Davutoğlu hükümet programını açıkladı; 6 temel alanda reformlar yoğunlaşacak


Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, Meclis Başkanı İsmail Kahraman başkanlığında toplandı. Birleşim, yoklamasız açıldı. Başbakan Ahmet Davutoğlu hükümet programını okudu. 64. Hükûmetin tam anlamıyla bir reform hükûmeti olacağını vurgulayan Davutoğlu, dünyanın ve Türkiye'nin değişen şartları ve 2023 Vizyon çerçevesinde, kritik alanlarda yapılacak reformlar ile milletin kendilerine verdiği emanete en güçlü şekilde sahip çıkacaklarını ifade etti.

"Bugünün ihtiyaçlarına cevap vermenin ötesinde, başta çocuklarımız ve gençlerimiz için olmak üzere, geleceğin Türkiye'sini inşa edeceğiz." diyen Davutoğlu, reformlar sonucunda daha özgür, daha rekabetçi ve insan odaklı bir anlayış içerisinde refahını daha adil payla­şan bir Türkiye'ye kavuşma idealini sürdüreceklerini söyledi. Bu kapsamda "Demokratikleşme ve adalet, Eğitim, Kamu yönetimi, Kamu maliyesi, Reel ekonomide köklü değişim, Öncelikli dönüşüm programları" olmak üzere 6 temel alanda reformların yoğunlaştırılacağını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti: "Bütün bu reformları, vaatlerimizi ve projelerimizi belirli bir takvime bağlayan, sorumlulukları netleştiren, hesap verebilirliği sağlayacak olan eylem planımızı da ayrıca halkımızla paylaşacağız. 3 ay, 6 ay ve 1 yıl içinde ayrıntılı ve şeffaf bir şekilde neleri yapacağımızı içeren eylem pla­nımız, uygulamanın etkinliği ve takibi bakımından da sağlam bir zemin oluşturacaktır. Demokratikleşme perspektifimizin odağında 'insan onuru' bulunmak­tadır. İnsan onurunu zedeleyen hiçbir uygulama ve politika meşru gö­rülemez ve gösterilemez. İnsan onuru ile taçlandırılan Türkiye Cum­huriyeti Vatandaşlığı kimliği taşıyan hiç kimse hiç bir makam ve güç sahibi tarafından tahkir edilemez; inancı, rengi, cinsiyeti, dili, ırkı, siyasi düşüncesi, felsefi anlayışı ve hayat tarzı sebebiyle ayrımcılığa maruz bı­rakılamaz, herhangi bir şekilde nefret söylemine muhatap kılınamaz. Bu temel üzerinde Cumhuriyetimizin 100. yılına yürürken, önceliği­miz; ülkemizin katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü, demokratik ve sivil bir anayasa ile yönetilmesini sağlamaktır. Bu değerler üzerine inşa edilecek yeni anayasal düzenimizin en temel ilkesi, ahlaki referansı ve ruhu 'in­san onuru' olacaktır."

