Sözcü yazarı Uğur Dündar, "Şimdi anlatacağım dolandırıcılık türüne benzer bir olay ise bugüne kadar ne duyuldu, ne de görüldü! Efendim, Aziz Nesin öykülerini aratmayan olayımız Şanlıurfa'nın bir ilçesinde geçiyor" diyerek anlatıyor olayı.
"Daha önce 'Çiftlikbank'a para kaptıranları okudukça kıs kıs gülen ve içlerinden 'Oh olsun, yalana kanmasalardı' diyen ilçenin uyanık sakinleri, fırın işletmeciliğinin yanı sıra çok karlı un ticareti yaptığını söyleyen bir dostları tarafından kar payı vaadiyle dolandırılmışlar" diyen Dündar, "Fırıncı, kendilerini çok uyanık zanneden ve 'Çiftlikbank'ı hatırlatan kurbanlarına 'Benim işim garanti. Çünkü paranızın karşılığında size güvence olarak evimin ve işyerimin tapusunu vereceğim' demiş. Tapuları görenler de 'Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez' diyerek, elde avuçta ne varsa teslim etmişler" ifadesini kullanıyor.
Aralarında evini satıp, ayda 8-10 bin lira kazanmak umuduyla parasını dolandırıcıya verenler bile olduğunu söyleyen Dündar, kendisine yazan ve sattığı evden gelen 300 bin lirayı fırıncıya takdim edip, karşılığında tapuyu cebine indiren vatandaşın, “Adam 20 yıllık komşumdu. Ekmeğimizi de ondan alıyorduk. 300 bin lira için kaçabileceğine hiç ihtimal vermedim. Kaçsa bile nasılsa tapu bende, satar paraya çeviririm diye düşündüm” dediğini aktarıyor.
Dündar, şöyle devam ediyor:
"Aralık ayının 10'unu da kar payı dağıtım günü olarak belirliyor. O gün gelip çattığında dükkanını kapalı görünce, şüphelenip evine gidiyor. Ama o da ne? Evde kapı duvar! Biraz araştırınca anlıyor ki fırıncı, kendisi gibi aralarında öz akrabalarının da bulunduğu 100'den fazla kişiye aynı tapuları hisselere bölüp dağıtmış, paraları bir güzel topladıktan sonra da ortalıktan kaybolmuş."