Kamuyonun tepkisini çeken tasarıyı Yeni Hayat’a değerlendiren Emekli Tuğgeneral Solmaztürk, prensip olarak bu tür ayrıcalıklara karşı olduğunu söyledi.
Solmaztürk, “Yani bu demokratik bir ülkedeki düzen değil.” dedi.
Çalışmanın mevcut haliyle kanunlar, Sıkıyönetim Kanunu, OHAL Kanunu ve Anayasanın ilgili hükümleriyle çeliştiğini belirten Solmaztürk, “Komisyondan geçen bu tasarı ile OHAL ve Sıkıyönetim Kanunu yerine geçecek yeni bir statü oluşturuluyor.
Yani olanı olduğundan farklı göstermeye çalışıyorlar. Olağanüstü hal uygulamaları uygulanacak ama adı olağanüstü hal olmayacak.
Bir de çok muğlaklık var. Mesela diyor ki; Bakanlar Kurulu karar alacak, silahlı kuvvetler nerede ihtiyaç duyuluyorsa onu belirleyecek, kullanılacak kuvveti belirleyecek.
Peki operasyon sorumluluğu kimde olacak. Valide olacaksa ne değişti. İl idaresi kanununa göre zaten valide.
Yani operasyondan sorumlu komutan valiye karşı mı sorumlu olacak? Peki o zaman genelkurmay başkanı devre dışı.
Sıkıyönetim kanununda diyor ki; sıkıyönetim komutanı genelkurmay başkanına karşı sorumludur.” diye konuştu.
MİT’e başka, Genelkurmay’a başka
Hükümetin yeni tasarısının Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nda daha önce gerçekleştirdiği ‘Silahlı Kuvvetler sadece yurt dışında kullanılabilir’ ilkesiyle çeliştiğini anlatan Solmaztürk, tasarıyla askeri soruşturma izninin Milli Savunma Bakanı’na geçirildiğine dikkat çekiyor.
Emekli Tuğgeneral Solmaztürk, şöyle devam ediyor: “MİT’e sağlanan koruma Silahlı Kuvvetler personeline de sağlandı diyor.
Öyle değil. MİT’e sağlanan korumada, MİT Müsteşarı birine görev verdiğinde o görevin sonucu ne olursa olsun bir hukuki soruşturma başlatılabilmesi için MİT Müsteşarı’nın izin vermesi gerekiyor.
Yani görevi veren o verdiği görevle ilgili soruşturmanın yapılıp yapılmamasıyla ilgili kararı da veren kişi.
Ama TSK ile ilgili durum öyle değil. Görevi kim veriyor, doğal olarak kuvvet komutanları verir. Hadi bilemediniz Genelkurmay Başkanı verir.
Bu tasarıda, soruşturma yapılmasına izni görevi veren vermiyor, Milli Savunma Bakanı’na bırakmış, Jandarma ve Sahil Güvenlik için de İçişleri Bakanı’na.
‘Genelkurmay nasıl kabul etti?’
Emekli bir asker olarak beni rahatsız eden, MİT Müsteşarına tanınan yetkinin, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarından sakınılması.
Negatif ayrımcılık bu. Niye yapıyorsun bu ayrımcılığı silahlı kuvvetlere. Yani kin mi dersiniz, endişe mi dersiniz, korku mu dersiniz, öfke mi dersiniz.
Yani bu duruş neden. Bütün bu olanlardan sonra bu bile tek başına son derece rahatsız edici.
Bunun kabahatini ben siyasilere bulacak değilim. Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının buna nasıl razı olduğunu merak ediyorum.
Onlar bunu nasıl kabul etti. Benim gördüğümü Genelkurmay Başkanı görmüyor mu? Herhalde görüyordur. Niye itiraz etmedi?”
HDP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ERDAL ATAŞ: AKP, ELİNİ VERDİ KOLUNU KAPTIRDI!
Tasarı; siyaseti öteleyen, askerî vesayeti ön plana çıkaran, ülkedeki demokratikleşmeyi ortadan kaldıran, diktatörlüğü ve baskıcı rejimi beraberinde getiren sonuçlara yol açacak.
AKP bizzat kendi eliyle yapmış olduğu darbe ittifakından kaynaklı gelinen aşamada mevcut yetkilerinin hemen hemen hepsini askere devretmektedir.
EMASYA Protokolü, daha ağırlaştırılmış hâliyle geri getirildi. AKP sırf istedikleri yerine gelsin diye mevcut uygulamış olduğu bu politikalar sonucunda elini vermiş, şimdi de kolunu kaptırmıştır.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ: ASKERE HUKUKİ HİMAYE
Bu EMASYA falan değildir. Terörle mücadelede silahlı kuvvetleri Bakanlar Kurulu görevlendirdiği zaman nerede görevlendirdiğini yazacak.
Ne kadar süre ile görevlendirdiğini yazacak. Bu hukuki himaye terörle mücadele için görevlendirilen yerlerle sınırlı olacak ve görevlendirilen süre kadar olacak.
MİLLİ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK: EMASYA İLE ALAKASI YOK
EMASYA Protokolü’nde daha önce il valilerinin talepleri oluyordu, o taleplerden sonra büyük oranda yetki askerî kademedeydi.
Şimdi, sadece operasyonun icrası yetkisi askerî kademededir. Onun dışındaki her türlü yetki yine sivil otoritededir.
Bu getirilen düzenlemenin, EMASYA’yla uzaktan, yakından alakası yok.