Derine battık, IMF'siz çıkış hayal
GÖLGE BANKACI
2019 yılının ilk çeyreğinde gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) yüzde 2,6 azaldı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesi ile eksi 2,6 büyüdük!
31 Aralık 2018 itibarıyla 9 bin 346 dolar olan fert başına gelir 8 bin 507 dolar seviyesine indi.
15 AYDA 2 BİN 30 DOLAR FAKİRLEŞTİK
Türkiye artık büyüme kabiliyetini kaybetti. Yerinde saymıyor. Tam aksine geri gidiyor.
2017 yılı sonunda fert başına 10 bin 537 dolar düşüyordu. Fert başına gelirin 15 ayda 2 bin 30 dolar erimesi krizin ne kadar ağır geçtiğine işaret ediyor.
2018’in son çeyreğinde yaşanan yüzde 3 küçülmüştük. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ifade ettiği gibi “dengelenmeden” ya da “en kötünün geride kalmasından” bahsedilemeyecek kadar vahim rakamlar.
SERMAYE BUHARLAŞTI
Sanayi yüzde 4, inşaat yüzde 10 daraldı. Özel sektörün yatırım kabiliyetinin artıp artmadığına dair en bariz gösterge olan “sabit sermaye oluşumu” kalemi yüzde 13 daraldı.
Tek kelime çöküş! Bu da gösteriyor ki geleceğe dair beklentiler bozuldu ve kısa sürede toparlanma ihtimali yok.
Türkiye'de GSYP 2018'in 3'üncü çeyreğinden itibaren azalıyor. 2019 ilk çeyrekte daralma yüzde 2,6.
TARIM YÜZDE 4 BÜYÜMÜŞ
Tarımın yüzde 4 nasıl büyüdüğü ise meçhul! Soğan ve patates ithalatı için Gümrük Vergisi’nin sıfırlandığı, tanzim satış çadırlarının kurulduğu bir dönemde tarımın yüzde 4 büyüdüğüne kimse inanmaz.
Bir başka çarpıcı veri harcamalar kaleminde... Vatandaşın harcamaları yüzde 4,7 azalırken devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 7,2 arttı.
VATANDAŞ KEMER SIKTI, HÜKÜMET PARA SAÇTI
Bunu şöyle yorumlamalıyız: Vatandaş kemer sıktı, hükümet israfa devam etti. Bütçenin 4 ayda 54,5 milyar TL açık vermesi hiç şaşırtıcı değil. Vatandaş harcamayınca vergi gelirleri azaldı.
Merkez Bankası'nın 38 milyar TL temettü (kâr payı) takviyesine rağmen bütçe açığı geçen seneye nazaran ikiye katlandı. Kamuda tasarruf kâğıt üzerinde kaldı.
TÜRKİYE’NİN KRİZİ: SLUMPFLASYON
Bu ekonomik krizin (resesyon) bir özelliği de enflasyonun ve işsizliğin yüksek olmasıdır. Resesyondan ziyade “slumpflasyon” tanımına daha uygun.
Gelişmiş ekonomilerde yüzde 1-3, Türkiye’nin de dahil olduğu gelişmekte olan ekonomilerde yüzde 4–5 aralığında seyreden enflasyon Türkiye’de yüzde 20.
Enflasyon yüksek olunca faiz de yükseliyor. Türkiye yüzde 24-27 arasında değişen repo faizi ile Arjantin’den (yüzde 71) sonra dünyada en yüksek faiz ödeyen 2’nci ülke.
HALK DOLAR HÜCUM EDİYOR
TL’nin son 5 aydaki değer kaybı yüzde 31. Herkes TL’den kaçıyor. Bankalardaki döviz mevduatının tutarı 183 milyar dolara yükseldi. 100 liralık mevduatın 57 lirası yabancı para olarak tutuluyor.
Enflasyon ve işsizlik sarmalında tasarruf sahipleri hızla yerli paradan uzaklaşır.
Bu yüzden “slumpflasyon” çok tehlikelidir. Enflasyonu düşürüp, işsizliği azaltıp büyümeyi yukarı çekmek gibi birbiriyle çelişkili hedeflere aynı anda ulaşmak ancak beklentileri olumlu hale getirmekle mümkün.
Şu anda beklentilerin olumluya dönmesi bir tarafa Türkiye S-400 krizi gibi yeni risklerle karşı karşıya.
TÜRKİYE EKONOMİSİNİN MAKRO GÖSTERGELERİ
KRİZDEN ÇIKIŞ İÇİN NE YAPILMALI?
Krize girmişseniz çıkmanın kolay olmayacağını kabul ederek ilk adımı atmalısınız. Türkiye'nin krizini ekonomik göstergelerle ifade etsek de bu kriz özünde hukuk ve demokrasi krizidir.
24 Haziran 2018'de resmen başlayan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye'ye dar geldiğini ilk sene dolmadan yaşayarak tecrübe ettik.
Mahfi Eğilmez’in dikkat çektiği gibi Türkiye’nin parlamenter rejime, kuvvetler ayrımı ilkesine (yasama, yürütme ve yargının ayrılması) geri dönmesi şart. Yargı tamamen bağımsız hale getirilmeden ekonomik krizden çıkış beklemek hayal.
SERBEST PİYASAYA MÜDAHALELERE SON VERİLMELİ
Açıklanan GSYH rakamları ekonominin küçülmeye devam ettiğini ve krizden çıkışın uzun süreceğini teyit etti.
Hazine Bakanı Albayrak’ın içi boş programlar açıklamak yerine Merkez Bankası’nın (TCMB) tam olarak bağımsız bir yapıya kavuşturulmasını sağlaması gerekiyor.
Albayrak ikide bir piyasa dinamiklerine çomak sokmaktan da vazgeçmeli. Kamuda israfa son verilmesi ve “çılgın projeler” denilen, oysa Hazine’yi içten içe kemiren yatırımların derhal durdurulması şart.
ABD ONAY VERMEZSE IMF DESTEK VERMEZ
Ekonomik göstergeler krizin devam ettiğini bir kere daha gösterdi. Acilen tafsilatlı bir krizden çıkış programı hazırlanmalı ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yeni bir anlaşma (stand by) imzalamanın yolları aranmalı.
Ekonomisi daralan bir ülkenin 450 milyar dolar dış borcun altından kalkması mümkün değil. Krizden çıkış ekonomi küçülürken hiç mümkün değil.
Türkiye acilen 80-100 milyar dolar bir dış kaynak bulamazsa iflaslar ve işsizlik dalgasının devamı gelecek.
Bunun için de Amerika Birleşik Devletleri ile devam eden S-400 füze krizini aşmak elzem. ABD ile kavgalı bir ülkeye değil IMF batıda tek bir banka kredi vermez.