ADANA (CİHAN)- Adana'da yasa çıkmadan 'ilk makul şüpheli' olarak gözaltına alınan gazeteci–yazar Aytekin Gezici ile gazeteci Abdullah Özyurt'un evlerine bugün sabah saatlerinde polis tarafından 'Twitter' araması yapıldı. Aytekin Gezici'nin avukatı Yusuf Özer, TCK'nın 299'uncu maddesinde belirtilen 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçunun Erdoğan'da kadar hiçbir cumhurbaşkanı tarafından işletilmediğini vurgulayarak,"Bu madde demokrasiye ve fikir özgürlüğüne karşı bir silah olarak kullanılıyor." dedi.
Twitter üzerinden Cumhurbaşkanı ve devlet büyüklerine 'hakaret' ettikleri iddiasıyla evleri 4'üncü Sulh Ceza Hâkimliği'nin kararıyla aranan iki gazeteci avukatlarıyla Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nde basın toplantısı düzenledi. Özyurt'un evinde arama yapan Adana Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesi'ndeki iki polis memuru da toplantıyı izledi.
Aytekin Gezici'nin avukatı Yusuf Özer, Çanakkale Zaferi'nin 100'üncü yıl dönümünü coşkuyla kutlamaya hazırlanırken, böyle bir gelişmeyle derinden üzüldüklerini söyledi. Çanakkale Zaferi'nden 100 yıl sonra Türkiye'nin farklı bir kuşatma ve saldırıyla karşı karşıya kaldığını belirten Özer, "Bu doğrudan Cumhurbaşkanlığı tarafından, hukuka, özgürlüklere, demokratik toplum düzenine yapılan bir saldırıdır. Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümünde bu saldırının yeniden başlamasının tarihi bir anlamı vardır. Demek ki bu milletin Çanakkale ruhuyla bu saldırıya yeniden topyekûn el ele, omuz omuza karşı durup, defetmesi gerekiyor." dedi.
'CUMHURBAŞKANINA 'HAKARET' SUÇU BUGÜNE KADAR HİÇ İŞLETİLMEDİ'
TCK'nın 299'uncu maddesinde belirtilen 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçunun şimdiye kadar hiçbir cumhurbaşkanı tarafından işletilmediğinin altını çizen Özer, "Maalesef bu madde ile tüm demokratik toplum düzeni, fikir ve vicdan hürriyeti ile basın özgürlüğüne saldırı aracı olarak kullanılmakta. Hiçbir cumhurbaşkanı döneminde açılmayan soruşturma, yapılmayan gözaltı ve tutuklamalar bu cumhurbaşkanı zamanında yapılmıştır. Yüzlerce gazeteci, fikir adamı ve farklı görüş beyan eden insanların tutuklanmasına, gözaltına alınmasına bir araç olarak kullanılmakta. Bu anlamda bu bir saldırıdır. Cumhurbaşkanına hakaret suçunun Türkiye şartlarında maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını düşünüyorum. Çünkü cumhurbaşkanına 'hakaret' suçunun temeli bu makamı korumaya yöneliktir. Asıl olan tarafsız, devletin birliğini, bütünlüğünü temsil eden cumhurbaşkanlığı makamını korumaktır." şeklinde konuştu.
ANAYASA ASKIYA ALINMIŞ; CUMHURBAŞKANI TARAFSIZLIĞINI YİTİRMİŞTİR
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile Türkiye'de Anayasa'nın askıya alındığını ileri süren Özer, Meclis'te bir bakanın 'ben bu Anayasayı tanımıyorum' dediğini hatırlattı. Özer, şöyle devam etti: "Şimdi biz 'bu Anayasayı tanımayanların çıkardığı yasaları tanımıyoruz' desek, inanın tutuklarlar. Hakkımızda soruşturma başlatılırlar. Aynı bakan hakkında buradan ihbarda bulunuyorum; hiçbir savcı işlem yapmadı. Suçtur. Savcıların 'Anayasayı tanımıyorum' diyen bakan hakkında işlem yapması lazım. Zaten fiili olarak anayasa resmen askıya alınmıştır. Artık yasalar tanınmıyor. Aleyhlerine kim fikir beyan ederse, bunları bir kanun kılıfı altında nasıl derdest ederiz; onun çalışması da tartışılan İç Güvenlik Yasası'dır. Artık cumhurbaşkanı tarafsızlığını yitirmiştir. Kanunun koruduğu o yüce makam bertaraf edilmiştir. Cumhurbaşkanı tarafsızlığını kaybettiği için böyle bir madde artık anlamsız kalmıştır. Avrupa'da cumhurbaşkanını 'hakaret' diye bir suç kalmamıştır. Bu aybın Türkiye'den bir an önce temizlenmesi gerekir. Bu süreç hukuksuz ve bir işkencedir. Bu hukuksuzluğa biz prim veremeyiz."
"VATANDAŞLAR MEŞRU MÜDAFA KONUMUNDADIR"
Cumhurbaşkanına 'hakaret' suçundan 160 kişinin gözaltına alındığını, 90 kişinin tutuklandığını açıklayan Özer, şunları söyledi: "Bu madde demokrasiye ve fikir özgürlüğüne karşı bir silah olarak kullanılıyor. Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı var. Cumhurbaşkanı bugün başbakanlık ve parti genel başkanlığı yapıyor. Kendi fikirlerinde olmayan sivil toplum kuruluşları ile muhalefet parti liderlerine laf yetiştiriyor, eleştiriyor. Vatandaşlara ise 'haşhaşi, paralel, sülük, vampir, ajan, hain' diyor. Bu saldırıların kendilerine yapıldığını düşünen vatandaşlar meşru konumundadır. Kendisine hakaret edildiğini düşünen her bir fert meşru müdafaa hakkını kullanıyor. Nasıl cumhurbaşkanı nasıl durmadan konuşuyor, hakaret ediyor, tehditler savuruyorsa; bu saldırılara maruz kalan insanlar ise (orantısız bir şekilde) fikrini sosyal medyada paylaşıyor. O kadar olaylar oluyor; ortalık yakılıyor, yıkılıyor, bir kişinin evine girmiyorsunuz. Twitter'den bir görüş paylaştı diye sabahın köründe ailesi ve çocuklarının gözleri önünde arama ve el koyma kararı çıkartıyorsunuz. Bu ayıp size yeter de artar bile. Ama bunu cumhurbaşkanına 'hakaret' adı altında kullanarak, aslında o makamı olabildiğince alçaltıyorlar. Türk milleti Cumhurbaşkanı'nın hakaretine karşı bir saldırı altındadır. Meşru müdafaa olarak sözle, sosyal medya ile hakkını savunanlar hukuken suç işlemez."
"SABAH 07.30'DA KAPIM ÇALINDI"
Sabah saat 7.30 gibi polisin kapısını çaldığını belirten Gezici, "5, 6 polis memuru yanlarına mahalle muhtarını da almış. Derhal telefonuma el konuldu. Polis memurun telefonundan avukatıma ulaştım. Avukatım, yapılan işlemin kanunsuz olduğunu, kendisi gelmeden polislerin içeriye alınmamasını hatırlattı. Kapıda bekleyip, avukatımı bekledim. Polis evimde yaklaşık dört saat arama yaptı." diye konuştu.
"MEMLEKETTE DEMOKRASİ DİYE BİRŞEY KALMADI"
Gazeteci Abdullah Özyurt ise devlet büyüklerine hakaret etmediğini kaydetti. Sosyal paylaşım sitesindeki yazdıklarının arkasında olduğunu aktaran Özyurt, ülkede demokrasinin gün geçtikçe geriye gittiğini vurguladı. Özyurt, "Memlekette demokrasi diye bir şey kalmadı. İnsanları bu şekilde yıldırarak, baskı kurarak bir şeyler yapmak istiyorlar. Bu nereye kadar gider ? Her gün bir gazetecinin evi baskına uğruyor, gözaltına alınıyor. Ben sadece fikirlerimi paylaştım. Cumhurbaşkanı ve hükümet temsilcilerinin eleştiriye açık olmaları gerekir. Biz eleştiri yapıyoruz. En ufak bir eleştiriye 'hakaret' olarak kabul edip, hemen üzerimize polisleri baskına gönderiyorlar. Demokrasi adına çok kötü günler yaşıyoruz." açıklamasını yaptı.
'NORMAL ELEŞTİRİ KAPSAMINDAKİ PAYLAŞIMLARDIR'
Özyurt'un avukatı Emin Bayram ise ifade özgürlüğünün en temel anayasal haklardan birisi olduğunu dile getirdi. Eleştirilere artık tahammül edilemediğini ifade eden Bayram, şunları kaydetti: "Halbuki eleştirilerden ders çıkartmak lazım. Zaten siyasetin ilerlememesinin nedeni bu. Bir arama kararı var. Ancak hangi tweetten dolayı hakaret edildiği net olarak açıklanmadı. Sadece bir suçlanma var. Müvekkilimin attığı tweetlerde bir şahıs ve makam ismi yok. Ülkede herkesçe konuşulan normal eleştiri kapsamındaki paylamışımlardır. Dolayısı ile bu bir sindirme operasyonudur. Ülkede yaşanan hukuksuzluklardan utanır hale geldim. Bir dizi filminden insanlar içeriye atılıyor. Twit attı diye küçük yaştaki çocuklar cezaevine atılıyor, evlere baskınlar yapılıyor. Millet olarak huzur ve güven ortamında yaşamak istiyoruz."
CİHAN