Ankara'daki barış mitingine İnegöl'den katılan CHP İnegöl eski yöneticileri yaşadıklarını parti binasında düzenlenen basın toplantısında anlattı.
CHP ilçe teşkilatı tarafından Ankara'da yaşanan patlama ile ilgili basın toplantısı düzenlendi. Miting için Ankara'ya giden CHP İnegöl ilçe eski başkanları İbrahim Kama, İrfan Kazanç, Musa Cankat ve CHP İnegöl iİlçe eski yöneticisi Turgut Şen de toplantıda bulunarak patlama esnasında yaşananları aktardı.
İNEGÖL'DEN 4 KİŞİ KATILDI
CHP İnegöl ilçe teşkilatı eski yöneticisi Turgut Şen, şunları söyledi: "Cuma akşamı Bursa'dan gelen arkadaşlarla otobüslere bindik. 13 otobüs aynı anda hareket etti. STK'ların düzenlediği otobüslerdi bunlar. Ertesi gün saat 10.00'da yürüyüş başlayacaktı, 12.00'da yürüyerek Sıhhiye Cebeci miting alanına gidilecekti ve 2 saatlik bir miting düzenlenecekti. Saat 09.35 sıralarında otobüslerden indik. Ankara Garı'nda saat 09.45'te yerimizi aldık. Kortejler gayet düzenliydi, CHP yönlendiriyordu. Makine Mühendisleri Bursa Şubesi'nin, DİSK'in, KESK'in, Sağlık Emekçileri Sendikası'nın, Halk Evi'nin, HDP'nin kortejleri çok düzenliydi. Biz Makine Mühendisleri Bursa Şubesi kortejindeydik. Saat 10.00 sıralarında yürüyüş güzergâhı düzenlendi ve yürüyüşe başlanacaktı. Saat 10.04'te çok büyük bir patlama oldu. Ardından 2 saniye sonra bir büyük patlama daha oldu. İnegöl'den ben, İrfan Kazanç, İbrahim Kama, Sedat Sevim katıldık. Hatta Özge bana telefon açtı, onu gelecek diye bekledik fakat gelemedi. Özge gelseydi belki şu anda aramızda olmayacaktı. Halay çekilen yerde bomba patladı. Herhalde Özge de halay çekilen yerde olacaktı. Ölen arkadaşlarımız içerisinde gençlerin çoğunlukta olmasının sebebi buydu.
ÜZERİMİZE ET PARÇALARI YAĞDI
Patlama sesini duyup sırtımı döndüğümde çok büyük bir alev topu gördüm. İkinci bir patlama oldu ve yine bir alev topu… Üzerimize et parçaları yağmaya başladı. Patlamaya uzaklığımız 60 metreydi. Çok büyük insan kalabalığı olmamış olsaydı o patlamadan biz de etkilenirdik. İnsanların kalabalık olmasından dolayı kurtulduk. Biz üçüncü, dördüncü bombayı beklemeye başladık. Acaba dedik… Bu arada ambulanslar gelip gelmeye başladı. O ana kadar hiç görünmeyen Çevik Kuvvet ellerinde coplarla alana daldı. 2 tane TOMA geldi. O ana kadar hiç polis yoktu. Çevik Kuvvet olay yerine yürüdü, coplarla kalabalığı dağıttı. Biz yine birbirimizi kaybetmeden organize bir şekilde Numune Hastanesine doğru yürümeye başladık. Devamlı ambulanslar gidip geldi. 3,5 saat tepemizde polis helikopterleri, alanda ambulanslar ve özel arabalar yaralı taşıdılar. Katledilen arkadaşlarımızla hiç uğraşılmadı. Vefat eden arkadaşlarımız pankartlarla örtüldü. Bir baba pankartları kaldırarak yakınını arıyordu. İnegöl'den katledilen 2 arkadaş var. 2'si de Huzur Mahallesi'nden. Birisinin ismi Ramazan Çalışkan, diğeri de Gazi Üniversitesi'nden bir öğrenciydi."
