Denizli Sanayi Odası (DSO) Başkanı Müjdat Keçeci, popülizm tuzağına düşülürse 2016 yılının kayıp olacağını, 10-15 yılda verilen bütün emeklerin ve teşviklerin boşa çıkacağını, 1990'lı yılların bütün olumsuzluklarının geri geleceğini söyledi. İşadamlarını, "tünele doğru yaklaşan lokomotif kondüktörleri" olarak tanımlayan Keçeci, tünelin sonundaki ışığı henüz göremediklerini ifade etti.
'HİÇBİR ŞİRKET BÜTÇE YAPAMIYOR, BELİRLİ OLAN TEK ŞEY BELİRSİZLİK'
Bu yıl art arda seçimlerin ve TL'deki değer kaybının şirketleri çok yıprattığını belirten Keçeci, "Özel sektör şirketlerinin bilançoları, TL'deki değer kaybından çok olumsuz etkilendi. Kur farkı, yükselen faizler ve yükselen enerji maliyetleri üzerine bir de asgari ücrette yapılmak istenen artış, zaten bir durgunluk döneminde olan şirketlere ciddi bir darbe vuracak. Şu anda hiçbir şirket bütçe yapamıyor, çünkü Rusya ile olan kriz sebebiyle enerji politikamızın ne olacağı, elektrik ve doğalgaza ne kadar zam geleceği belli değil. Diğer taraftan asgari ücretle ilgili belirsizlik hala sürüyor. Asgari ücrete yapılacak zammın ne kadarı işverene maliyet olarak yansıyacak belli değil. Kısacası, belirli olan tek şey belirsizliğimiz." dedi.
'SON 15 YILIN EMEKLERİ BOŞA GİDECEK'
Asgari ücretteki artışın bir domino etkisi ve zincirleme reaksiyon oluşturacağını söyleyen DSO Başkanı Keçeci, enflasyonu da arttıracağını savundu. Keçeci, "Belki uzun zamandan sonra tekrar çift haneli enflasyon rakamlarına aşina olmak zorunda kalacağız. Uluslararası pazarda rekabet gücümüz zayıflayacağı için ihracat rakamlarımız gerileyecek. Maliyet artışları, yatırımların ertelenmesine veya yurtdışına kaymasına sebep olacak. İşsizlik, özellikle de genç işsizliğinde ciddi bir patlama yaşanacak. Son olarak da ekonomimizdeki kayıtdışılık tekrar yükselişe geçecek. En önemlisi, çalışma barışı zarar görecek. Tüm bunlar, son 10-15 yılda verilen tüm emekleri ve teşvikleri boşa çıkaracak, 1990'lı yıllar tüm olumsuzluklarıyla geri gelecek." diye konuştu.
'ASGARİ ÜCRET ARTIŞINDA UYGULANAN YÖNTEM YANLIŞ'
Türkiye'nin, işgücü maliyetleri konusunda gerek Avrupa Birliği gerekse OECD ülkeleri içerisinde üst sıralarda bulunduğunu dile getiren Müjdat Keçeci, "Türkiye'deki istihdam üzerindeki vergi ve prim yükleri, OECD ortalamasının yaklaşık 10 puan üzerinde. Mevcut durumda bir işçinin işverene maliyeti, işçinin cebine giren tutarın yaklaşık iki katına ulaşıyor. İşverenlerin tepkisi, asgari ücrete yapılan zamma karşı değil. Biz işverenler olarak tabii ki çalışanımızın cebine daha fazla para girmesini isteriz ancak bunun yöntemi bu olmamalı." dedi. TÜİK'in verilerine göre imalat sanayisinde 2011-2014 döneminde verimlilik toplam yüzde 2,4 oranında azalırken reel işgücü maliyetinin toplam yüzde 16,3 arttığını kaydeden Keçeci, "Verimliliği arttırmadan, ekonomimizin ihtiyaç duyduğu yapısal reformları gerçekleştirmeden reel ücretlerin arttırılması, ülkemizin refah seviyesini arttırmayacak ve fakat uzun vadede düşürecektir. Bu gidişle tünele giren trenler, ya eksik vagonla çıkacak ya da çıkamayacaktır. Hükümetin, verdiği sözü yerine getirirken bu sözün maliyetini kendi kaynaklarından karşılaması gerekir." ifadelerini kullandı. CİHAN