Deutsche Welle Türkçe'de yer alan habere göre Almanya'da yapılan bir araştırma, çocuklar arasında koronavirüse yakalanma oranının ailelerine göre daha düşük olduğunu ortaya koydu. Söz konusu araştırmanın sonuçlarını Stuttgart'ta kamuoyuna açıklayan Ulm Çocuk Kliniği Başhekimi Klaus Michael Debatin, elde edilen veriler ışığında çocukların, enfeksiyon vakalarını tetikleyici bir güç olarak değerlendirilmemeleri gerektiğini dile getirdi.
Sonuçları henüz bilimsel bir dergide yayınlanmayan araştırma, koronavirüs semptomları taşımayan, yarısı 10 yaşın altındaki çocuk, diğer yarısı bu çocukların anne ya da babası olan yaklaşık 5 bin kişi üzerinde yapıldı.
Araştırmanın yürütüldüğü 22 Nisan-15 Mayıs tarihleri arasında sadece bir veli-çocuk çiftinin enfekte oldu belirtilirken, teste tabi tutulan 64 kişide vücudun antikor ürettiği ve enfeksiyonu büyük oranda hissetmeden atlattığı saptandı. Bu da teste katılanların yüzde 1,3’üne tekabül ediyor. Vücudu antikor üreten 64 kişiden 45'inin yetişkin, 19'unun ise çocuk olduğu saptandı.
Araştırmaya dahil olan Heidelberg Kliniği Enfektoloji Merkezi'nin sözcüsü Hans Georg Kräusslich de, çalışmanın öncelikli hedefinin, çocukların enfeksiyon riskini araştırmak olmadığını, enfekte olan veli-çocuk çiftlerde, virüsü kimin kime bulaştırdığının temelde söylenemeyeceğini ifade etti.
Çocukların salgının yayılmasındaki rolü, çocuk yuvalarının ve okulların yeniden açılması ile ilgili değerlendirmelerde belirleyici bir rol oynuyor.
Koronavirüs kısıtlamalarının çocuk psikolojisine etkisi
Bu arada İtalya'da yapılan bir araştırma da, koronavirüs salgınının önlenmesi için yürürlüğe sokulan kısıtlamaların çocukların psikolojisini olumsuz etkilediğini ortaya koydu. Buna göre altı yaşın altındaki çocukların yüzde 65'i, altı yaşın üstündeki çocukların da yüzde 71'inde, söz konusu kısıtlamalar nedeniyle davranış bozukluğu ve gelişim sorunu tespit edildi.
Cenova Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya, yarısı çocuk olmak üzere 6 bin 800 kişi katıldı. Cenova'daki Gaslini Pediatri Kliniği'nin Müdürü Paolo Petralia, aylar süren sokağa çıkma kısıtlamalarına bağlı olarak çocuklarda görülen rahatsızlıkların başında uyuma zorluğu, ayrılık korkusu, karanlıktan korkma, teselli edilemeyen ağlama gibi sorunlar geldiğini dile getirdi.
Bu semptomlardan çoğunun kısıtlama döneminde görülmeye başladığını belirten Petralia, şimdi yapılması gerekenin, bu verileri ve bilgileri kullanarak mağdur olanların hayatını yeniden eski haline getirmek olduğunu vurguladı.
İtalya'da çocuk doktorları ilk kez endişelerini dile getirmiyor. Haziran ayı başında da ortak açıklama yapan 30 çocuk doktoru, ülkedeki sokağa çıkma kısıtlamalarının bir an önce sona erdirilip okulların açılmasını talep etmişti. Doktorların açıklamasında, "kalıcı izolasyon" nedeniyle çok sayıda öğrencinin yaşadığı psikolojik ve pedagojik hasara dikkat çekilmiş ve çocukların koronavirüse neredeyse hiç yakalanmadığı belirtilerek, "yakalansalar bile klinik belirtilerin nispeten daha hafif geçtiği" vurgulanmıştı.
Diğer yandan Verona Üniversitesi'nin yaptığı bir başka araştırmada da çocukların, koronavirüs izolasyonu döneminde ortalama üç, dört kilo aldığı tespit edildi. Araştırmacılar buna neden olarak aşırı televizyon izleme ya da bilgisayar oyunları oynama, hareket yetersizliği ve çok fazla abur cubur yemeyi gösteriyor. Uzmanlar, izolasyon döneminde edinilen bu hatalı gelişimin düzeltilmesinin çok sayıda çocuk için zor olacağını belirtiyor.