ÖLENLERİN ÇOĞU GENÇ
CHP ilçe eski başkanı İbrahim Kama ise şunları söyledi: "Ankara'yı hepimiz biliriz. Tren İstasyonunun olduğu bölge Ankara'nın en merkez noktalarından bir tanesidir. Eğer ki Ankara'nın en merkez noktasındaki bu tren istasyonunun önünde patlamalar oluyor, insanlar katlediliyor ise bunu hükümetin ve halkımızın bir an önce düşünmesi gerekiyor. Neden derseniz oraya gidenlerin hepsi gençti, çoğu üniversite öğrencisiydi. Hiçbirinin elinde silah yoktu, kesici alet yoktu, patlayıcı madde yoktu. Bu arkadaşların ellerinde sadece 'Emek', 'Barış' ve 'Demokrasi' yazan pankartlar vardı. Maalesef bu ülkeyi yönetemeyenler, yönetmek istemeyenler, iktidarı terk etmek istemeyenler dünkü olayları bu ülkeye yaşattı ve Cumhuriyet tarihimizin en büyük katliamını yaşattı. Her olaydan sonra hükümet konuyu saptırmak için belli noktaları işaretliyor ama en son noktada şu ortaya çıkıyor ki; 'Bunu gerçekleştiren IŞİD'. Hükümetin Suriye'ye TIR'larla silah gönderip beslediği bir örgüt… Beslediği örgüt önce Reyhanlı, sonra Suruç, sonra da Ankara'da bu katliamı gerçekleştirdi. Hükümet bu besleme örgütü yok etme yerine demokratik bir şekilde parlamentoya gelmiş olan HDP'ye yüklenmekte, hedef saptırmakta. Bunu anlatmak istiyorum. Eğer benim oğlum oraya gitseydi, o da halayın içerisinde olacaktı, muhtemelen o da aynı şekilde katledilecekti. Benim oğlumun kim zararını görmüş? O çocuklar da aynıydı. Hepimizin başı sağ olsun. Umarım aynı acıları yaşamayız."
"İÇİMİZ KAN AĞLIYOR"
CHP İlçe Başkanı Engin Başar da konuşmasında şunları ifade etti: "Dün 10 Ekim Cumartesi günü Ankara Valiliği'nden izin alınarak Ankara meydanında yapılması planlanan Barış ve Demokrasi Mitingi için Türkiye'nin çeşitli illerinden giderek Ankara'da toplanan vatandaşlarımıza karşı yapılan hain, insanlık dışı ve barbarca saldırıda şu anki durumda 95 vatandaşımız yaşamını yitirdi, 280'i aşkın vatandaşımız da yaralandı. Sayıların artmasından endişe ediyoruz... Biz CHP İnegöl teşkilatı olarak bu ve bundan önce yaşanan katliamları şiddetle kınıyoruz. Ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Tüm ülkemizin başı sağ olsun. Büyük üzüntü duyuyoruz, içimiz kan ağlıyor, yastayız. Dünkü vahim olaydan sonra bir güvenlik zafiyetinin olmadığını açıklayan İçişleri Bakanlığı'nın tutumunu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
KOALİSYONU KİM KURMAK İSTEMEDİ?
Başbakan Davutoğlu'nun; 'CHP ile koalisyon olsaydık olayları farklı değerlendirirdik' açıklaması CHP'ye suçlama konumunu getirmektedir. 7 Haziran sonrası hepimiz CHP'nin tutumunu çok iyi biliyoruz. 4 yıllık çok programlı bir birliktelik istemiştik ama saray istemedi. CHP'yi suçlamak, iktidarın çaresizliği ve suçu başkasına atma acizliğinden başka bir şey değildir. Barış, demokrasi, kardeşlik olan amacımızı tüm çabalarına rağmen kimse bozamayacak. Toprak utandı çocukları bağrına basarken, kuşlar utandı masmavi gökyüzünde süzülürken, ağaç utandı, çiçek utandı bu neyin nesi diye… Gül utandı 'Rengimi kan kırmızıdan aldım' diye. Barış utandı, kanatlarına ölü çocuklar takıldı diye. Bir insanoğlu utanmadı yaptıklarından. Türkiye'nin her kesiminden her sivil toplum örgütü ve siyasi partiden giden arkadaşlarımız vardı. O arkadaşlarımız aramızda bulunuyorlar." CİHAN