Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Anlaşması, 24 Afrika ülkesi tarafından uygulamaya kondu. Anlaşmayla birlikte bölgede "ekonomik entegrasyonun güçlenmesinin" amaçlandığı belirtiliyor.
55 Afrika Birliği ülkesinden 52'si tarafından imzalanan anlaşma, yalnızca Eritre, Benin ve Nijerya tarafından kabul edilmedi.
'ORTAK PAZAR OLUŞTURULACAK'
teleSUR'un haberine göre, Afrika ülkeleri anlaşmayla birlikte ortak pazar oluşturulmasını, "işçilerin ve yatırımın serbest geçişinin sağlanmasını" istiyor.
Buna karşın bu sürecin "yıllar alacağı", henüz entegrasyonun başlangıç aşamalarında olunduğu kaydediliyor.
'DÜNYANIN EN BÜYÜK SERBEST TİCARET BÖLGESİ OLABİLİR'
Henüz taraf olan 52 ülkeden 24'ü tarafından uygulamaya konan anlaşma, tüm Afrika ülkeleri tarafından uygulanması durumunda Afrika'yı dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesi yapacak.
Anlaşmayla birlikte kıtada endüstrileşmenin artacağı, yeni işler oluşturulacağı iddia ediliyor.
ÇİN DESTEK VERİYOR
Anlaşmaya en büyük desteği veren ülkeyse, Afrika'da önemli yatırımları bulunan Çin.
Xinhua'nın haberine göre, Çinli uzmanlar anlaşmanın ihracat prosedürlerini kolaylaştıracağını ve kıta içinde entegrasyonun artmasıyla birlikte "Afrika'nın küresel entegrasyonunun da hızlanacağını" düşünüyor.
Habere göre "uluslararası yatırımcıların desteğiyle birlikte Afrika ülkeleri ticaret koridorları ve altyapısı inşa etmeye devam edecek", bu projelere enerji altyapısının, demiryolu ve kara yollarının, modern limanların ve havaalanlarının dahil olacağı söyleniyor.
ÇİN'İN AFRİKA'DAKİ VARLIĞINI ARTIRACAK
Çin basınına göre Afrika'da kurulacak serbest bölge, Çin'in kıtadaki varlığının artmasına yol açacak. Geçtiğimiz yıl Çin-Afrika İşbirliği Forumu'nda konuşan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Çin'in Afrika'ya 60 milyar dolarlık yatırıma hazırlandığını duyurmuştu.
Çin-Afrika İşbirliği Forumu kapsamında kurulan ilişkilerin, yeni anlaşmayla birlikte daha da "derinleşeceği", Çin'in yeni endüstriyel projelerde ve altyapı projelerinde de varlık göstereceği bildiriliyor.
Afrika ülkelerine Çin tarafından verilen borçların önemli bir bölümünün geri ödenmesinin mümkün olmadığı, bu ülkeleri siyasi olarak Çin'e bağımlı hale getirdiği öne sürülüyor.
