[Cuma Karaman] Kendimi okuyorum

Ne zaman kendime döndüm, işte o zaman anladım ki, meğer uzaklara gitmek, bakma nafileymiş.

SHABER3.COM

CUMA KARAMAN 

Şimdilerde bütün kevni, afaki, enfüsi kitapların ve ayetlerin ve bütün kavli kitapların hülasası (özeti) olan en cami, en karmaşık ve kompleks bir kitap olarak kendimi okuyorum.
İtiraf etmeliyim ki, kendimi kendimde değil de, dışarılarda aramam çok fazla zamanımı aldı.
Ne zaman kendime döndüm, işte o zaman anladım ki, meğer uzaklara gitmek, bakma nafileymiş.
Bendeki bu düşünce değişimi şu fikirden neşet etti: Önce kendimi bulmalıyım, kendimi bilmeliyim ki “O’nu”bulabileyim. Kendini bile bulamayanın başkasını bulabilmesi ne kadar mantıklı ve mümkündür ki!
 
Bugünlerde kendimi okumanın altmış ikinci sayfasındayım. Okumakta hiç acele etmiyorum. Düşüne düşüne, hazmederek okuyorum. Bazen daha önceden okumuş olduğum sayfalara geri dönüp göz attığım da oluyor. Bazen de o sayfalara atıflarda bulunuyorum. O sayfaların bazı yerlerine şerhler düşüyorum. Bazı yerlerine de haşiyeler koyuyorum. Geçmiş sayfaları ile şimdi okumakta olduğum sayfalar arasında çetin kıyaslamalarda bulunduğum da oluyor. Tabii ki bunların hiçbirisi madde aleminde vuku bulmuyor. Bugünden geçmişe zaman yolculuklarım fikir aleminde gerçekleşiyor.
 
Hayat ağacım gelişip köklerini iç alemin derinlerine doğru saldıkça, bu derinlere yolculuk hissi yukarılardaki dış alemin önüne setler çektikçe ömür meyvelerin (akıl, mantık) gün be gün daha da olgunlaştığını ve idrak kabiliyetinin arttığını tecrübe ediyorum. Terbiye edilmiş bu meziyetleri ve melekeleri şümullü muhakeme, isabetli mukayese ve gün görmüş seçicilik takip ediyor. Dün adeta düşler alemin değmişçesine ulaşılmaz olan pek çok şey bugün gözlerimin önündeki varlık aleminde vücut buluyor. Vücut buldukça normalleşiyor, sıradanlaşıyor. Bu durum da beni yapıp ettiklerimde, duyup söylediklerimde artık daha ince eleyip sık dokumak gerektiği hakikatinin altını kalın çizgilerle çizmeye itiyor. Bu hakikat, ayrıca, bir beşer olduğumu unutmadan yola devam etmem gerektiğini kulağıma fısıldıyor. 
 
İnsanın kendini bulmak, kendini bilmek arayışıyla başladığı kendini okuma seyahati dış alemdeki seyahatlerden çok farklı. Onlarla mukayese edilemeyecek ölçüde de lezzetli ve keyifli bir seyahat. Çünkü, insanın kendini bulması daha önce bulduğunu sandığı her şeyden çok daha kıymetlidir ve önemlidir. İnsan kendini bulunca orada kısa bir mola verebilir, nefes edilebilir ve yeni bir başlangıç yaparak yola devam edebilir. Kendimizi aramak ve bulmak doğru istikamete girmemize ve bazen de gitmekte olduğumuz yolun emin olmadığımız yönünü değiştirmemize yardım edebilir. Aramalarla, bulmalarla süslenecek verimli ve velut bir hayata çok büyük ve faydalı şeyler sığdırabiliriz. Mesela, kalbimizde yarenlik edeceğimiz büyük bir dost meclisi kurabiliriz. Beynimizde büyük bir kütüphane ya da birkaç fakültesi olan büyük bir üniversite açabiliriz. Kendi içimizde terazisi asla şaşmayan hak, hukuk ve adalet üzere bir kalp devleti bile inşa edebiliriz. Burada norm ve ilkelerinden taviz vermeyen evrensel bir ahlak sistemini hayata geçirebiliriz. Kendimizi bulup kendimizle barıştıktan sonra diğer insanlarla da barış içerisinde kardeşçe yaşayabiliriz. 
 
Hülasayı kelam kendimizi arama, bulma ve okuma amaçlı seyahatimizde akli ve kalbi meleklerimizi, duygu ve düşüncelerimizi daha iyi tanıyabilir ve onları daha insani bir şekilde kullanmayı başarabiliriz. 
 
Ufuklarına bir had ve sınır konulmadığı için alabildiğine engin ve derin olan duygularımızın ve akli melekelerimizin hayatımızı şekillendirmedeki rollerinden yola çıkarak his ve düşünceler aleminin meraklı birer kâşifi haline gelmek, insan olduğumuzu daha iyi idrak etmemizi sağlayacağı gibi hayatlarımızı daha anlamlı kılacaktır. Kendimizi bulma ve okuma yolculuğundan kendimizi mahrum bıraktığımızda ise, tüm bunlardan mahrum kaldığımız gibi manen yaşayan ölülerden de bir farkımız kalmaz. 
 
Hiç şüpheniz olmasın ki, kendi kendimizi arama, bulma, tanıma ve okuma seyahati bugüne kadar farkında bile olmadığımız nice yönlerimize ışık tutacaktır. Bu da ahsen-i takvim olarak yaratılmış en şerefli mahluklar olarak asıl potansiyelimizi keşfetmemize imkân tanıyacaktır. Herkes kendi içine doğru kendini bulma yolculuğuna çıktığında rüyalarını ve ütopyalarını süsleyen o idealler ülkesini de dıştan değil içten başlayarak adım adım inşa etmeyi de başarabilmektir.
<< Önceki Haber [Cuma Karaman] Kendimi okuyorum Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER