Dertli Yürek Hasan Değirmenci'nin Ardından...

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Mart 6 2018
''Hasan, Eyüp Sultan Kabristanı'ndaki anımızda geçtiği üzere, mezar taşlarında sümbüller, meyvelerle sembolize edilen bir tohum, bir çekirdek oldu toprağa. Allah onun ömrü ahirini böylesi fedakarlıklarla ve böylesi bir erdemli bir ızdırabla taçlandırdı. Kim neyi önceliği hale getiriyorsa ölümü de bir şekil ona sarmalanıyor işte. Halen yaşayanlara ne ibretlik bir hadise... ''
Eyüp Ensar Uğur

2005 yılı olsa gerekti. Okul, iş, askerlik derken uzun yıllar uzak kaldığım doğup büyüdüğüm İstanbul'da bulunan semtime geri dönmüştüm. Geride çok değerli anılarla birlikte çok kıymetli insanlar bırakmıştım. Oldukça hareketli ve değişken hayatımın her bir diliminde tanıştığım birbirinden güzel dostlardan ayrılmamın en büyük tesellisi ise edindiğim yeni dostlardı.
 
Birbirleriyle hiçbir akrabalık bağı, dünyevi bir çıkarı veya meşgalesi olmadığı halde sırf Allah rızası için bir araya gelen ve O'nun için birbirlerini seven gençlere, hiçbir gölgenin bulunmadığı o dehşetli mahşer gününde esenlik verici gölgeliklerin ihsan edileceği Hadis-i Şerif'le müjdelenmiştir.

Onu ilk defa böylesi ulvi bir atmosfer içerisinde tanıdım. Hemen ruhlarımız çok eski dostlar misali kaynaştı.

Hasan, Almanya'da doğup büyüdüğünden dolayı Türkçe'yi kırık cümlelerle konuşuyordu. Alanında çok değerli bir mühendis idi. Aldığı çok iyi bir maaşa rağmen o günlerde küçük yaşlarda olan oğulları için eşiyle birlikte dönme kararı almışlardı.

Zira çocukların Avrupa atmosferi içerisinde yetişmelerinin neden olabileceği olumsuzluklardan tevellüd bir kaygı taşıyorlardı.
Almanya'da tabiatla iç içe olan bir çevrede yaşamaya alıştıkları için de İstanbul'da yeşili, akan suyu olan bir yer arayışına girmişler ve bu vesile çocukluğumun geçtiği Göksu havzasında, bizim zamanında “Tarla” dediğimiz dereye yakın bir yerde bulunan iki katlı müstakil bir eve yerleşmişlerdi. 

Osmanlı zamanında sebze bostanları olan, çocukluğumda ise mahalle arkadaşlarımla top oynadığımız, inek otlattığımız belki dört-beş futbol sahası genişliğindeki düz alanda, çarpık yapılaşmadan dolayı çok fazla çayır çimen de kalmamıştı. 

Ama işte Alaman Mühendisimiz için şehre yakınlığı açısından daha iyi bir yer de yoktu. 
 
Geçen zamanlarda b

Bu haberler de ilginizi çekebilir