ALEVİ VATANDAŞLARA YÖNELİK ADIMLAR

"Etnik, dini ve mezhepsel aidiyetlerden önce, milletimizin temel değerle­rinin yoğrulduğu tarihi yolculuktaki birlikteliğimizi ve eşit vatandaşlık anlayışını benimsiyoruz." diyen Davutoğlu, "Bu anlayışla, devletin bütün toplumsal kesim­lerle hakkaniyet ölçüsünde, eşitlik temelinde demokratik bir ilişki geliş­tirmesini sağlayacak; toplumsal zenginliğimizin tüm unsurlarını çoğul­cu bir yaklaşımla kucaklamaya devam edeceğiz. Herkesin temel hak ve özgürlüklerden en ileri derecede yararlanacağı bir Türkiye'yi hedefliyoruz. Bu hedefimiz doğrultusunda, toplumdaki her bireyin yaşam tarzını güvence altına alan bir yaklaşımı benimsiyo­ruz. Bu bağlamda; geleneksel irfan merkezleri ve Alevi vatandaşlarımızın inanç ve kültür temelli talepleri karşılanacaktır. Cemevleri, eğitim siste­minde bilgilendirme, üniversitelerde araştırma ve uygulama merkezleri oluşturma gibi çeşitli konularda Alevi kanaat önderleri ile diyalog içinde demokratik uzlaşı temelinde gerekli adımları atacağız. Geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü tanıyacağız. Başta eğitim, istihdam ve iskân sorunları olmak üzere Roman vatan­daşlarımızın sorunlarının çözümüne hız vererek, her türlü ayrımcılık zeminini ortadan kaldıracağız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan gayrimüslim azınlıkları herhangi bir ayrımcılığa maruz bırakmayacak şekilde bütün hukuki ve fiili ted­birleri almaya devam edeceğiz. Çoğulcu, eşitlikçi ve katılımcı demokrasi hedefimiz, Türkiye'yi dünya demokrasileri liginde daha da üst sıralara taşıyacaktır. Temel hak ve öz­gürlükler alanında uluslararası normlar tüm politikalarımıza esas teşkil edecektir. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kuru­mu ve Türkiye İnsan Hakları Kurumunu etkinleştirecek ve uluslararası düzeyde üstlendikleri sorumlulukları güçlendireceğiz. Bu alanda ulus­lararası temel hak mekanizmaları ile mevzuat ve uygulama uyum düze­yini yükselteceğiz." diye konuştu.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakan olarak 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşmayı hatırlatan Davutoğlu, çözüm süreciyle ilgili "Bu konuşma ile tabular yıkılmış, etnik temelli sorunlara demokratik sü­reç içerisinde çözüm bulunacağı dile getirilmiştir. İlk kez bir hükûmet, bu sorunla açıkça yüzleşme cesaretini göstermiştir. AK Parti Hükûmetlerinin halkımız tarafından destek gören bu cesur adımları, çeşitli terör saldırıları ve provokatif eylemler ile sekteye uğ­ratılmaya çalışılmış; buna rağmen ülkemizin bu temel ve tarihi sorunu­nun çözümü için kararlılık devam ettirilmiştir. Hükûmetimiz, bir yandan terörle kararlı bir şekilde mücadele edecek, diğer yandan demokratikleşmeyi ve çözüm iradesini sürdürecektir. Demokratikleşme ile eş zamanlı olarak yatırım, üretim ve istihdam im­kânlarının geliştirilmesi başta olmak üzere, terörden etkilenen yöreleri­mizin ekonomik ve sosyal rehabilitasyonuna dönük çalışmaları hızlan­dırarak devam ettireceğiz. Kalıcı huzuru tesis etmek amacıyla çıkardığımız 6551 Sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun ile silahın tamamen gündemden çıktığı bir noktaya ulaşmak için gereken tüm tedbirleri alacağız. Süreci sabote etmeye, akamete uğratmaya çalışan terör örgütü; kamu düzenini bozmaya çalışarak silahlı çatışmaya geri dönmüştür. Özellik­le doğu ve güneydoğuda yaşayan insanlarımıza yönelik her türlü baskı, şiddet ve illegaliteye başvuran örgüt, Türkiye'yi terk etmemiş, silah bı­rakmaya direnç göstermiştir. Terör örgütünün eylem ve sabotajları, süreci sürdürülebilir olmaktan çıkarmıştır. Halkın hakkını-hukukunu koruyabilmek için kamu düze­nini tahkim ederek özgürlük-güvenlik dengesini kurmak mutlak gerek­liliktir. Daha önce olduğu gibi, 64. Hükûmet olarak da hukuk içinde yürüttüğümüz terörle mücadelede vatandaşın mağduriyet yaşamaması­nı, aksine vatandaşların temel haklarını garanti altına alacak bir kamu düzeninin tesis edilmesini amaçlamaktayız. Bu anlayışla reformlardan, hizmetlerden, yatırımlardan asla vazgeçme­yecek, geri adım atmayacağız. Süreçte farklı sebeplerle oluşan güvenlik risklerini gidermek, bölge insanını ceberrut ve zalim örgütün baskısın­dan korumak devletimizin öncelikli görevidir. Akan kan duruncaya ve kamu düzeni tesis edilinceye kadar terörle mücadelemize; hukuk ve kar­deşlik tam anlamıyla tesis edilinceye kadar da çözüm irademizi koru­maya devam edeceğiz. Demokratikleşme konusunda atacağımız adım­larda muhatabımız tüm milletimiz olmaya devam edecektir. Önümüzdeki dönemde demokratikleşme çabalarımızı sürdürürken, tüm meşru toplumsal kesimleri muhatap alan bir anlayış içinde hareket edecek, hiçbir kesimin tek tipçi bir anlayışı vatandaşlarımıza dayatma­sına izin vermeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

YENİ ANAYASA

Yeni Anayasa konusunda ise Davutoğlu, şunları söyledi: "İktidara geldiğimiz günden beri bütün AK Parti hükûmetlerinin prog­ramlarında 'çoğulcu ve özgürlükçü yeni bir anayasa' vaadi bulunmakta­dır. Önümüzdeki dönemde sivil, katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü bir de­mokratik ve sivil anayasanın yapımına öncülük etmeye kararlıyız. Diğer siyasi partileri de aynı anlayış içinde katkı vermeye davet ediyoruz. Yeni anayasa, çağdaş demokrasi anlayışını yansıtmalı, mümkün olan en geniş mutabakatla ve demokratik yöntemlerle hazırlanmalı, geniş top­lumsal kesimlerce sahiplenilmelidir. Anayasanın kapsayıcı, kucaklayıcı, bütünleştirici, çeşitlilikte birliği savunan, çoğulcu ve özgürlükçü bir ka­rakterde olması gerektiğini düşünmekteyiz. Yeni anayasa, bireysel özgürlüklere dayanmalı, yargı bağımsızlığı ve ta­rafsızlığını sağlamaya yönelik kurumsal güvenceleri içermeli ve siyasi sistemin işleyişindeki belirsizlikleri ortadan kaldırmalıdır. Bu anlayışla, yeni dönemde yeni anayasayı Türkiye'de demokrasi, insan hakları ve hu­kukun üstünlüğünün kökleşmesi bakımından hayati bir aşama olarak görmekteyiz. 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanan birinci Meclis, demokrasi tari­himiz açısından önemli bir referans niteliğindedir. Türkiye, 21. yüzyıl şartlarında geçmişin olumlu tecrübesini de dikkate alarak geleceğe yü­rüyecektir."

BAŞKANLIK SİSTEMİ

"Yeni Anayasa, Türkiye'nin 2023 ve sonrasına yönelik demokratikleşme ve kalkınma hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak etkin ve sağlıklı bir yönetim modeli arayışını da içermelidir." diyen Davutoğlu, "Yeni anayasa ile Türkiye'nin, katılımcılığı ve çoğulculuğu esas alan ve etkili işleyen bir hükûmet mo­deline kavuşmasını elzem görüyoruz. Sadece temsilin değil, istikrarın da oluşmasına imkân sağlayan, vesayet odaklarının önünü tamamen kapatan, çağdaş ve etkin bir hükûmet sisteminin hayata geçmesini arzu ediyoruz. 1960 askeri darbesi sonrasında, bürokrasinin siyaset üzerinde vesayet kurmasını kurumsallaştırmak üzere kurgulanan mevcut sistem, par­lamenter sistem olarak takdim edilse de, parlamenter sistemin asgari demokratik gereklerini karşılamaktan uzaktır. AK Parti Hükûmetleri döneminde, hayata geçirilen demokratik reformlar, vesayete karşı mü­cadelede elde edilen kazanımlar ve Meclis'te sağlanan güçlü temsil sa­yesinde, mevcut sistemin zaafları dönemsel olarak aşılarak istikrarlı ve etkin bir yönetim imkânı yakalanmıştır. Ancak, mevcut sistemin yetki, görev ve sorumluluk paylaşımında pek çok muğlaklıklar barındırması, siyasal sistemin şümullü bir yaklaşımla yeniden düzenlenmesini zorunlu kılmaktadır. Özellikle 12 Eylül ve 28 Şubat darbeleriyle çok daha sorunlu hale gelen cari sistemin demokra­tikleştirilmesi kaçınılmazdır. Siyasal sistem arayışının yaslanacağı zemin, kuşkusuz demokratik bir anayasal zemin olacaktır. AK Parti olarak, demokratik bir perspektifle yapılandırıldığında, parlamenter sistem ile başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum açısından bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz. Nite­kim her iki sistemin de olumlu örneklerine rastlanabileceği gibi olum­suz örneklerine de rastlanabilir. Ancak bir yandan vesayetçi bir şekilde kurgulanarak demokratik do­ğasından koparılmış parlamenter sistemin yol açtığı siyasal istikrarsız­lıklar, öte yandan Yeni Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla, başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanıyoruz." şeklinde konuştu.

ADALET SİSTEMİNDE DÖNÜŞÜM

"Adaleti mülkün ve meşruiyetin temeli, hukuk devletinin esası olarak görüyoruz." diyen Davutoğlu, "Bizim için adalet, hukukun üstünlüğüne dayalı, herkesin güven duyduğu, her türlü güç odağından bağımsız, tarafsız, vatandaş taleplerine hızlı cevap verebilen bir yapıda olmalıdır. Yargının, hukuk güvencesi oluşturması, uluslararası standartlarda ve demokratik usullerle işlemesi temel prensibimizdir. Yargı erkinin güven veren; öngörülebilirliği sağlayan; ideoloji, siyasal tasavvur veya inanç dikte etmeyen ve bunların etkisinde kalmayan bir çerçeveye kavuşması gerektiğine inanıyoruz. Yargıya, sadece adaletin tesisini sağlayan ve temel hakların kullanımını garanti altına alan bir kurum gözüyle bakmıyoruz. Hukukun sağladığı öngörülebilirlik ortamında belirsizliğin azalacağını, üretim ve yatırım kararlarının daha sağlıklı ve nitelikli bir şekilde alınacağını, böylece kal­kınma sürecimizin hızlanacağını düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde, 64. Hükûmet olarak temel önceliklerimizden biri adalet sistemimizde köklü düzenlemeler yaparak ileri standartlarda bir yapı oluşturmak olacaktır. Yargı sistemimizi, başta Avrupa Birliği ol­mak üzere, uluslararası norm ve standartları esas alarak hazırlayıp, daha önce ilan ettiğimiz yargı reform stratejisi çerçevesinde yeniden yapılan­dıracağız. Demokratik bir ülke olarak Türkiye, hukuk düzeniyle kendi yurttaşları­nın özgürlüklerini korumaya, uluslararası topluma güven vermeye, yerli ve yabancı yatırımcılar için güvenli bir liman olmaya devam edecektir. İkincil düzenlemelerle oluşturulabilecek detayları, yasalardan ayıklaya­cak ve mevzuat enflasyonuna son vereceğiz. Yeni Yargı Reform Stratejisi Belgesi'ni etkin bir biçimde uygulayarak ha­yata geçireceğiz. 64. Hükûmet olarak yargıda etkinlik, hızlılık, hesap verebilirlik, eko­nomiklik ve şeffaflığı sağlayacağız. Anayasal değişikliklere bağlı olarak yüksek yargıda içtihat düzeyinde dağınıklığı gidereceğiz. Bu çerçevede, askeri yargı, disiplin mahkemeleri çerçevesinde faaliyet gösterecektir. Temyiz mahkemelerinin, alt derece mahkemeleri üzerindeki hukukilik denetiminin ötesine taşan etkilerini azaltacağız ve temyizi, hukuki de­netim ile sınırlandıracağız. Yargı üst yönetimi ile temyiz mahkemelerinin oluşumunda TBMM'nin rolünü güçlendireceğiz, böylece yargının toplumsal meşruiyetini artıra­cağız. Yüksek Mahkemeler, bölge adliye ve idare mahkemeleri ile ilk derece mahkemelerinin faaliyet raporları hazırlayarak kamuoyuna duyurmala­rını sağlayacağız. Yüksek mahkeme üyeliğini Avrupa örneklerine ben­zer şekilde makul sürelerle sınırlayacağız. İhtisas mahkemelerinin sayısını artıracağız. Ticaret ve iş mahkemesi gibi bazı ihtisas mahkemelerinde meslekten olmayan hâkimlerin de yer almasını sağlayacağız. HSYK'yı yeniden yapılandırarak Hâkimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulunu kuracağız. Yargı mensuplarının mesleki ahlak ve davranış kurallarını uluslararası ölçütlere göre belirleyeceğiz. Hukuk eğitimini güçlendireceğiz. Bu kapsamda, hukuk fakültelerine gi­riş şartları yeterli bilgiyi aktaracak şekilde tasarlanacak; hukuk eğitimi, içerik itibarıyla teorik bilgi ile uygulama uyumunu sağlayacak, karşılaş­tırmalı örnekler dikkate alınarak yeniden düzenlenecektir. Adalet alanında meslek içi eğitimi, meslek hayatı boyunca ölçme ve de­ğerlendirmeyi mümkün kılacak şekilde düzenleyeceğiz. Yargı mensup­larının alanlarında uluslararası gelişmeleri yakından takip etmelerini sağlayacak çalışmaları daha da artıracağız. Bilirkişilik müessesesini yeniden yapılandıracağız. Bilirkişilerin seçimi ve görevlendirilmesine yönelik standartlar belirleyerek, sertifikalandır­ma sistemine geçeceğiz. Hâkimlerin bilirkişiye müracaatlarını yalnızca teknik bir meselenin vuzuha kavuşturulmasıyla sınırlandıracağız. Hukukun tüm dallarında alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına ağırlık verecek, yargıya ulaşılabilirliği kolaylaştırmak amacıyla savunma hakkı ve adli yardımı güçlendireceğiz." şeklinde konuştu.

