Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) siyaset sahnesinin içi en karışık partisi. Herhangi bir üye, parti içinde kanlı-bıçaklı dört farklı grubu size gözü kapalı sayabilir. Üstelik hangi illerde kimler bu gruplara bağlı çalışıyor onu bile anlatabilir.
AKP’deki bu aleni durum, kurulduğundan bu yana koalisyonlarla var olması nedeniyle önemsiz ve aşılabilir gibi gelebilir. Ancak Berat Albayrak’ın istifası ve sonrasında yaşananlar durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor.
YARGIDA ATAMA KAVGASI
AKP içinde yaşananları en net özetleyen gelişme Yargıtay, Danıştay ve son olarak Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) atama krizlerinde yaşandı. Bir isim için dört beş değişiklik yapılıp tüm teamüllerin çiğnenmesi parti içinde yaşanan güç kavgasının geldiği boyutu gösteriyor.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ü neredeyse yok sayan, sürecin her aşamasından dışlayan hamleler aslında bakanlığı kimin yönettiğini de gösteriyor. Benzer gelişmeler diğer bakanlık bürokrasilerinde de yaşanmaya devam ediyor.
MALİYE’DE OPERASYON BAŞLADI
Berat Albayrak’ın koltuğuna yerleşen Lütfi Elvan bakanlık bürokrasisinde operasyona başladı. İlk adımlar atıldığına göre, değişikliklerin devamı gelecektir. Albayrak’ın izinin tamamen silineceğini söylemek mümkün.
Aynı zamanda Albayrak’ın en önemli kalelerinden birinin elinden alınması anlamına gelecek. Berat Albayrak’a yönelik bundan sonraki adım muhtemelen medya üzerinden olur.
AKSAÇLILAR HAREKETLENDİ
Albayrak’ın bakanlıktan ayılması ve uzun süredir ortalarda görünmemesi, parti içindeki güç dengelerinin Süleyman Soylu lehine değiştiği yorumlarına sebep oluyor. İlk bakışta oldukça makul olan bu değerlendirmenin sahada şu ana kadar karşılığı olduğunu söylemek zor.
Daha da cesaretlenen ve adım atan grup partinin eskilerinin oluşturduğu “ak saçlılar” oldu. İl örgütü seçimlerinde bile arka planda duran isimlerin yavaş yavaş öne doğru çıkmaları sebepsiz değil.
Bununla birlikte yüksek yargı seçimlerinde gol yemeleri böyle bir mücadeleye henüz hazır olmadıklarını da gösteriyor. Ama uzun süredir siyasetin içinde olan bu ekip kolay kolay vaz geçmeyecektir.
ESAS KAVGA MEDYADA OLACAK
Berat Albayrak esas kuvvetini medyadan alıyor. Sadece güç gazete olarak düşünülmesin, Pelikancılardan, danışmanlara kadar uzanan devasa bir orduya sahip.
AKP’nin dilini, kamuoyuna sunuşunu kısacası imajını bir paket olarak hazırlayanlar Albayrak’ın ekibi. Medyada AKP politikalarını anlatarak polemik yapan da yine aynı ekip. 2013 yılına kadar esas olarak Cemaat medyasının görevi şimdi bunlarda.
Albayrak’a yönelik tasfiye hareketi Erdoğan’ın isteğini aşan boyuta gelirse kızılca kıyamet esas burada kopacak. Bu anlamda Türkiye ve Akşam gazetelerini dikkatle takip etmekte fayda var. Önümüzdeki sürecin aktörü olma konusunda istekliler. Ancak hem Albayrak ailesinin varlığı hem şu anki çapları bu talebi imânsız kılıyor.
HERKES AÇIK KOLLUYOR
AKP’de ilişkiler domino taşı gibi. Biri hareket ettiğinde hepsi sarsılıyor. Bu durumu iyi özetleyen ve kulislerde anlatılan ilginç bir olay var.
Süleyman Soylu’yu direkt karşısına almayan bir ekibin, Çevre Bakanı danışmanı olan akrabası Sadık Soylu’yu sürekli gündeme getirdiği söyleniyor. Murat Kurum’un bu durumdan rahatsız olduğu ve bir iki kez en tepeye kadar ilettiği söyleniyor.
Gerilimden Kurum ile iyi ilişkileri olduğu bilinen Cumhurbaşkanı Özel Kalemi Hasan Doğan’ın da sıkıntı yaşadığı kulislere kadar indi. Bir danışmandan Saray’a kadar uzanan parti içi rekabet ve kavganın en net fotoğrafı.
ERDOĞAN TEK VE YALNIZ
Kargaşa içinde Erdoğan’ın ismi dahi geçmiyor. Bu durum başlangıçta Erdoğan’ın işine de geliyordu. Sonuçta ekiplerin varlığı kendi iktidarını tehdit etmediği sürece sorun değildi. Ta ki Berat Albayrak’a kadar. Albayrak öyle ya da böyle güvenebileceği aileden biriydi.
Bugün “Erdoğan’ın en yakını kim?” sorusunun cevabı yok. Örneğin parti içi ekiplerden ak saçlılara yakın bir bakanın üst düzey bir atamaya dair talebi, eve (Saray’a) giderken Özel Kalemi Hasan Doğan tarafından farklı değerlendirilecek, Erdoğan’ı kapıda karşılayan İbrahim Kalın başka bir yorum katacak, Fahrettin Altun’da oradaysa mutlaka önemli bir ekleme yapacaktır.
Son olarak yemek masasına oturduğu damat ise meseleyi tümden tersine çevirecektir. Bir de Bahçeli telefon açarsa tam şenlik.
Buradan Erdoğan’ın tek adamlık sürecinin bittiği anlamı çıkmasın. Tam tersi artık sadece tek değil aynı zamanda yalnız.
BABACAN’IN AĞIRLIĞI HÂLÂ VAR
AKP aşağıya doğru gidiyor. Aşağı düşüşü sırasında yaşanan sürtünme onun daha hızlı parçalanmasına yol açıyor. Çıkar birliği ve Erdoğan’ın varlığı ile bugüne kadar bu görüntüyü saklamayı başardılar.
Ancak ortada artık paylaşacak büyük bir pasta ve eski ihtişamında olmayan bir lider olunca herkes başının çaresine bakacak yollar arıyor. Üstelik artık kapısı çalınabilecek ve yıldızı yükselen birden fazla parti var.
Birkaç gün önce Birgün'e mülakat veren eski bir vekil, “Erdoğan sonrası AKP’de kim olur?” sorusuna tereddütsüz, “Ali Babacan” diye cevap verdi. Kulislerde küçük bir yoklama ile Ali Babacan etkisinin izlerini görmek mümkün.
AKP macerası heyecanlı bir sona doğru gidiyor. Anlaşılan o ki bu sonda sadece muhalefet partilerinin performansı değil parti içinde yaşananlar da belirleyici olacak.