ANKARA (CİHAN)- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın makamını hukuken terk etmesi gerektiğini söyledi. Bahçeli, "Erdoğan meydanı boş bulmuştur. Erdoğan gemi azıya almış, ferasetiyle arayı kapanmayacak derecede açmıştır. Türkiye Erdoğan karanlığıyla boğuşmaktadır. Cumhurbaşkanı ettiği yeminleri tamamen çiğnemiştir. Ve içinden geçtiğimiz şu zaman diliminde Türkiye'nin bir Cumhurbaşkanı sorunu doğmuştur. Çünkü Erdoğan tarafsızlığını bozmuş, muhalefetle siyasi mücadeleye girişmiş, Anayasa'da yazılı görev ve sorumluluklarını kasten göz ardı etmiştir." dedi.
Partisinin genel merkezindeki basın toplantıda konuşan Bahçeli, AK Parti'nin ekonomi politikalarının vatandaşları perişan ettiğini söyledi. Bahçeli, "Erdoğan'ın kimin namına, kimin yararına, kimlerin çıkarına hizmet ettiği az çok belli olan dengesiz ve densiz açıklamaları Türkiye ekonomisini yoğun bakıma sokmuştur. Kazanan döviz lobisi, karlı çıkan para baronları, servetine servet ilave eden sıcak para tacirleri, karanlık çevrelerdir. Kazanan rantiyeciler, sevinen faizciler, gülen küresel simsarlar, palazlanan döviz stokçularıdır. Kazanan dolar milyarderi Erdoğan, cebini dolduran hırsız çetesidir. Kaybeden ise Türkiye'dir, yoksullaşan Türk milletidir. Kaşla göz arasında Türkiye'den çekilen 2 milyar dolara yakın döviz miktarı, aynı zamanda emeğimizi ve alın terimizi de götürmüştür." dedi.
"DOLARDAKİ ARTIŞI TESADÜFİ BULAN DAVUTOĞLU DA ZIRVALAMAYLA MEŞGULDÜR"
Merkez Bankası'na yönelik baskılara da değinen Bahçeli, "Bunların yanı sıra, akıl hocalarının fısıldamasıyla Merkez Bankası'yla uğraşan Erdoğan, aynı zamanda bu kurumun bağımsızlığını gölgelemiştir. Enflasyon-faiz arasındaki ilişkileri tersten okuyan Erdoğan artık kriz çıkartan, istikrarsızlık üreten, bunalım icat eden, milletimize zarar ettiren bir konuma alçalmıştır. Türk milleti bu adama tahammül edemeyecek, etmeyecektir. Dolardaki artışı tesadüfi bulan Davutoğlu da zırvalamayla meşguldür. Çelimsiz ve çeyrek Başbakan, siyasi ve ekonomik göstergeleri tersine çevirmek için muazzam bir Türkiye karşıtı kampanyanın varlığına dikkat çekmektedir. Davutoğlu'na göre kara propaganda ustaları işbaşındadır. Bizim bildiğimiz bir tek kara propaganda ustası, bir tek de çırağı vardır: Bunlar da Recep Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu'dur. Madem Türkiye karşıtı kampanya var idiyse, Davutoğlu apar topar, üstelik ABD yönetimine bile haber vermeden Newyork'a niye gitmiştir? Sermaye çekmek, işadamlarını davet etmek için el açmasını, etek öpmesini, yardım dilenmesini nasıl izah edecektir? Başbakan beyhude yere çırpınmaktadır, zira inandırıcılığı sıfırın altındadır. Erdoğan'dan yediği çalımlarla defalarca ters köşeye yatan, saraydan kumanda edilen Davutoğlu iflas etmiş bir siyasetçi olup Başbakanlık makamından fiilen ve ahlaken düşmüştür." ifadelerini kullandı.
"DEVLET ŞİRKET GİBİ YÖNETİLEMEYECEKTİR"
Devletin şirket gibi yönetilmeyeceğini söyleyen Bahçeli, "Türk devleti işletme, şirket, holding değildir. Türk devlet geleneğinde kâra odaklanan, kârı önceliğine alan, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş, borçlarından dolayı yalnızca malvarlığıyla sorumlu bulunan anonim şirket özelliği yoktur, olmamıştır. Devlet şirket gibi yönetilemeyecektir. Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğunu tamamen unuttuğundan, aklına ne eserse, dilinin acuna ne gelirse fütursuzca söylemektedir. Geçtiğimiz hafta sonunda Çanakkale ve Balıkesir'de salon toplantıları, mitingler düzenleyen Erdoğan sonunda içindeki derdi de tavzih etmiştir. Balıkesir Ekonomi Ödülleri 2015 Töreni'nde konuşma yapan bu şahıs, bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye'nin de öyle yönetilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Erdoğan ya ruhen iflah olmaz bir hastalığın pençesindedir ya da aklını ve mantığını yemiş bitirmiştir. Binlerce yıllık Türk devlet felsefesini inkar edercesine konuşan Erdoğan artık çok olmuş, çizmeyi aşmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin şirket gibi yönetilme hedefi aslında adı konmamış bir yıkımı, itiraf edilmemiş bir rejim değişikliği hazırlığını deşifre etmektedir. Erdoğan aziz şehitlerimizin mirasını, ecdat yadigarı bu kutlu vatanı paylara ayırıp kimler arasında bölüştürmeyi düşünmektedir? Ve kimin emellerine sözcülük etmekte, kimlere taşeronluk yapmaktadır? Türkiye'nin tarih, millet, toprak ve kültür varlığını; Kandil ve İmralı canisinin gözetim, denetim ve tembihiyle kurulan ihanet borsasında Türk düşmanlarına arz etme hevesi tarifi olmayan bir ahlaksızlıktır. Erdoğan her şeyi bitirmiş, her görevi yerine getirmiştir de geriye bir tek devleti şirketleştirmek mi kalmıştır? Bu nasıl bir aymazlık, nasıl bir körlük, nasıl bir ucubeliktir? Erdoğan'ın derdi varsa deva aramalıdır. Sahip olduğu dert şayet PKK'dan bulaşmışsa, tedavisi ancak ve ancak adalet, sadece milletin kahır ve azametidir." şeklinde konuştu.
"CUMHURBAŞKANI ETTİĞİ YEMİNLERİ TAMAMEN ÇİĞNEMİŞTİR"
Türkiye'nin bir Cumhurbaşkanı sorunu doğduğunu söyleyen Bahçeli, "Recep Tayyip Erdoğan eğer ille de şirket yönetmek istiyorsa, derhal ve hemen aile fertlerinin üzerine geçirdiği bol kazançlı bir şirketin başına geçmeli, ahlaken boş olan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamını hukuken de terk etmelidir. Erdoğan meydanı boş bulmuştur. Erdoğan gemi azıya almış, ferasetiyle arayı kapanmayacak derecede açmıştır. Türkiye Erdoğan karanlığıyla boğuşmaktadır. Cumhurbaşkanı ettiği yeminleri tamamen çiğnemiştir. Ve içinden geçtiğimiz şu zaman diliminde Türkiye'nin bir Cumhurbaşkanı sorunu doğmuştur. Çünkü Erdoğan tarafsızlığını bozmuş, muhalefetle siyasi mücadeleye girişmiş, Anayasa'da yazılı görev ve sorumluluklarını kasten göz ardı etmiştir. Türk milleti yasa ve Anayasa tanımaz bu şahsiyetin zulmüyle muhataptır. Artık Erdoğan Anayasa'ya taammüden karşı gelmekten, taşıdığı vazifenin saygınlığını yok etmekten, görevini kötüye kullanmaktan sorumlu ve suçludur. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamı bize göre işgal altındadır. Recep Tayyip Erdoğan kuruluş ilkelerine, Cumhuriyet'in esaslarına saldırmaktadır. AKP'nin yan kolu gibi çalışmakta, paralel başbakan, eş genel başkan gibi siyasi faaliyet göstermektedir. Erdoğan başkanlık sistemi için meydanlarda iftira ve yalan rekoru kırmaktadır. Yeni Anayasa ve 400 milletvekili için gece gündüz demeden zehir kusmakta, milletimizi aldatmaya, aklını çelmeye, tertemiz duyguları sömürmeye teşebbüs etmektedir. Erdoğan haddini aşmış, kırmızıçizgiyi geçmiştir. Çok tehlikeli bir kumar oynamaktadır. Türkiye'yi uçuruma sürüklemektedir. Öyle kontrolden çıkmış, öyle gözünü hırs bürümüştür ki, artık her şeyi kendisi için hak ve meşru görmektedir. Deyim yerindeyse, Türkiye Cumhuriyeti'ni 'Tek taraflı feshettim.' dese neredeyse kimseden ses çıkmayacaktır. 'Anayasa'yı kaldırdım.' dese sanıyorum kimseden etkili ve caydırıcı tepki gelmeyecektir." dedi.
