekleri bütçe ilkelerine uygun olarak belirlenmiş olsa idi, kamu idarelerinin bütçelerinden yedek ödeneğe ve yedek ödenekten de ihtiyacı olan kamu idarelerine aktarma yapma ihtiyacı doğmayacaktı. Ayrıca Bakanlık tarafından yılı bütçesi hazırlanırken, yedek ödeneğin belirlenmesi sırasında, önceki yıl ödenek hareketlerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Bu itibarla, yedek ödeneğin yıllar itibariyle düşük belirlenmesinin bütçenin doğruluk ilkesine aykırılık teşkil ettiğine ilişkin değerlendirmemiz devam etmektedir.”

YANLIŞ PLANLAMANIN FATURASI HALKA

Sayıştay’ın hazırladığı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2016 yılı denetim raporu, MEB’in hatalı planlamalarını gözler önüne serdi. MEB 2016 yılı için planladığı 137 hedeften 92’sine ulaşırken, 25’inde “makul seviye”ye gelebildi, 20’sinde ise hiç aşama kaydedemedi. Sayıştay, planlamaların yüzde 32,85’ini gerçekleştiremeyen MEB’in bunlar için ayırdığı 500 milyon liranın akıbetini sordu.

Denetim raporuna yansıyan MEB’in gerçekleştiremediği hedeflerin başında Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi(FATİH) projesi geldi. Proje kapsamında öğretmen ve öğrencilere 2016 yılı içerisinde 600 bin tablet bilgisayar dağıtılmasını planlayan MEB, yıl içerisinde sadece 11 bin 881 tablet dağıtabildi. Toplamda planlanan hedefe 425 milyon 400 bin TL harcamayı planlayan MEB, Sayıştay tarafından “Yapılan değerlendirmelerin açıklık, tam açıklama ve tutarlılık ilkelerini karşılamadığı değerlendirilmektedir” denilerek eleştirildi. MEB’in denetime verdiği cevapta ise tablet alımı ihalesi komisyon üyelerinin asil ve yedek üyelerinin tamamına yakınının kurumdan ayrıldığı bu nedenle ihalenin tamamlanamadığı belirtildi.

Denetimlerde dikkatini çeken başka bir başka saptama ise “öğrenci başına okunan kitap sayısını artırmak” adı altında yapılan harcamalar oldu. Hedefinde öğrencilerin kitap okuma alışkanlığını ve yayımları çoğaltmaya çalışan MEB, bu hedefinde de belirlenen aşamaya gelemedi. 2016 yılı içerisinde bir milyon TL’lik harcama ile okul kütüphanelerine 150 bin kitap, dergi ve kültür yayımı yollamayı planlayan MEB, okullara sadece 28 bin 728 yayım yollayabildi.

Sayıştay denetim raporunda MEB’in, ulaşılamayan hedeflere ilişkin harcamalara raporlarında yer vermediğini belirterek, “Dolayısıyla performans gösterge ve hedeflerine ne kadar kaynak kullanılarak ulaşıldığına ilişkin herhangi bir bilgi faaliyet raporunda yer almamaktadır. Bütçe gerçekleşmelerinin kaydedileceği bir modülün olmaması, kamu idaresinin hedeflerine ulaşırken hangi faaliyetleri gerçekleştirdiği ve ne kadar kaynak kullanıldığı bilgisinin sağlanmasına engel teşkil etmektedir” denildi. Sayıştay’ın tespitlerine yanıt veren MEB ise “İzleyen yıllardaki faaliyet raporlarında bulguda belirtilen eksikliklerin dikkate alınacaktır” diyerek soruları geçiştirdi.

TMSF’DEN USULSÜZ PARA TRANSFERİ

Darbe girişiminin ardından 40,3 milyar değerinde 879 şirkete el koyarak kayyım atayan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun mevzuata aykırı para transferi yaptığı ortaya çıktı. Sayıştay, TMSF’nin alacaklılara ödeme yapılmak üzere fon hesaplarında bekleyen tutarlardan mevzuata aykırı ödeme yaptığını ve bu tutarlardan ismi açıklanmayan bir özel grubun şirketlerinin yapılandırılmış kamu borçları için para aktardığını tespit etti.

Yönetim ve denetiminde bulunmayan özel bir gruba ait şirketlerin yapılandırılmış kamu borçları için, 6183 ve 5411 sayılı Kanun hükümleri kapsamında takibi ile tahsilatı yapılarak, Fon alacaklarına aktarılmak üzere kurumun hesaplarında bekletilen tutardan usulsüz ödeme yapan TMSF’nin bu iş için aktardığı paranın miktarı da dikkati çekti. TMSF’nin, şirketin hesaplarına 196 milyon 638 bin 628 TL ve 8 milyon 305 bin 982 GBP (İngiliz Sterlini) geçirdiği tespit edildi.

Sayıştay Denetim Raporu’nda, mevzuata aykırı olarak özel şirketlere aktarılan paraların miktarı ve Karar Numaraları şöyle sıralandı:

2015/317/8.305.982 GBP
2016/129/16.611.957 TL
2016/283/161.659.583 TL
2016/283/18.367.086 TL

TMSF, bu tespiti için Sayıştay’a, “Kanun Fon’a alacaklarının takip ve tahsilinde kolaylık sağlamak üzere her türlü tasarrufta bulunma konusunda geniş yetki ve takdir vermektedir” savunmasında bulundu.

Sayıştay, TMSF’nin, yönetim ve denetiminde bulunmayan bir başka özel şirketin kamu borcunu ödediğini de tespit etti. Fon Kurulu’nun 24 Mart 2016 tarih ve 2016/42 Sayılı Kararı ile sanayi ve ticaret alanlarında faaliyet gösteren özel bir şirketin mülkiyetinde bulunan gayrimenkulün de içinde bulunduğu taşınmazları ihale süreci sonunda 80 milyon dolar bedelle bu şirkete ihale ettiği de ortaya çıktı.

TÜİK’İN HESAPLARI KARIŞIK

Milli gelir hesaplarına ve büyüme oranlarına ilişkin paylaştığı verilerin yanlışlığıyla tepki çeken TÜİK’in, kullanımına tahsis edilen 11 taşınmazı kayıt altına almadığı ortaya çıktı. Sayıştay’ın tespitine göre, 2015 yılında da bulgu konusu edilen taşınmazların aradan iki yıl geçmesine rağmen hala kayıt altına alınmadığı görüldü. TÜİK’in 28 taşınmazının yalnızca 17’sinin kayıt altına alınmasının muhasebenin temel kavramları arasında yer alan tam açıklama ilkesine ve konuya ilişkin mevzuat hükümlerine aykırı olduğunun altı çizilen raporda, “Başbakanlığın mali tablolarının doğru, güvenilir, analize ve ölçmeye elverişli veri üretmesinin önünde önünde engel teşkil etmektedir” denildi.

Sayıştay Denetim Raporu’nda, Hazine tarafından TÜİK Başkanlığı’nın kullanımına verilen taşınmazların kurumun mali tablolarında tam ve doğru olarak yer alması için gerekli işlemlerin yapılması istendi. TÜİK’in konuyla ilgili açıklamasında ise Kamu İdarelerine Ait Taşınmazların Kaydına İlişkin Yönetmelik’le 31 Aralık 2016’ kadar olan sürenin 31 Aralık 2017’ye uzatıldığı, bu tarihe kadar kayıtların yapılacağı bildirildi.

Raporda, TÜİK’in taşınmazlarını kayıt altına almamasının, bu taşınmazların kayıtlarda izlenememesine ve dolayısıyla kurumun mali tablolarının tamlık ve doğruluğunun etkilenmesine yol açtığı belirtildi.

Öte yandan TÜİK’in, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na (TOKİ) yaptırdığı Hizmet Binası’nın ödemelerinin de “Yapılmakta Olan Yatırımlar Hesabı”na kaydedilmediği tespit edildi. Denetim raporunda bu durumun, yıl sonunda düzenlenen “Faaliyet Sonuçları Hesabı”nda fazlalığa neden olduğu belirtildi. TOKİ’ye ödenen bedelin kaydedilmemesinin mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu açıklayan Sayıştay, mali tabloların, bu tablolardan yararlanacak olanların doğru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olmadığını kaydetti.
<< Önceki Haber Devletin usulsüzlük yapılmayan kurumu kalmamış.. Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER