KKTC’de darbe davasıyla ilgili Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşması 29 Temmuz 2020’de yapıldı. Duruşmada sanıklar ve avukatları hazır bulundu.
Sanıkların son sözlerinin alınması ve müzakere arasının ardından Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak, mahkeme heyetinin hükmünü açıkladı. Mahkeme Başkanı Çolak, 10 sanıktan 9’una 2 yıl 2 ay ile 15 yıl arasında değişen sürelerde hapis cezası verildiğini 1 sanığın ise beraat ettiğini açıkladı.
Buna göre, olay tarihindeki rütbelerine göre tutuklu sanıklardan Albay Mehmet Yılmaz ile Yarbay Ersan Yağcı, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan 15’er yıl hapisle cezalandırıldı ve tutukluluk hallerinin devamı kararlaştırıldı.
Mahkeme, aynı suçtan Yarbay Zafer Güvercin, Yüzbaşı Serkan Cesur ve astsubay Hakan Alp’i ise 12 yıl 6’şar ay hapse mahkûm etti.
Terör örgütü üyeliği suçundan Yarbay Ali Metin Özer’i 8 yıl 1 ay 15 gün hapisle cezalandıran mahkeme, astsubaylar Abdullah Sacid İnceoğlu ve Okan Bölükbaş’a 6 yıl 3’er ay, astsubay Serdal Ayhan’a ise 2 yıl 2 ay 7 gün hapis cezası verdi.
Olay tarihinde albay rütbesinde görevli olan Fahri Nazmi Genç ise üzerine atılı suçlardan beraat etti.
MAHKEME BAŞKANI DELİL OLMADIĞINI SÖYLEMESİNE RAĞMEN CEZAYI AZ BULUP ŞERH DÜŞTÜ
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen KKTC’de darbe davasının karar duruşmasında Mahkeme Başkanı’nın sanıklara verilen cezaya şu şekilde şerh düşmesi birçok kişinin boş yere hapis yatırıldığının delili olarak kayıtlara geçti.
Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak’ın düştüğü şerh şöyle:
‘‘Sanıkla ilgili dosyadaki deliller nazara alındığında F.tö terör örgütü ile ilgili herhangi bir delile rastlanmamıştır. Ancak sanık garantör olmasa bile burada sözde sıkıyönetim emrine uyulmaması gerektiğini açık ve net bir şekilde belirterek darbe karşıtı olduğunu ve merkezi otoritenin yanında bulunduğunu açıklamak zorunludur. Sanık bunu yapmayarak F.tö silahlı terör örgütü üyelerinin yaptığı gibi her ne kadar suç teşkil edecek eylemi olmasa da onlarla birlikte hareket etmiş ve darbenin başarılı olmasını beklemiştir. Bu nedenlerle sanığın TCK’nın 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasının gerektiği kanaati ile sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.’’
TR724.COM