Başbakan Ahmet Davutoğlu, İngiliz Times gazetesi için yazdığı makalede, Türkiye'nin bir Rus savaş uçağını düşürmesinin Rusya'ya karşı yapılmış bir eylem olmadığını belirtti. Davutoğlu Rusya'dan, "ortak düşman" olarak nitelendirdiği IŞİD'le mücadeleye odaklanmasını istedi.
BBC Türkçe servisinin aktardığına göre, "Kimliği belirlenemeyen jetin Türk hava sahasında düşürülmesi, belirli bir ülkeye karşı yapılmış bir eylem değildi." ifadelerini kullanan Türkiye'nin, mevcut angajman kuralları temelinde, egemen olduğu toprakların bütünlüğünü korumak üzere harekete geçtiğini belirtiyor. Gerilimi düşürmek için Rusya ve müttefikleriyle birlikte çalışacaklarını da ekliyor.
Yazı şu satırlarla sürüyor:
"Dikkatimizi, bizi birleştiren davadan ayırmamalıyız. Uluslararası toplum içine kapanmamalı. Aksi takdirde galip çıkanlar sadece DAEŞ (IŞİD) ve Suriye rejimi olur. Zaten ikisini de ilişkileri hayatta tutuyor."
Başbakan Davutoğlu, Paris saldırıları sonrası odaklanılması gerekenleri de üç başlık altında özetledi: "DAEŞ'in teşkil ettiği uluslararası tehditle mücadele edilmesi, Suriye'nin geleceğinin teminat altına alınması. Mevcut mülteci krizine çözüm aranması." Davutoğlu, "Bunları yapamamak, DAEŞ'in nefret dolu ideolojisini yaymasını sağlar. Terör belası gibi, ona verilen küresel yanıt da dar görüşlü çıkarları aşmalıdır." diye devam etti.
Times gazetesindeki yazı şu satırlarla noktalandı:
"Uluslararası toplum, DAEŞ'in Suriye'de yayılmasıyla mücadeleye odaklanma konusunda başarısız oldu. Bunun yerine, DAEŞ'a ait olmayan mevziler ve Esed rejimi ile mücadele eden gruplar bombalandı. Burada tıpkı Başkan Obama'nın ve David Cameron'ın yaptığı gibi Rusya'ya sesleneceğim: Birbirimizi suçlama oyunu oynamanın cazibesine kapılmaya direnmemiz ve birlikte hareket etmeyi güvence altına almaya odaklanmamız gerek.
Paris, Ankara ve Beyrut'taki terör saldırıları ile Sina'da bir Rus uçağının düşürülmesinin mimarlarının amacı, mültecilere merhametli bir şekilde davranılmasının önüne geçmek ve Batı'da farklı inançlara sahip kişiler arasındaki uyumu bozmaktır. Göçmen, Müslüman ve Yahudi karşıtı seslerin siyasi söylemi ele geçirmesine izin vermek, Avrupa'nın bütün inançlara ve kültürlere toleransı teşvik etme yeteneğini zayıflatır. Türkiye, Avrupa için insani bir vizyonu savunanlara katılmaktadır. Gerçekte bizim Avrupa Birliği üyeliğine başvurumuz, bu konudaki taahhüdümüzün önemini gösteriyor ve mülteci krizine getirdiğimiz çözümlerde de bu görülebilir.
Bugün DAEŞ'e karşı sağlam durma günüdür. ABD, AB, Rusya, Türkiye ve diğerlerinin farklı güçlerini kullanarak birlikte hareket etmeleri, dalgayı tersine çevirebilir ve çevirecektir." CİHAN