Cumhuriyet Döneminde Aydın Namusunu Koruyanlar ve Parya Edenler

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Çarşamba, Nisan 4 2018
''Farklı ideolojilerden kaynaklı bir ön yargıyla, Namık Kemal, Bediüzzaman, Necip Fazıl ve Sabahattin Ali gibi zatların haksızlıklar karşısındaki sağlam duruşlarından habersiz olanlar için, bugün yaşadıklarımız, onları tanıyabilmek için iyi bir fırsat. Çünkü günümüzde şahsi menfaatler uğruna bir ömürlük ilkelerinden ve dolayısıyla itibarlarından vazgeçmiş olanların yanında onların mücadelelerinin kıymeti daha iyi anlaşılmış olur.''
Farklı seslere tahammülü olmayan bir otoritenin propagandif yayınlarının sorgulanmadan gerçek olarak kabul edilmesi akla ziyandır.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstiklal Mahkemeleri aracılığıyla devlete karşı işlenen suçlar kapsamında verilen cezaların önemli bir kısmı karanlıkta kalmıştır. Halen bu konuda tatmin edici veriler ortaya konamamaktadır.

Bunun baş sebebi devrin farklı seslerini kısan sansür ve yanlı resmi anlatımlardır. 

Bu dönem Türkiye’sinde yürütmeninin yargıya keyfi müdahalesi o devirde yaşananlara nispeten ayna oldu diyebiliriz.

Hadiseleri tarafsız aktarabilecek bir basına izin verilmediği kuruluş yıllarında, küçük bir grubun elinde toplanan iktidarın, devlet imkânlarını muhaliflere yönelik bir silah gibi nasıl kullanabildiğini bugünkü uygulamalar ışığında daha iyi anlayabiliyoruz.

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte "Tek Parti" ve "Tek Adam’a” doğru yol alan süreçte farklı düşünceleri seslendirenlerin ve sistemi eleştirenlerin bir dönem sonra, kimisi zindanlara atılarak, kimisi de sürgünlere gönderilerek tasfiye edildi. İktidar ipini iyice ele alanlar, “hain” yaftası ile azımsanmayacak sayıda idamlar gerçekleştirdi. Çeşitli bahanelerle birçok muhalif siyasetçi, bürokrat, gazeteci, aydınla birlikte il il, ilçe ilçe cezalandırılan halklar oldu.

Böyle rahat ve pervasızca muhalif seslerin cezalandırılabilmesi dönemin olağanüstü koşullarından kaynaklı idi.

Büyük bir savaş ve sonrasında yaşanan işgal, Osmanlı’ya ait tüm coğrafyalarda büyük bir kaosa yol açmıştı. Kurtuluş Savaşı sonrası, Anadolu ağırlıklı yeni devletin organları olan yasama, yürütme ve yargı güçleri birbirinden ayrılabilmiş değillerdi. Bu sebeple en ufak bir muhalif çıkış, tez elden verilen bir emirle hızlı bir soruşturma sonrası açıktan etkisiz hale getiriliyordu. Sistemin adına "cumhuriyet" yani “halk idaresi” dense de halkı

Bu haberler de ilginizi çekebilir