HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Hendeklerin kapanması için Sayın Öcalan ile müzakere yapılırsa onun tek mesajı yeter. Ancak o derse hendekler kapanır." dedi.
Beraberindeki milletvekilleriyle Mardin Belediyesi'ni ziyaret eden Demirtaş, daha sonra Nusaybin'e geldi. Mitanni Kültür Merkezi bahçesinde vatandaşlara hitap eden Demirtaş, şunları kaydetti: "Zorlu bir dönemden, zahmetli bir dönemden, tarihsel bir dönemden geçiyoruz. En son seçimler öncesi buradan Nusaybin'le sizlerle bir araya gelmiştik. Orada da o konuşmamızda da açık, net, samimi bir şekilde barış için müzakere için diyalog için hazır olduğumuzu burada sizlerin huzurunda Ankara'ya iletmiştik. Halkımızın barıştan yana tavrını, çözümden yana tavrını paylaşmıştık. Ne yazık ki bizim buradaki barış mesajlarımız, barış konuşmalarımız masaya dönelim, görüşelim, müzakere edelim, konuşalım mesajlarımız Ankara'dan hakaretle karşılandı. Ankara'dan maalesef tehditle karşılandı ve buradan bütün bu bölge mitinglerimizi bitirdikten sonra 10 Ekim'de Ankara'nın göbeğinde mitingimizde bir bomba patlattılar ve 104 kardeşimizi orada kaybettik. Şimdi bütün bu acılara rağmen Diyarbakır, Suruç, Ankara patlamalarına katliamlarına rağmen asla dilimizden barış mesajını düşürmedik, ahlaken, vicdanen, siyaseten doğru olan 'çözüm yolu masadır' dedik.
Onlar ne yaptılar İmralı'da kurulmuş olan çözüm masasını ters yüz edip 'buzdolabına koyduk, bundan sonra çözüm yok' dediler. Bu açıklamaları yapanlar ülkenin Cumhurbaşkanı, ülkenin Başbakanı yani barışı yapmakla, çözümü gerçekleştirmekle sorumlu olanalar açıkça artık ülkede konuşmak yok bundan sonra silahlar konuşacak dediler ve o günden bugüne yaşadıklarımızı görüyoruz. Hendekmiş, barikatmış inan ki bunlar bahane."
'HENDEK SORUNU BİR GÜNDE ÇÖZÜLÜR'
Hendek sorunun bir günde çözülebileceğini savunan Demirtaş, şu ifadeleri kullandı: "Altı aydır kapatamadığınız hendekler Sayın Öcalan'ın mesajı ile çözülür, doğru mu? Bir barış mesajıyla onların hepsi kapanır. Bir müzakere, bir diyalog kapısıyla onların hepsi çözülür ama ne yapıyorlar 'hayır illa biz tank ile, top ile, havanla bilmem savaşla bunları hepsini ortadan kaldıracağız' diyorlar. Şehirlerin ne hale geldiğini gördünüz. Cizre, Sur, Nusaybin herbiriniz burada yaşıyorsunuz. 'Çözüm yolu masadır' dedikçe onlar 'hayır daha büyük bir şiddetle daha fazla askeri operasyonla biz bunların kökünü kazıyacağız' diyorlar. Bugün de bakın Başbakan halen ısrarla savaş mesajı veriyor. Bir yıldır ağzına barış kelimesini alabilmiş değil, bir yıldır ağızlarından barış sözcüğü çıkmıyor çünkü ülkede barış demek artık ihanet oldu. Barış, kardeşlik dediğiniz zaman artık terörist, bölücü oldunuz. Şimdi bunlar barış diyene saldırıyor diye biz bundan vaz mı geçeceğiz? Hayır asla. Ne barış talebimizden vazgeçeceğiz ne özgürlük talebimizden. Kürt halkı özgür olacak, barış içerisinde yaşayacak. Bununda koşulları bellidir, özgürlük kölelikle olmaz eşitlikle olur, adaletle olur. Adaleti, eşitliği sağladığımız anda ülke o zaman kardeşliği yaşar. Barış o zaman çok kolay olur. Sen tankla, topla altmış gündür kesintisiz Diyarbakır Sur'da sağlam bina bırakmadın."
'BİZ GİDERİZ, YETER Kİ SİZ ENGELLEMEYİN'
Cizre'de bir binada on iki gündür mahsur kalmış insanların olduğunu vurgulayan Demirtaş, şöyle konuştu: "Biliyorlar ki cenazemiz var yanımızda defnetmek istiyoruz, çıkamıyorlar. Yaralımız var, 'suyumuz bitti' diyorlar, izin verilmiyor. Şimdi biz bir heyet oluşturduk buradayız ve çağrı yaptık. Ben ve arkadaşlarım üç kişi, beş kişi yanımıza sadece sağlık ekiplerini, ambulansları alarak o binaya gitmek istiyoruz. 'Gidilemiyor' diyorlar, ya biz gideriz, yeter ki siz engellemeyin. Biz gideriz oradaki insanları alırız, çıkarırız. Siz engel olmayın yeter ki. Bir insani koridor açmanız lazım, bir sağlık koridoru açmanız lazım. Savaş zaten kötüdür ama savaşın içinde ahlaksızlık en kötüsüdür. İnsani, vicdani duyguları kaybetmek en kötüsüdür, insanlığın dibe vurmuş halidir. Biz zaten savaş olmasın diye uğraşırken savaş içerisinde bu kadar vicdansızca yaklaşımlar tarihe ağır bir şekilde siyasi fatura olarak yazılacaktır."
'BUGÜNLER ELBET GEÇECEK'
"Bugünler elbet geçecek inşallah en kısa zamanda da göreceğiz." diyen Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti: "Bugünler bitecek ama geriye şu kalacak; 'Erdoğan ve Davutoğlu Türkiyesi'nde cenazeler yerde sürüklendi' denilecek, 'cenazeler sokakta bekletildi, çürütüldü' denilecek, 'bir binanın bodrum katında susuzluktan öldü, katledildi', işte tarih bunu yazacak. Biz bu insani dramlar olmasın diyoruz, tek bir insanda yaşamını yitirmesin. Bakın Cizre'de silahları susturun karşılıklı olarak ateşi kesin tek bir insan, ölmesin asker de ölmesin, polis de ölmesin, gençler de ölmesin, direnişçiler de ölmesin. Biz gidelim siz eğer güvenlik yok diyorsanız biz ısrarcıyız biz gideriz, biz canımızı ortaya koyalım ama tek bir insanımızın artık burnu kanamasın. Cizre'deki bu insani dram netleşince ye kadar da biz buradan ayrılmayacağız. Sonuç alıncaya kadar, tüm halkımızla birlikte her yerde sonuç alıncaya kadar ayakta olacağız.
'SAVAŞ DURSUN DİYORUZ'
Biz buradan savaş dursun diyoruz. Yoksa kusura bakmasınlar sarayın tehditleri karşısında boyun eğecek değiliz. Yok dokunulmazlığımız kalkacakmış, yok şunu içeri atacakmış. Sen bir binanın altında onlarca insanı susuzluktan katlederken bizim dokunulmazlığımız kalksa ne olur, canımız gitse ne olur, canımız onlardan kıymetli mi? Oradaki kardeşlerimizden, Cizre halkından, Nusaybin halkından değerli mi? Kanımız sizin kanınızdan daha mı kırmızı? Hayır. Siz canınızı ortaya koyuyorsanız, biz sizden önce canımızı ortaya koyacağız." CİHAN