"PARALEL YALANLARIYLA EMNİYET TEŞKİLATI ÇÖKERTİLMİŞ"
Paralel yalanlarıyla emniyet teşkilatının çökertildiğini söyleyen Devlet Bahçeli sözlerine şöyle devam etti: "Paralel yalanlarıyla emniyet teşkilatı çökertilmiş, adalet mekanizması darbelenmiştir. Arınç'a suikast yalanlarıyla kozmik odalara girilmiş, devletin mahremindeki en gizli belge ve bilgiler kopyalanarak Türkiye düşmanlarına servis edilmiştir. Zafer kazandık, başardık yalanlarıyla vatan toprakları terk edilmiştir. PKK'yla eş güdümlü başlatılan ihanet süreciyle çözüm ve barış yalanları estirilmiş, Türkiye terörün zimmetine geçirilmek istenmiştir. İmralı canisinin dayatma ve hazırladığı emirnameleri saraylardan okunmuş; sözde akillerden izleme heyetlerine kadar PKK'nın ne kadar talebi varsa hayat bulmuştur. MİT'in başındaki şahıs Davutoğlu'nun istek ve beklentisiyle milletvekili aday adayı olmuş; ne var ki 17-25 Erdoğan, sır küpüne, tüm kirli ilişkilerini bilen bu kişiye izin vermemiş, milliliği kalmayan istihbaratın koruluğuna AKP fidanını tekrar dikmiştir. Maalesef MİT, sarayın örtülü operasyon aracı, kapalı devre çalışan, siyasi ayak oyunları kurgulayan basit ve mahzurlu bir hafiye teşkilatı haline getirilmiştir. Esad'ın muhaberatı, Erdoğan'ın muhbirleriyle eşitlenmiştir. Türkiye'nin her kurumu, ikbal ve menfaat çeteleri tarafında soysuzlaştırılmıştır. Parti devletinin çatısı örülmektedir."
"RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN ARTIK YALAN MAKİNESİ, ÇARK USTASI, KIVIRMA UZMANI"
Cumhurbaşkanı'nın 'Kürt sorunuyla ilgili sözlerini de değerlendiren Bahçeli, "Erdoğan Balıkesir'de sıkıyı görüp yeni bir yalan ve riya atmosferi tesis etmek amacıyla; bizzat mucidi olduğu sözde Kürt sorununu inkar etmiştir. "Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur." diyen Erdoğan'dır. "Kürt sorunu herkesten önce benim sorunumdur." diyen yalancı Erdoğan'dır. "Kürt sorunu çerçevesinde çalışma başlattık." diyen vicdanı donmuş kişi yine Erdoğan'dır. Diyarbakır'a gidince Kürt sorunu diyen, Balıkesir'i görünce bunu inkar eden Recep Tayyip Erdoğan'ın artık yalan makinesi, çark ustası, kıvırma uzmanı olduğu net olarak bellidir. PKK'yı silahlandırıp, moral ve militan takviyesi yaparak iğrenç pazarlık masalarına kurulanlar bunun hesabını iki cihanda da vereceklerdir. Hiç kimse kurtulamayacaktır. Erdoğan ve AKP milli güvenliğimiz için en az PKK kadar tehdittir. Türk milletine yönelik bitmek bilmeyen tarihi ihanet süreci; Erdoğan, Davutoğlu ve Öcalan'dan oluşan üç temsilcisiyle hiç olmadığı kadar sona yaklaşmıştır." şeklinde konuştu. CİHAN