Ebu Atban yaşadıklarını DW'ye göz yaşları içinde anlatıyor: "Güneş doğduğunda, ailemin yarısı ölmüştü. İki çocuğuma da mezar olan evimizin enkazına sadece birkaç metre uzaktaki bir çadırda yaşıyoruz. Kocam buradan gitmemizi önerdi ama ben reddettim. Çünkü nereye gidersek gidelim evlatlarımın görüntüleri gözlerimde canlanıyor."
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, depremde en az 6 bin Suriyeli öldü. Ancak diğer bazı kuruluşlar, ölü sayısının 8 bini bulduğunu kaydediyor. Suriye İnsan Hakları Ağı adlı sivil toplum örgütü ise 10 bin 024 can kaybı olduğunu aktarıyor.
Türkiye'de ise resmî rakamlara göre, depremde 50 bin 783 kişi hayatını kaybetti.
Esad siyasi rant peşinde
Depremden sonra günlerce Birleşmiş Milletler, Rusya, İran ve yaklaşık bir düzine komşu Arap ülkesi tarafından derhal teklif edilen, isyancıların elindeki kuzeybatı da dahil olmak üzere Suriye'ye yapılacak her türlü yardımın, hükümet kontrolündeki başkent Şam üzerinden gitmesi gerektiği konusunda ısrar eden Esad'ın, Suriye'nin lideri olarak konumunu yeniden güçlendirmesinde, bu siyasi parçalanma da bir bakıma yardımcı oldu.
Yetersiz finansman
İnsan Hakları İzleme Örgütü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü'nün kıdemli araştırmacısı Hiba Zayadin ise DW'ye verdiği demeçte, "Bir yıl sonra Suriye'deki insanî ve ekonomik kriz daha da kötüleşti. Hasar gören pek çok yapıya hâlâ dokunulmadı ve giderek daha fazla insanın, hayatta kalmak için neredeyse tamamen yardıma bağımlı olduğu bir dönemde, BM kuruluşlarının finansmanı azalıyor" saptamasını yapıyor.
Cinderes kasabasının bir başka sakini Abdul Rezzak Halid El Sah’ın anlattıkları da maddi yetersizlikleri teyit ediyor. Depremde ailesinden tam 10 kişiyi kaybeden Abdul Rezzak, durumunu şöyle özetliyor: "Bir yıl önce her şeyimi kaybettim ve tümüyle yardımsız kaldım. Kimse bana çadır vermedi, ben de borç para bulup bir tane almak zorunda kaldım. Şu ana kadar kimse bana herhangi bir maddi yardım ya da tazminat ödemesi yapmadı."
BM'nin Suriye'den sorumlu bölgesel insanî yardım koordinatör yardımcısı David Carden, DW'ye yaptığı açıklamada, "Geçen yılki Suriye İnsanî Müdahale Planı'nın sadece %38'i finanse edildi. Bu, krizin başladığı 2011'den bu yana oransal olarak en az finanse edilen plan oldu" diyor.
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı'na (WFP) göre Suriye, dünyada en fazla aç insanın bulunduğu 10 ülke arasında yer alıyor ve nüfusun yarısından fazlasını oluşturan yaklaşık 13 milyon Suriyeli açlık çekiyor. Buna rağmen WFP, ocak ayında "finansman sıkıntısı" nedeniyle Suriye'deki gıda yardımı programını sona erdireceğini açıkladı.
Depremden sonra Esad'ın yükselişi
Washington merkezli düşünce kuruluşu Tahrir Ortadoğu Politikaları Enstitüsü (Tahrir Institute for Middle East Policy) araştırmacılarından Vefa Mustafa, DW'ye "Depremden bu yana durum çok daha kötüye gitti. Depremden sonraki siyasi gelişmeler de bunda büyük ölçüde pay sahibi" yorumunu yapıyor.
Depremin ardından Esad ile bağlarını koparmış olanlar da dahil birçok Arap ülkesi, Suriye'ye yardım teklifinde bulunmuştu. Bu durum, ilişkilerin yeniden başlamasının yolunu açtı ve üç ay sonra, Mayıs 2023'te Suriye yeniden Arap Birliği'ne kabul edildi. 22 ülkeden oluşan Birlik, Esad rejiminin kendi halkına reva gördüğü zulüm ve baskılar nedeniyle 2011 yılında Suriye'yi örgütten ihraç etmişti.
Çeşitli tahminlere göre Suriye'deki iç savaşta bugüne kadar yarım milyon ila 650 bin arasında insan hayatını kaybetti.
Vefa Mustafa'ya göre, "Beşar Esad, geçmişte işlediği suçların yanı sıra halen sürdürdüğü zulmün hesabını verene kadar cezasızlığın tadını çıkarmaya devam ediyor".