Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, sonuçlarını açıkladığı rapor için, bölgede görevlendirilen polis, jandarma ve askerlerin faili olduğu iddia edilen 13 işkence ve kötü muamele vakasına ilişkin 34 kişiyle görüşmeler yaptı. Her iki örgüt ayrıca kimi vakalarda mevcut video görüntülerin de incelendiğini, araştırmacıların, güvenlik güçleri tarafından işkence edilen başka kişiler hakkındaki tanıklıkları da dinleyip fiziksel şiddet içeren videoları değerlendirdigini, ancak bu olayları tümüyle doğrulayamadığını vurguladı. Görüşülenler arasında işkence ve kötü muameleye maruz bırakılan 12 kişi ile jandarmaların başlarına silah dayayarak tehdit ettiği iki kişi, tanıklar ve avukatlar olduğunu belirtildi.
Belgelenen dört vakada da yardım çalışmalarında yer alan sivillerin de şiddet olaylarına katıldığı, ancak rapor hazırlanırken bunlardan çok kamu görevlilerinin sorumlu olduğu işkence vakalarına odaklanıldığı kaydedildi.
Üç vaka dışında tüm işkence ve kötü muamele olaylarının Hatay'ın Antakya ilçesinde meydana geldiği, dört vakada da mağdurların Suriyeli sığınmacılar olduğu saptandığı belirtildi. Sığınmacılara yönelik saldırılarda yabancı düşmanlığı temelli ek saiklerin belirleyici rol oynadığı da tespit edildi.
Yağma ve hırsızlık iddiaları
Raporu hazırlayan hak kuruluşları, söz konusu olaylar, büyük bir afet sırasında kolluk görevlilerini ciddi bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya bırakmış olsa da uluslararası hukuk ve Türkiye'nin kendi mevzuatları gereği, koşullardan bağımsız olarak şüphelilere işkence ve kötü muamele yapılmasını engellemekle yükümlü olduğunu hatırlattı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, "Polis, jandarma ve askeri personellerin, suç işlediğinden şüphelendikleri kişileri uzun süreli fiziksel şiddete maruz bıraktığına, keyfi ve gayri resmi olarak alıkoyduğuna ilişkin güvenilir bildirimler, Türkiye'nin deprem bölgesindeki kolluk uygulamalarının şoke edici bir göstergesidir. Kolluk görevlileri, doğal afet kapsamında ilan edilen olağanüstü hali cezadan muaf şekilde işkence ve kötü muamele yapma ve hatta öldürme serbestliği gibi görüyor" eleştirisini getirdi.
Raporda yer alan bilgilere göre görüşülen mağdurlardan biri, bir jandarma görevlisinin kendisini tehdit ettiğini aktarırken "OHAL var, seni öldüreceğiz, seni öldürüp enkaz altına atacağız" dediğini anlattı. Görüşülen mağdurlardan Suriyeli bir erkek de yüzüne yumruk atan bir memuru şikayet ettiği üst rütbeli bir askerin kendisine "OHAL var burada. O sizi öldürse bile kimseye hesap vermek zorunda değil. Kimse ona bir şey diyemez" sözleriyle cevap verdiğini söyledi.
İçişleri ve Adalet Bakanlığı: Vakalar olgusal temelden yoksun iddialar
Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, yaptıkları araştırmanın sonuçlarını paylaşmak ve iddialara yönelik bilgi talep etmek üzere Türkiye İçişleri ve Adalet Bakanlığı'na başvurduklarını, aldıkları cevapta ise "Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin işkenceye sıfır tolerans gösterdiği ifadesinin ve yöneltilen suçlamaların da olgusal temelden yoksun belirsiz iddialar olduğu" değerlendirmesinin yer aldığını belirtti.
Rapor için görüşülen kişilerin çoğu, depremde yıkılan binalardaki arama-kurtarma çalışmalarına katıldıkları sırada ya da Antakya'nın çeşitli mahallelerinden geçerken polis, jandarma veya asker grupları tarafından alıkoyulduklarını ifade etti. İncelenen olayların çoğunda, mağdurlar hakkında resmi gözaltı işlemi yapılmadıysa da doğrudan fiziksel şiddete maruz bırakıldıkları saptandı. Kimi mağdurlar dizlerinin üzerine çökmeye veya yere yatmaya zorlandıklarını aktarırken bazıları da elleri kelepçelenmiş halde uzun süre tekme, tokat ve küfürlere maruz bırakıldığını anlattı.
"Evim yıkılmış, üzerine polis beni dövüyor"
İncelenen 13 vakadan sadece altısında mağdurlar veya aileleri, gördükleri şiddetten ötürü şikayetçi oldu. Kendisine ve erkek kardeşine, jandarma tarafından alıkonuldukları sırada belirli aralıklarla, uzun süreli işkence yapıldığını ve erkek kardeşinin yere yığılarak gözaltında öldüğünü bildiren Sabri Güreşçi şikayetçi olanlardan biri.
Misillemeden korktular
Raporda, yaşadıkları mağduriyeti bildirme konusunda Suriyeli olanların bilhassa çekimser davrandığına da işaret edildi. Diğer ülkelerden gelen arama-kurtarma ekiplerinden birine çevirmenlik yapan Suriyeli bir kadın, "Jandarmaların çoğu Suriyelilere hırsız muamelesi yaptı ve onlara karşı çok saldırgan davrandılar. Suriyelilerin kurtarma ekipleriyle olmalarını kabul etmediler ve çok sinirliydiler" cümleleriyle karşı karşıya kaldıkları durumu ifade etti.
Kendi de enkaz altında kalan, Türkiye ve Suriye vatandaşı çok sayıda insanın kurtarılmasına yardım ederken jandarma ve kalabalığın şiddetine maruz kaldığını bildiren Suriyeli bir arama-kurtarma gönüllüsü de şikayetçi olmayacağını belirterek şöyle devam etti: "Dışarı çıkmaya korkuyorum çünkü arabamın fotoğrafları ve bizim dayak yediğimiz videolar sosyal medyada dolaşıyor. Tekrar saldırıya uğramaktan korkuyoruz. Hastaneye gidip darp raporu almadım, çünkü Suriyeli olduğum için yağmacı sanılmaktan korktum."
Bir görgü tanığı da "İşçi ve yoksul görünen 20-25 yaşlarındaki üç kişi onları 'yağmacılıkla' suçlayan askerlerce dövüldü. Askerler bir yandan da etraftaki insanları lince kışkırtıyordu" dedi. Bir diğer tanık ise kıdemli bir askeri görevli olduğunu tahmin ettiği bir kişinin Antakya yakınlarındaki Samandağ ilçesinde insanlara, "Dövün, hakkını verin ama öldürmeyin. Bizi çağırın" dediğini duyduğunu söyledi.
Türkiye'ye kapsamlı soruşturma çağrısı
"Ülkenin bugüne kadar karşılaştığı en ağır doğal afetin ortasında yetkisini suistimal eden kolluk görevlilerinin uyguladığı kontrolsüz şiddetle ilgili korkunç tanıklıklar ve görüntüler öylece örtbas edilemez" diyen Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofisi Direktörü Nils Muiznieks ayrıca "Mülteci olanlar da dahil tüm mağdurların, maruz bırakıldıkları şiddete karşılık adalet ve tazminat hakkı var. Yetkililer polis, jandarma ve diğer kolluk görevlilerinin yaptıkları tüm işkence ve diğer türde kötü muamele vakaları hakkında gecikmeksizin ceza soruşturmaları başlatmalı ve sorumluları adalet önüne çıkarmalıdır" diye konuştu.