HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Sayın Cumhurbaşkanı PKK silah bırakacak diye neden paniklediniz? Siz engellediniz. Öyle görünüyor ki bugün PKK'liler dağdan silahla inseler önüne geçecek, 'Aman durun, inmeyin' diyecek. Böyle bir niyet yok çünkü. Çok açık söylüyorum, bu ülkenin Cumhurbaşkanı PKK'nin silahsızlanmasını durdurmuştur, önlemiştir." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Dolmabahçe mutabakatında gelinen kritik noktada herşeyi tuzla buz ederek bütün süreci bitirdiğini belirten Demirtaş, "Çünkü önüne gelen anketler önüne gelen kamuoyu araştırma sonuçları bu sürecin ona başkanlık getirmeyeceğini görmüştür. 'Ben Başkan olamayacaksam bu işten bana hayır yoksa masa niye olsun süreç niye olsun mutabakat niye olsun' noktasına gelmiştir. Bize vatan haini bize bölücü bize terörist diye seslenen zatlar bizatihi bu ülkeyi ateşe atmışlardır. Bunu bütün inançlarım üzerine kutsallarım üzerine yemin ederek ifade ediyorum durum bu kadar nettir. Bütün toplum bu yalın gerçeği bilerek hareket etmelidir." ifadelerini kullandı.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Dolmabahçe açıklamasının vatana ihanet, bir bölünme, parçalanma beyannamesi olmadığını savunan Demirtaş, şunları kaydetti: "Bir kardeşleşme, özgürlük, demokrasi manifestosu, yol haritası ve silahsızlanmasının da çağrısıydı. İşte biz 7 Haziran'da halkımızdan aldığımız destekle 'Buyrun onun arkasındayız, hemen bunu hayata geçirelim' dedik. 'Koalisyonda kim olursa olsun biz desteklemeye hazırız, barışı gerçekleştirelim' dedik. Dolmabahçe mutabakatından zaten açıklandıktan bir hafta sonra nasıl vazgeçtiklerini, nasıl caydıklarını ibretle hep birlikte, ibretle izledik. Cumhurbaşkanı'nı o fotoğrafın, görüntünün yanlış olduğunu, masanın olmadığını, görüşme, müzakere, süreç, mutabakat diye bir şeyin olmadığını, olamayacağını hatta Kürt sorunu yoktur, böyle bir sorunumuz olmamıştır noktasına getirdi meseleyi."
KOLTUĞU SEVİYOR, İKTİDARI SEVİYOR, PARAYI SEVİYOR
Demirtaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı gerçekten anlayabildiğini, bir sarayı olduğunu, kendisine saraylar yaptırdığını vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı: "İçini döşetmiş, daha oturamamış, hevesi var, koltuğu seviyor, iktidarı seviyor, parayı seviyor. Dolayısıyla çözüm demek, barış demek, demokrasi demek bunların kaybedilmesi demek. Ben onu anlıyorum. Ben o mutabakatın altına fiilen imza atan, orada oturan, açıklamayı yapan, bizatihi bu çalışmaların içerisinde gece gündüz emek harcayanları anlayamıyorum. Onlar niye sahip çıkamadılar. Bizim kadar siz de uğraştınız. Ahlaksız, gayri meşru bir iş yapmadık. Beraber Türkiye toplumuna barış sözü verdik, kamuoyunun gözleri önünde. Ve 1 hafta sonra bu iş bitiyordu artık. Şimdi bize çağrı yapan, efendim bize 'Gelin deklarasyon imzalayalım, şunu kınayın, bunu kınayın, siz silahtan, savaştan, kandan besleniyorsunuz' diyen AKP cenahına, sözcülerine, Sayın Başbakan'a, Sayın Cumhurbaşkanı'na Dolmabahçe mutabakatını hatırlatmak istiyorum. Türkiye'nin en büyük sorunu, 40 yıllık akan kanın kati suretle kalıcı olarak duracağı günlere 1 hafta, 10 günümüz vardı, 2.5 yıl çalıştık neden vazgeçtiniz? Bunu neden kamuoyuna açıklamıyorsunuz. Düşünün bir örgüt var, dağda silahlı, o örgütün lideri '1 hafta sonra çağrı yapacağım' diyor. 'Kongre toplansın diye haftaya çağrı yapacağım' diyor. 'Sadece heyet olarak tekrar geleceksiniz, oturacağız müzakereye başladığınız saatte ben çağrı yapacağım, silahlar bırakılacak artık.' Biz bundan büyük bir memnuniyet duyduk, siz neden bundan dolayı panikleniz? Sayın Cumhurbaşkanı PKK silah bırakacak diye neden paniklediniz? Siz engellediniz. Öyle görünüyor ki bugün PKK'liler dağdan silahla inseler önüne geçecek, 'Aman durun, inmeyin' diyecek. Böyle bir niyet yok çünkü. Çok açık söylüyorum, kardeşlerimiz, yurttaşlarımız, Türkiye'de yaşayan herkesin bunu çok iyi anlaması lazım. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı PKK'nin silahsızlanmasını durdurmuştur, önlemiştir. Dolmabahçe mutabakatında geldiğimiz o kritik noktada herşeyi tuzla buz ederek bütün süreci bitirmiştir. Çünkü önüne gelen anketler önüne gelen kamuoyu araştırma sonuçları bu sürecin ona başkanlık getirmeyeceğini görmüştür. 'Ben Başkan olamayacaksam bu işten bana hayır yoksa masa niye olsun, süreç niye olsun, mutabakat niye olsun' noktasına gelmiştir. Bize vatan haini, bize bölücü, bize terörist diye seslenen zatlar bizatihi bu ülkeyi ateşe atmışlardır. Bunu bütün inançlarım üzerine kutsallarım üzerine yemin ederek ifade ediyorum durum bu kadar nettir, bütün toplum bu yalın gerçeği bilerek hareket etmelidir. Ortada bir bölünme tehditi, ortada bir şiddet, savaş tehdidi yoktu halen yoktur. PKK denilen örgüt ülke bölünme stratejisinden 20 yıl önce vazgeçmiş. Ülkede bölünme tehdidi yok. Silah bırakmak üzere kongre toplayacağını açıklamış neyin tehdidinden bahsediyorsunuz, ortada tehdit yoktu. Yapacağınız tek şey en erdemli onurlu işi müzakereyi konuşmayı sürdürerek 1 hafta, 10 gün sonra sonuç alacak noktaya getirmekti."
SARAY SAVUNMASI İÇİN BU ÇOCUKLARIN CENAZELERİ TÜRK BAYRAĞINA SARILI TABUTLAR İÇİNDE GELİYOR
Evladını askere yollamış annelere, evladı polis olan annelere ve onların babalarına seslenen Demirtaş, şöyle konuştu: "Bunlar bizim evlatlarımız. Bu topraklarda birlikte kardeşçe yaşamak zorunda olduğumuz insanların evlatları. Bizim kardeşlerimiz. Biz tek birinin ölümünden asla ve asla üzüntü ve kahrolma dışında bir şey hissetmeyiz. Edemeyiz. Ama o anneler de babalar da şunu bilmelidir. Bu evlatlarımızı vatan savunması için ölüme göndermiyorlar. Saray savunması için bu çocukların cenazeleri Türk bayrağına sarılı tabutlar içinde geliyor. Saray için, vatan savunması için değil. Bu vatan hepimizin ortak vatanıdır. Vatanımın tehdit altındaysa hep birlikte el ele vatanımızı savunalım. Vatanımız düşman saldırısı altındaysa tarihte bunu defalarca yaptık. 1071'de yaptık, 1920'lerde yaptık. Bugün yine yapalım birlikte vatan savunmasını birlikte yapalım. Ama kimse bize bir partinin çıkarları hele hele bir kişinin saltanatı, iktidarı için evlatlarımızı kurban vermemizi istemesin. Sizlerde sesinizi yükseltmelisiniz. Bu çocuklar kolay yetişmiyor. Bir çoğumuz ana babayız, evlatlarımızın nasıl zorluklarla yetiştiğini biliyoruz. Onları sarayın çıkarlarına, hırsına, iktidarına kurban etmeyelim. Ortadan bir vatan savunması yok. Ortada bir tehdit yok, bunlar aldatmacadır." CİHAN