KOCAELİ (CİHAN)- BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Çözüm Süreci'nde yaşananlara tepki göstererek, "Adına çözüm sürecine dediklerine, biz başından beri, 'Bu bir çözüm süreci değil, bir pazarlık ve müzakere süreci.' dedik. 'Hayır.' dediler. 'Asla pazarlık yok. Asla müzakere yok. Çözüm var.' dediler. Peki ne oldu? Sonunda müzakere olduğunu, pazarlık olduğunu açıkladıkları 10 maddeyle müzakere maddesiyle kabul ettiler. Şimdi biz bu 10 maddeyi, müzakere yok, pazarlık yok diyenlerin yüzlerine çarpıyoruz." dedi. Destici, süreçte verilen tavizlerin sonunun gelmeyeceğini belirterek, şunları kaydetti: "Bunun arkası gelmez. Verdikçe isterler. Yani bir kere 'sarı öküz'ü verirsen, artık bütün sürüyü vermek zorunda kalırsın."
"GÜÇLÜ BİR GRUPLA MECLİS'TE YER ALACAĞIZ"
Destici, partisinin Kocaeli İl Başkanlığının yeni binasının açılışını yaptı. Destici, burada yaptığı konuşmada, partisinin seçime hazır olduğunu söyledi. Destici, güçlü bir grupla Meclis'te yer alacaklarına inandığının altını çizerek, şöyle devam etti: "Seçim deneyimi çok yüksek olan bir siyasi partiyiz. Çok seçimlere girdik ve çıktık. Tertemiz bir mazimiz, pırıl pırıl kadrolarımız ve gerçekten milletin tüm problemlerini çözecek projelerimiz var. O anlamda da seçime en hazır partilerin başında geliyoruz. Biz Büyük Birlik Partisi olarak kendi adıyla, kendi amblemiyle, kendi adaylarıyla seçime hazır olan ve bugün 81 ilin tamamında aday adaylığı başvuruları yoğun bir şekilde devam eden bir siyasi hareketiz. Ve biz inanıyoruz ki bu seçimler Büyük Birlik Partisi'nin çok etkin rol aldığı, sonucunda doğrudan etki ettiği ve güçlü bir grupla da Allah'ın izniyle Meclis'te temsil edildiği bir seçim olacaktır. Ben buna yürekten inanıyorum."
BBP Genel Başkanı Destici, Çözüm Süreci'ndeki gelişmeleri eleştirdi. Destici, bu konuda şunları kaydetti: "PKK'nın kuruluş felsefesine, bildirgesine, 30 yıllık geçmişine baktığımız zaman asıl hedeflerinin Türkiye'yi bölüp ayrı bir devlet kurmak olduğunu en gafilimiz bile bilebilir. Herkesin gördüğü bir nokta bu. Zaten bunu çok açık ve net bir şekilde de söylüyorlar, çekinmiyorlar. 'Bizim yolumuz dümdüz ayrı bir devlete, bölünmeye gidiyor.' diyorlar. Bakın şuanda 'Barış elçisi' olarak sürmeye çalıştıkları Demirtaş bundan 2 yıl önce Ağrı Doğu Beyazıt'ta açık mitingde şunları söylemedi mi? 'Burası özgür Kürdistan olacak. Biz bunu göreceğiz ve burada yaşacağız' demedi mi? Yine şimdi Diyarbakır Belediye Başkanı olan o dönemde eş genel başkanları olan kadın çıkıp, 'Bizim yolumuz dümdüz tam özerkliğe gidiyor.' demedi mi? Şuanda da aynı şeyleri farklı bir dile, farklı bir üslupla muğlak cümlelerle ifade ediyorlar. Bütün bunları biliyoruz, bütün bunları görüyoruz. Ve adına çözüm sürecine dedikleri bizim başından beri, 'Bu bir çözüm süreci değil, bir pazarlık ve müzakere süreci' dedik. 'Hayır' dediler, 'Asla pazarlık yok. Asla müzakere yok. Çözüm var' dediler. Peki ne oldu? Sonunda müzakere olduğunu pazarlık olduğunu açıkladıkları 10 maddeyle müzakere maddesiyle kabul ettiler. Şimdi biz bu 10 maddeyi, müzakere yok, pazarlık yok diyenlerin yüzlerine çarpıyoruz. Hani pazarlık yoktu? Hani müzakere yoktu? 3 yıldır milleti aldattınız, milleti kandırdınız. Artık milletimizin görmesi lazım.
Bunların gerçekten barış istese, gerçekten nedamet getirip, 'Biz pişman olduk. 30 yıldır devlete, millete yanlış yaptık. Küresel güçlerin maşası olduk. Şimdi vazgeçtik. Yanlışımızı gördük. Dolaysıyla da biz kendimizi bugün Türk milletinin vicdanına ve Türkiye Cumhuriyet Devleti'nin hukuk sistemine, adaletine emanet ediyoruz.' deseler hiçbirimiz bunu görmezden gelemeyiz. Ama böyle bir şey yok. İnatla ve ısrarla diyorlar ki 'Biz bugüne kadar kazandıklarımızı silahla kazandık. Bundan sonra silahla kazanmaya devam edeceğiz. Nihai hedefimize varana kadar da bunu asla bırakmayacağız.' diyorlar. Ya ben yanlış anlıyorsam çıksın birileri desin ki 'Evet siz yanlış anlıyorsunuz. Doğrusu budur.' desin. Ne diyorlar PKK'nın sözcüleri Kandil'den, 'Apo yani terörist başı İmralı canisi bırakılmadan, silahı bırakmayız' diyorlar. Onu bıraksanız bu kez diyecekler ki, 'Özerlik olmadan silah bırakmayız'. Onu bıraksan diyecekler ki 'İki dille eğitim olmadan bırakmayız.' Onu bıraksan diyecekler ki, '2 milletli devlet kurulmadan, vatandaşlık hakkı verilmeden bırakamayız.' Onu versen diyecekler ki '2 bayraklı bir devlet olmadan bırakmayız.' Onu versen diyecekler ki 'Suriye'nin kuzeyinde bir PKK, PYD devleti kurulmadan bırakmayız.' Yani bunun arkası gelmez. Verdikçe isterler. Yani bir kere 'Sarı öküz'ü verirsen artık bütün sürüyü vermek zorunda kalırsın. Çünkü bunlar kendi entelektüellerinin, ya da İmralı'nın ya da Kandil'in önlerinde koyduğu yol haritalarıyla hareket ediyorlar. Bunlar batılı emperyalist küresel güçlerinin, Büyük Ortadoğu Projesi'nin mimarlarının ellerine tutuşturdukları yol haritalarıyla devam ediyorlar."
"YA İŞBİRLİKÇİSİNİZ YA MİLLETİ KANDIRIYORSUNUZ"
Destici, dövizde yaşanan hareketliliklere değinerek, şöyle devam etti: "Birden enflasyon faiz zirve yaptı. Bunun sorumlusu kim? 2001'de anayasa kitapçığını o dönemin başbakanın önüne fırlatan kimse, bugünde Merkez Bankası Başkanını fırçalayan o sorumlu yerine oturuyor. Ne oldu? Kim kaybetti? Kim kazandı? Yani bir aydır kim kazandı, kim kaybetti? Eğer Merkez Bankası Başkanı ekonominin başındaki başbakan yardımcısı ve sorumluları yanlış yapıyorlarsa ihanet içindeyseler o zaman görevden alırsın. Bu yetki sende var. Cumhurbaşkanı olarak, başbakan olarak. Hem sen görevde tutacaksın, hem de bir taraftan azarlamaya, sorumlu göstermeye devam edeceksin. Sen bunu yaptıkça faiz yükselecek, döviz yükselecek enflasyon yükselecek. Evet faiz lobisi var. Evet döviz lobisi var. Evet bu ülkede rantiyeciler var. Ama eğer bu döviz lobilerinin kim olduğunu, faiz lobilerinin kim olduğunu, bu ülkeyi 12 yıldır yönetenler, iktidar açıklamazsa biz kendilerini faiz lobisi olarak, kendilerini döviz lobisi olarak ilan ediyoruz. Çünkü siz bunları biliyorsunuz. Ya bunlarla işbirlikçisiniz, ya da yalandan palavradan milleti kandırmaya devam ediyorsunuz. Artık bu millet bunu yemez."
Destici, kamudaki israfa da dikkat çekerek, "Koskoca Almanya'da, ekonomisi her yıl 600 milyar avro fazla veren dış ticareti Almanya'nın 6 bin makam arabası var. Bizde 100 binin üzerinde. Fransa'nın 7 bin makam arabası var. Bizde 100 binin üzerinde. Bütün bunları satacağız diye geldiler. Ama daha fazlasını aldılar. Daha fazlasını yaptılar. Şuan israf alabildiğince zirve yapmış durumda." eleştirisinde bulundu.
Destici, konuşmasının ardından partisine katılan bazı isimlere rozetlerini taktı. CİHAN