Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre Rafet Irmak, 21 Mart’ta evinden yürüyerek cumhurbaşkanlığında bulunan Millet Kütüphanesi’ne gitti. Yolda, kütüphaneye girişte ve kullanma sırasında herhangi bir sorunla karşılaşmadı. Ancak kütüphaneyi tekrar kullanmak için iki gün sonra yeniden Beştepe’ye yürüyen Irmak’ın bu kez önü defalarca polis tarafından kesildi. Resmi kıyafetli iki polisin yaptığı kimlik sorgusu bir saat sürdü. Daha sonra Terörle Mücadele Şubesi’nden bir polis daha gelerek bir kez daha Irmak’ın ifadesini aldı. Irmak, ifade işleminin ardından serbest bırakıldı.

İfade işlemlerinin ardından yoluna devam eden Irmak’ın önü bir kez daha iki polis tarafından kesildi. Polisler bu kez kütüphaneyi giremeyeceğini söyledi. Resmi yazı talep eden Irmak’a herhangi bir karşılık da verilmedi. Irmak, bundan sonra yaşadıklarını savcılıkta şöyle anlattı: “Esmer ve orta boylu olan polis bana, cumhurbaşkanının beni burada istemediğini söyledi. Cumhurbaşkanın kendisi mi bizzat söyledi dediğimde ‘hayır’ dediler. O zaman nasıl cumhurbaşkanlığı kararı oluyor diye sordum. Çantamdaki hukuk kitaplarını gösterip yazılı tebligat yapmalarında, tutanak tutmalarında ısrar ettim. Tartışma benzer ifadelerle devam etti.”

Irmak, polislerin engellemesine rağmen bir süre sonra kütüphaneye girebildi. Ancak kendisi gibi birçok KHK’lının kütüphaneyi kullandığını belirterek benzer uygulamalarla onların da karşılaşmaması için suç duyurusunda bulundu. Irmak suç duyurusunda “İşgüzar memurların gerek sayın Cumhurbaşkanımızın, gerekse AK Parti’nin adını kullanarak kendi hatalarını örtbas etmeye çalıştıklarına ve keyfi davrandıklarına defaatle şahit oldum. Keyfi zorbalığı sayın cumhurbaşkanımız ve külliye üst idari yönetiminin kararıymış gibi göstermeye çalışan 5 polis memuru hakkında işkence, kötü muamele, yazılı bir karar ya da emir olmamasına karşın cumhurbaşkanlığının adının kullanılması suretiyle keyfi muamelede bulunmaları nedeni soruşturma açılmasını, ilgili kamera kayıtlarının incelenmesini talep ederim” dedi.