Gül, Zirve'de yaptığı konuşmada, Nahçıvan'da bulunmaktan memnuniyet duyduğunu belirterek, Nahçıvan'ın
Türkiye açısından önemi ifade etti. Gül,
Azerbaycan ile Nahçıvan
bölgesindeki sınırın fiziki anlamda
küçük ancak siyasi anlamda çok büyük olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Gül, sınırın Türkiye'nin Türk cumhuriyetleriyle birlikteliğini pekiştiren sembolik bir anlamı olduğunu ifade etti.
Zirve toplantılarının 1992 yılında başladığına hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, toplantıların bugüne gelmesinde tüm
ülkelerin siyasi iradesinin ve çabalarının büyük rol oynadığını kaydetti.
Bölgenin birçok küresel sınamadan geçtiğini, bu sorunların
Kafkasya coğrafyasını da etkilediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, Kafkasya ve Orta Asya'da başta güvenlik alanı olmak üzere çeşitli tehditlerle karşı karşıya kalındığını ifade etti.
Gül, bu dönemde zirveler sürecinin kardeş ülkeler arasındaki ilişkileri,
işbirliğini ve
dayanışmayı gelişme fırsatı sağladığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, daha kat edilmesi gereken mesafeler olduğunu ancak gelinen noktanın ve kazanımların da göz ardı edilmemesi gerektiğine işaret etti. Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi'nin kurumsallaşması için bugün Nahçıvan Anlaşması'nın imzalanacağını hatırlatan Gül, bunun çok kıymetli ve tarihi bir adım olduğunu söyledi. Gül, "Aslında bir rüyayı gerçekleştiriyoruz ve buna en çok kendisini Türk hisseden insanlar çok sevineceklerdir. "dedi.
Dünyada kendisini Türk hisseden milyonlarca insanın olduğunu söyleyen Gül, şöyle devam etti: "Büyük bir millet içerisinde bugün ne mutlu ki ayrı ayrı bağımsız devletlerimiz vardır. Bu bağımsız devletlerimizin hepsi de çok büyük mesafeler kat etmekte, başarılar elde etmektedir ve hepsinin de başı diktir. Bu bağımsız devletler arasında karşılıklı saygı ve eşitliğe dayalı bir işbirliği yapmak en tabii hakkımızdır. Türk hisseden herkes bu heyecanı duyar. Gayet açıktır ki bu beraberlik ve dayanışma hiçbir şeyin alternatifi de değildir, herhangi bir yere karşı da değildir. Bundan herhangi bir olumsuz anlam da çıkarmaya hiç gerek yoktur. Bu kendini Türk hisseden insanların dayanışması, işbirliğini geliştirmesi gibi iyi niyetli, hayırlı bir teşebbüstür. İşte bu teşebbüsü bugün nihaileştiriyoruz ve burada imzalıyoruz. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum."
Hiçbir ülkenin karşı karşıya kaldığı sorunları tek başına çözmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Gül, ülkelerin
ekonomik kalkınma konusunda tek başına başarı sağlamasının da zor olduğunu kaydetti. Türkiye, Azerbaycan,
Türkmenistan,
Kazakistan ve
Kırgızistan arasıdaki ekonomik ilişkilerdeki gelişmeye de değinen Gül, ekonomik işbirliğine önem verdiğini ve bu alandaki potansiyelin büyük olduğuna inandığını söyledi.
Küresel ekonomik krize de değinen Gül, Türkiye'nin G-20 toplantılarında Türk dünyasının sesi olduğunu söyledi. Gül, ülkeler arasındaki yatırımların da karşılıklı olarak artırılmasını istedi.
Gül, uluslararası ve bölgesel işbirliği örgütleri ve mekanizmaları arasındaki ilişkilerin bugün daha da önem kazandığına işaret ederek, oluşturulacak yapılanmayla ülkelerin önemli bir kurumsal altyapı kazanmış olacağını söyledi. Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in TÜRKSOY ile ilgili tekliflerini
desteklediklerini, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in akademi kurulması fikrini de vizyonel bulduklarını ifade etti.
Zirvenin ilk aşamada bir ülkü beraberliği olarak görülebileceğine işaret eden Gül, asıl hedeflerinin bölge ve dünyada barışa, güvenliğe ve kalkınmaya destek sağlamak olduğunu belirterek, "Tekrar ifade etmek istiyorum ki başka bir şeyin alternatifi değildir. Hepimiz başka kurumlarda da çok daha aktifiz ama oralarda aktif olmamız burada da aktif olmamıza mani değildir." diye konuştu.
Kardeş ülkeler arasındaki işbirliğinin toplumsal boyutuna da dikkati çeken Gül, halklar arasındaki kaynaşmayı güçlendirmek için büyük kitlelere hitap edebilecek etkinlikler gerçekleştirilebileceğini belirtti. Gül, "Bu çerçevede belirli aralıklarla
olimpiyat oyunlarından esinlenerek geleneksel Türk
sporlarının da yer alacağı sportif faaliyetlerin düzenlenmesini değerlendirmenizi istirham ediyorum. Spor; gençleri, yeni nesilleri birbirine kaynaştıran, çok büyük bir faaliyet alanıdır." dedi.
Program sonrasında, zirveye katılan ülkeler adına liderler tarafından Nahçıvan Anlaşması imzalandı. Anlaşmaya, göre,
Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları 9. Zirvesi kurumsal hale getirildi. Kurum bünyesinde
İstanbul merkezli bir genel sekreterlik oluşturulacak. Ülke liderlerinin yılda bir kez resmi, bir kez de gayriresmi olarak toplanması planlanıyor. Ayrıca üye ülkelerin dışişleri bakanları ve bürokratları da yıl içerisinden toplantılar gerçekleştirecek.
(CİHAN)