GÜVENLİK

"64. Hükûmet döneminde de icraatlarımızda özgürlüklerin güven içinde ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde yaşanmasına yönelik prensibimizi hayata geçirmeye devam edeceğiz." diyen Davutoğlu, şunları söyledi: "Hükûmet olarak, yeni dönemde de güvenlik ve asayiş ortamını bozarak, vatandaşlarımızın anayasal hakkı olan özgürlükleri yaşaması açısından baskı ve tehdit oluşturabilecek bütün yapıların üzerine kararlılıkla ve ödün vermeden gitmeyi sürdüreceğiz. Uluslararası ve bölgesel teröre destek veren çevre ve odaklarla, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kararlılıkla mücadele edeceğiz. Coğ­rafyamızda hangi nedene dayanırsa dayansın ve kimden gelirse gelsin terörün karşısındaki ilkeli duruşumuzu sürdüreceğiz. Etnik, dini veya mezhebi kavramları suistimal eden tüm terör örgütleri­ne yönelik mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz. Uyuşturucu ile mücadeleye yönelik güvenlik önlemlerini artıracak, bu alandaki suç örgütlerinin üzerine kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz. Bu kapsamda, uyuşturucu maddelerin yasadışı imal, ticaret ve kulla­nımıyla mücadelede personel ve teknik kapasitemizi güçlendireceğiz. Uyuşturucu ile mücadelede faaliyet gösteren kuruluşlar arasındaki ko­ordinasyonu geliştirecek, çevre ülkelerle ve uluslararası alandaki işbirli­ğini artıracağız. Bu alanda ilan etmiş olduğumuz eylem planını kararlı­lıkla uygulayacağız. Önleyici ve koruyucu güvenlik hizmetlerine öncelik verecek ve risk yö­netimine geçeceğiz. Önümüzdeki dönemde de vatandaşla kolluk güçleri arasındaki ilişki güven esasına dayalı olacaktır. Toplum destekli kolluk yaklaşımını güç­lendireceğiz. Ülkemizde, vesayetçi aktör ve kurumların siyaset üzerindeki nüfuzunu kırmak üzere kararlı bir irade sergilenmiş ve siyasal sistemi demokratik­leştirme hedefinde ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak, geleneksel vesayetçi aktör ve kurumlarla yürüttüğü mücadele neticesinde ülkemiz, milli iradeye dayalı demokratik bir siyasal sistemi inşa etme hedefine odaklanmışken, yeni bir vesayet odağının saldırılarına maruz kalmış­tır. Milli güvenliğimizi ve meşru demokratik sistemimizi tehdit eden bu yeni vesayet oldağı (PDY) Paralel Devlet Yapılanmasıdır. Yargı ve güvenlik bürokrasisini, sivil toplumun çeşitli kesimlerini ve iş dünyasını tesiri altına almaya çalışan bu yeni vesayet odağının siyaseti kendi hedefleri doğrultusunda dizayn etme çabaları, bürokrasi içinde şeffaflığı yok eden gayretleri ve vesayetçi anlayışı milli güvenliğimizi tehdit etmektedir. Milli iradeden aldığımız güçle bu yapıları tamamen ortadan kaldıracak şekilde kararlı mücadelemize devam edeceğiz."

ŞEFFAFLIK

"64. Hükûmet olarak, devletin gerçek ve tek sahibi olarak gördüğümüz vatandaşlarımız adına yürüttüğümüz tüm işlerin şeffaf, katılımcı ve he­sap verebilir bir biçimde gerçekleşmesini temel ilke olarak benimsiyo­ruz." diyen Davutoğlu, "Kamu yönetimindeki politika ve uygulamalarımızda yolsuzlukla müca­deledeki kararlılığımız bu temele dayanmaktadır. Halkımızı gerektiğin­de en üst siyasi ve bürokratik düzeyde bilgilendirmeyi ve onlara hesap vermeyi demokratik hukuk devleti anlayışımızın bir parçası olarak gö­rüyoruz. Katılımcı demokrasimizi, şeffaflığı artan ve daha hesap verebilir bir yö­netim anlayışıyla güçlendirecek; her türlü yolsuzlukla mücadelemizi ka­rarlılıkla sürdüreceğiz. Geçtiğimiz dönemde kamuoyuyla paylaştığımız Şeffaflık Paketi'ni sü­ratle hayata geçireceğiz. Siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının finansmanının şeffaflaştırıl­masına yönelik Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hak­kında Kanun ile Siyasi Partiler Kanunu'nda değişiklikler yapacağız. Siyasi partilere yapılan bağışların elektronik ortamda ilan edilmesini ve seçim hesaplarıyla yapılan harcamaların denetiminin yapılmasını ve so­nuçlarının elektronik ortamda ilan edilmesini sağlayacağız. Seçim sonuçlarının ilan edilmesinden sonra, siyasi partilerin seçim bi­lançolarının elektronik ortamda ilan edilmesini sağlayacağız. Partilerin bu konuda aldığı yardımın nerede kullandığının açık ve berrak olmasını sağlayacağız. Mal bildirimlerinin şeffaf olmasını sağlayacağız. Mal bildirimlerinin elektronik ortamda verilmesini ve kıyaslanmasını sağlayacak bilişim altyapıları kuracağız. Yüksek Mahkeme Başkan ve üyeleri ile daire başkanlarının, TBMM Başkanlığına mal bildiriminde bulunmasını sağlayacağız. İmar uygulama mevzuatını yenileyeceğiz. İmar planlarında yapılan de­ğişikliklerden doğan değer artışının, belediyelere ve bakanlıklara kent­sel dönüşümde kullanmaları için aktarılmasını sağlayacağız." dedi. CİHAN
<< Önceki Haber Davutoğlu hükümet programını açıkladı; 6 temel alanda... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER