Ülke tam anlamıyla yangın yerine dönmüşken Erdoğan, “Yokluk, yoksulluk ve yasaklar dönemi eski Türkiye’de kaldı” dedi. Erdoğan’ın akıllara zarar çıkışı, elde kalan kitlesini ülke gerçeklerinin tam tersini savunarak hala konsolide edip edemediği sorusunu akıllara getirdi. Dün konuya ilişkin değerlendirmelerini aldığımız kamuoyu araştırmacıları, AKP’deki erimeyi ve yurttaşın tepkilerini vurgulayarak “Erdoğan artık kimseyi ikna edemez” yorumunu yaptı.
“Beş benzemez” partilerin aynı zamanda rejimi oluşturan zoraki birlikteliğine dayanan Cumhur İttifakı’nın taşıyıcı kolonu baştan beri Erdoğan’dı. Ancak Erdoğan’ın AKP ve ittifakı da aşan liderlik profilinin sonuna doğru gelindi. AKP yerel seçimlerde ilk kez ikinci parti durumuna düşerken anketler bu düşüşün devam ettiğini gösteriyor. Ancak dün Gazete Pencere’den Nuray Babacan’ın kaleme aldığı, AKP’ye sunulan SETA Raporu, konuya ilişkin çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Babacan’ın anlattığına göre raporda, tüm alanlarda adalet duygusunun zedelendiği, “partiye yakın avantajlı grupların yaratılmasının ciddi sakıncaları” vurgulandı. Partide gruplaşmaların tehlikeli boyutlara geldiği, hayat pahalılığı ve enflasyonun dar gelirliyi partiden uzaklaştırdığı dile getirildi. Raporda en dikkat çeken nokta ise “Tüm bu yaşananlar artık toplum psikolojisinin Erdoğan’ın dokunulmazlığını ortadan kaldırdığı yönünde. Olumsuz koşullardan sadece partiyi ve parti yönetimini sorumlu tutma duygusunun ortadan kalktığı, artık Erdoğan’ın da sonuçlardan sorumlu tutulduğu ortaya çıktı” değerlendirmesi oldu.
SETA’nın AKP’ye uyarısı iktidar içinde artan kaygıyı anlatması bakımından önemli. Ancak SETA Raporu bu konudaki tek gösterge de değil. Son dönemki pek çok kamuoyu araştırması da Erdoğan’a yönelik güvenoyunun düştüğünü gösteriyor. MetroPOLL Araştırma’nın verilerine göre Şubat 2024’te Erdoğan’ın görev onayını onaylayanların oranı Şubat 2024’te yüzde 44,8, Nisan 2024’te 41,0, Mayıs 2024’te ise 39,6 olarak ölçülmüştü. Hakan Bayrakçı’nın sahibi olduğu SONAR Araştırma’nın özel abonelerle paylaştığı sonuçlarda da Erdoğan’ın haziran ayında 43,4 olan görev onayı, temmuz ayında 41,1’e geriledi. Onaylamayanların oranı ise yüzde 44,6’dan yüzde 45’e çıktı.
Bunca krize rağmen muhalefetin de hataları sonucu iktidarını sürdürmeyi başaran Erdoğan için süreç tıkanmak üzere. Yerel seçimin kuşkusuz en temel sonucu sadece iktidara muhalefet edenlerin değil, açlıkla sınanan, temel ihtiyaç maddelerini dahi karşılayamaz hale gelen, AKP’lilerin lüks yaşam ve şatafatlı hayatına tepki gösteren, hukuksuzluklara karşı adalet isteyen daha geniş kesimlerin de Erdoğan ve AKP’yi cezalandırması oldu. Cumhur İttifakı birlik pozları vermeye, krizleri görünmez kılmaya çalışsa da tek dayanak noktası olan Erdoğan figürüne yaslanarak bu süreci devam ettirme şansı azaldı.
Ellerinde başka bir dayanak, birleştirici herhangi bir motivasyon olmadığı için şimdilik Erdoğan’a sarılmaya devam edecekler. Hep birlikte bir “koruma kalkanı” yaratıp çözülen tabanı konsolide etmek isteyecekler. Muhalefete “gösteriş müptelası elitler” diyen Erdoğan’a CHP’li Tuncay Özkan’ın “züppe” sözcüğüyle karşılık vermesinin ardından yaşananlar da bu çabayı kanıtlıyor. Son bir gayretle, Erdoğan’ın “toparlayıcı, yenilmez, karizmatik lider” olduğunu, kurtuluşun anahtarının yine Erdoğan’da olduğunu göstermek istiyorlar. Ancak yerel seçim sonuçları, fabrika önünde direnen işçiden domatesini yola döken üreticiye dek sokaktan yükselen isyan sesi, SETA ve farklı anketlerden gelen sonuçlar Erdoğan’ın kendi kitlesi karşısında bile inandırıcılığını yitirmeye başladığını, durumu eskisi kadar kolay idare edemeyeceğini gösteriyor.